—İyi Okumalar—Theodore Nott'un çığlıklar, haykırmalar ve kendisine isabet eden yumruklar ile tekmeler eşliğinde Ginny Weasley'yi şarap mahzenine kilitlemesinden sonra Jean rahat bir nefes aldı. "Saçma küfürleri başımı ağrıtmaya başlamıştı." dedi gözlerini devirerek.
Yarası eve dönene dek kanamaya devam etmişti ve bu sebeple beti benzi atmıştı. Elindeki brendi şişesinden iki koca yudum aldıktan sonra boğazı yanarken suratını ekşitti ve şişeyi Bellatrix'e uzattı. Bu esnada birçok Ölüm Yiyen onların etrafına toplanıp olan biteni anlatmalarını istiyordu,
"Miss Jean, kanıyorsunuz! Pansy, buraya gel!" dedi Hermione'nin görmediği ölüm yiyenlerden biri.
"Rosier uyluğundan vuruldu, biri de ona baksın.." dedi zayıf bir sesle.
Pansy her zamanki gibi elinde ufak ilkyardım çantasıyla döndü. Onunla birlikte çalışması için en kısa zamanda bir hemşire veya doktor daha bulmalılardı. Baskınların ve çatışmaların sıklığı arttıkça sağlık çalışanlarına ihtiyaçları artıyordu. Bunu aklının bir köşesine not etti.
Yolda yarısını içtiği brendinin de etkisiyle hafifçe sarsılarak ilk yardım odasına yürüdü onu kavrayan Bellatrix'le birlikte. Pansy çoktan malzemelerini hazırlamıştı.
"Morfin?"
"Hayır."
Morfinin etkisinden hazzetmiyordu. Sanki sonsuza dek uyuyabilirmişçesine aptal bir uyuşukluk veriyordu. Hermione'nin bluzunu çıkarıp merminin sıyırıp geçtiği yarayı inceledi,
"Bu sıyrıktan ötesi, atardamara çok yakın geçmiş."
"Kanaması ondan mı durmuyor?" diye sordu Bellatrix.
"Hayır oraya isabet etse ameliyat etmemiz ve doktor Borgin'i çağırmamız gerekirdi. Neyse ki kritik bir yere isabet etmemiş ama çok yakınmış."
Pansy yarayı alkollü bezle temizlerken Hermione'nin bedenine alevler yayıldı acıdan. Ardından sıyrığın içerisinde kurşun ya da kovan parçası kalıp kalmadığını kontrol edip derinliğine göre dikmeye başladı. Hermione'nin gözlerinin önünde beyaz ışıklar çakmaya başlamıştı. Artık Pansy'nin dikiş iğnesinin acısını hissetmiyordu bile.
"Üç gün alkol yok, sabah-akşam birer tane penisilin alacaksınız, Miss Granger." dedi Pansy ortalıktaki kanlı bezleri toparlarken. Bu esnada Narcissa da temiz bir bluz getirdi Hermione'nin kana bulananını atarak.
"Baskın toplantısı yapılacak...Marvolo gelmedi mi?"
"Hayır, henüz gelmedi. Dediklerine göre Malfoy ve Zabini, Potter'ı Mundungus Fletcher berduşunun balıkçı teknesinde bulmuş. Gerisini bilmiyoruz saatlerdir ortada yoklar." diye yanıtladı Flint.
"Destek gönderildi mi?"
"Altı arabayla gittiler. İkisi döndü. Söylediklerine göre...Dumbledore gelmiş."
Flint'in söylediklerinde sonra Jean'in üzerinden bütün sersemliği gitti. Bir anda bütün algıları açıldı ve olduğu yerde doğruldu. Şu an Dumbledore'un varlığı son ihtiyaçları olan şeydi. Ancak soğukkanlılığını korumaya devam etti. Üstesinden gelemeyecekleri bir şey değildi. "Devam et, Marcus." dedi ve Marcus Flint konuşmaya devam etti, "Dumbledore bu sefer Potter'ın paçasını kurtarmış. Fakat asıl olay bu değil... herkes karargaha dönerken bir anda Marvolo ve Barty'nin Ama sonrasında Yaxley ikiye ayrılın işaretiyle iki arabayı karargaha yollamış."
Jean zihni hızla çalışırken neler olduğu konusunda fazla çaba sarf etmedi...Dumbledore'un o an orada olması ve Potter tam paketlenecekken meydana çıkması sadece ve sadece tek bir şeye delaletti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need a Gangster
Fanfiction(Tomione Gangster AU) !!! Yüksek miktarda Dark Hermione içerir !!! (Okuyunca neden böyle demeyiniz) Uyarı: Şiddet, olumsuz ögeler, rahatsız edici detaylar içerir. Yıl 1950lerin İngilteresi...İkinci Dünya Savaşı'nın yankıları sürmeye devam ederken s...