3.2 MALFOY

1.2K 127 55
                                    




"Hazır mısınız?" diye sordu Barty arkasındaki adamlarına.

Yaxley ve Fawcett'ın  başını çektiği ekipler çoktan karargâh binasıdan ayrılmışlardı ve amaçları, olur da Zümrüdüankalar geri çekilmeyi düşünürse onları kapana kıstırmış olmaktı. Bu nedenle hepsi arka sokaklardan dolanmaya başlamışlardı arabalara doluşup.

Granger'ın planı gerçekten kusursuzdu. Zaten çağının en zeki kadınıydı. Belki de Riddle'la birlikte çağın en zeki çiftiydiler.

Jean Granger aslında Ölüm Yiyenlerin yaptığı ve yeniden yükselmeye çalışan Nazilere gönderdikleri silah kaçakçılığı raporlarını yeniden düzenleyip Zümrüdüanka Yoldaşlığı yapıyormuş gibi düzenlemişlerdi. Deniz yoluyla Hamburg'a kadar gittikten sonra kamyonlara yüklenip Berlin'e gidecek olan tüm silahlar Harry Potter, Albus Dumbledore, Sirius Black tarafından taşınmış gibi gösterilecekti.

Bu şekilde de düzenlediği sahte belgeler liman depolarında bulunduğu vakit Zümrüdüanka yoldaşlığının Hükümetle olan bağlantıları bozulacaktı. Yoldaşlığı oldukça iyi tanıyan Granger sayesinde neredeyse gerçekleriyle birebirdi  belgeler. Araya bazı önemsiz ama gerçek yoldaşlık belgeleri de sıkıştırmıştı ve böylece en tehlikeli yalan gerçeklerle harmanlanmış yalanlardır sözünün doğrulunu kanıtlamış olacaktı. Böl ve fethet politikasını aynen uyguluyordu.  İşte bu iş için Rosier ile güvendiği bir grup adamıyla birlikte rıhtıma inmişti.

Barty, Blaise ve Draco'ya döndü, "Olabildiğince çabuk bitirin ve hemen yanımıza dönün."

Ardından kendi adamlarına, Lestrange'lar ve onların adamlarına da dönüp sorusunu tekrarları, "Hazır mısınız?"

Herkes onaylayarak başını salladığında Barty Crouch Jr. gülümsedi, "Herkese iyi eğlenceler."

* * * * * * * *  * * * * * * * * * * *  * * *

* * * * * * * *  * * * * * * * * * * *  * * *

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jean Granger, çatışmalara katılmayı sevmezdi. Aslında gayet yetenekliydi bu konuda. Daha önce Grindelwald çetesine karşı başarıları duyulmuştu. Ama artık bir Ölüm Yiyen olduğundan beri daha çok planlarla ilgileniyor ve birinin ağzından sökülmesi gereken şeyler varsa özel olarak ilgileniyordu Marvolo'nun da isteğiyle. Yine de Draco, onun bu kadar zalim olmasına çok şaşırmıştı.

Granger'a karşı bir ilgisi vardı bunu okul yıllarının son zamanlarında kabullenmişti. Kız, Zümrüdüanka yoldaşlığına katıldığında ise aralarındaki bağın sonsuza dek koptuğunu düşünmüş ve rahatlamıştı. Astoria Greengrass ile çıkmaya başlamak da onu unutmasını sağlamıştı. Astoria'yla ayrılması, Ölüm Yiyenlere katılması ve birkaç ay sonra Granger'ın bambaşka bir kadın olarak gelmesiyse işleri düğüm yapmıştı.

Hermione Granger daime zeki, çalışkan ve fedakar biriydi. Ancak şimdi şeytani bir zekaya sahipti. Arzuladıklarını elde etmek için her şeyi yapabilecek bir potansiyeli vardı. Özellikle de sınıf arkadaşı Neville Longbottom'ın cesedindeki bıçak izlerini gördüğünde buna karar vermişti. Draco artık ona her baktığında ürperiyordu. Fakat tuhaf olan şey, ona duyduğu ilginin garip bir biçimde artışıydı. Bu hali... çok çarpıcıydı. Ve Draco, Granger'ın ona karşı ezici davranmasına karşın kendini ondan hoşlanmaktan alıkoyamıyordu.

Ve Granger'ın bunu bildiğine emindi. Muhtemelen bu onun için keyifli bir oyundu sadece. Çünkü Marvolo'nun nişanlısına asılacak herhangi birinin sonu -özellikle de kendi çetelerinden biriyse- ibret olması adına kurşunlarla delik deşik edilip kevgire dönüşmekle biterdi. Bu nedenle Draco şu anki duygularının azalarak bitmesi umuduyla hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya çalışıyordu.

"Geldik..." dedi Blaise ve Draco düşünce denizinden çıktı. Paltosunun içinden tabancasını çıkardı, gri renkli şapkasını sarı saçlarının üzerine geçirdi. "Gidelim."

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Blaise, Kılkuyruk'u birkaç saat önce gizli hattan arayıp ona önemli bir görev verileceğini söyleyerek buluşma noktasına gelmesini söylemişlerdi. Marvolo ve Jean, Kılkuyruk'un taraf değiştirdiğini veya değiştirmek üzere olduğunu ve her şeye hazırlıklı gitmelerini söylemişlerdi.

"Kılkuyruk yalnız geldiyse vurun. Taraf değiştirmişse ve işin sonunda hayatta kalırsa, bana getirin." 

Ah...Kılkuyruk'un yerinde olmayı arzu etmezdi. Gerçi Granger'ın onu yanına çağırması ise mevzu belki isterdi. Draco kendi kendini çimdikledi. Aptal bir liseli oğlan gibi davranıyordu ve buna acilen son vermeliydi.

"Draco.." diye fısıldadı, Blaise. "Kılkuyruk destek getirmiş. Sanırım Lupin..."

"Başka biri var mı?"

"Yok."

"Hepsi rıhtımda olsa gerek."

"Muhtemelen."

"Tamamdır. Pettigrew ile konuşan sendin, onu karşıla. Lupin işi bende."

Uzaklardan gelen ve yuvarlak hatlarıyla hemen göze çarpan Pettigrew'un silueti git gide belirginleşti. En sonunda çöp konteynerinin yanına vardı. Arka tarafta ise pusun arasında Draco'nun dikkatli gözlerinden kaçmayan bir adam daha vardı. Peter'ın Lupin'i hangi yalanla buraya sürüklediğini tahmin etmek güçtü. Elbette ikili oynadığını belli etmemek ama kendine de bir koruma sağlamak için, Ölüm Yiyenler hakkında tehlikeli bir adamdan bilgi alacağım, gibi bir yalan söylemiş olmalıydı.

"Beni istemişsin, Draco?" dedi Kılkuyruk. Adamın görüntüsü midesini bulandırıyordu. Marvolo'nun ondan kurtulmak istemesine hiç şaşırmadı.

Blaise görünmemek için başını yere eğmişti şapkasıyla birlikte. Yan sokaktan onları izliyor ve ara sıra Lupin'in yerini gözlüyordu. Lupin ağır adımlarla git gide Pettigrew'a yaklaşırken Draco soğukkanlılığını korudu. Bu esnada Blaise sokağın kenarından görünmeyeceği noktadan nişan aldı.

Draco derin bir soluk aldı, "Önemli bir haberimiz var Kılkuyruk. Bay Riddle seninle görüşmek istediğini söyledi." diye fısıldadı.

Kılkuyruk şaşırdı ve titrek bir edayla dudaklarını yaladı, "Ee ne zaman? Zümrüdüankalar toplantıya çağırdı da ondan. Yani başka sebebi yok. Ve nereye geleyim ki? Nerede görüşecekmişiz?

  Draco duraksadı ve sonra kocaman gülümsedi, "Cehennemde. "

BAM!

Silah Pettigrew'un karnında bir delik açarken Lupin  aniden ona doğru ateş etmeye başladı. Draco, Pettigrew'un bedenini kendine siper ederek Lupin'e ateş açtı ve Zabini'ni de sokak köşesinden kurşunlarını yağdırdı Lupin'e doğru. Ancak Draco çoktan Remus Lupin'i ilk atışta indirmişti.

Malfoy'un Ölüm Yiyenlere dahil olmasının tek sebebi ailesi değildi. Blaise, maddi varlıkları iyi bir araç olacağı ve ailesinin tandığı çokça devlet bağlantısı olduğu için kabul edilmişti. Pansy ise ailesinin tamamı Ölüm Yiyen olmasının yanı sıra bir hemşire olduğu içindi. Draco ise babasının Ölüm Yiyen olması dışında gerçekten iyi bir nişancı olduğu için. Şu an Ölüm Yiyenlerin hiyerarşisinde yukarılarda olmasa da emin adımlarla yükseliyordu. Şu lanet olası Granger zaafı olmasa daha hızlı yükselebilirdi. Granger'ın onu parmağında oynattığını biliyordu fakat onun yörüngesine bir kez girdikten sonra çekimine karşı koymak güçtü.

"Burada işimiz bitti ha Draco?" dedi ölü Lupin'i sivri burunlu rugan ayakkabısının köşesiyle dürten Blaise.

Draco küfretti sonra onaylayarak başını salladı. Ardından silahlarını geri paltolarına koyup arabalarına doğru yürüdüler. Granger'a rapor vermeye hazırlansa iyi olurdu.

- 3.2'nin Sonu -

Bölümler ve hikayeyle ilgili özellikle yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum🖤

I Need a GangsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin