(Tomione Gangster AU)
!!! Yüksek miktarda Dark Hermione içerir !!! (Okuyunca neden böyle demeyiniz)
Uyarı: Şiddet, olumsuz ögeler, rahatsız edici detaylar içerir.
Yıl 1950lerin İngilteresi...İkinci Dünya Savaşı'nın yankıları sürmeye devam ederken s...
Snape'i izle... Potter'ı yakalayanın Lestrange değil, sen olmanı istiyorum.
Jean'in sarf ettiği sözcükler hala kulaklarında çınlarken Draco kesik kesik solumaya devam etti. Rodolphus, yakaladığı ipucuyla çoktan Zümrüdüanka çetesinin basılmamış son güvenli evini basmaya gitmişti. Keza parti sona ereli saatler oluyordu. Kutlama partileri bittiği an tüm o keyif havası da bıçak gibi kesilirdi. Marvolo'nun mutlak otoritesinin nimetlerinden biriydi bu da. Gerçi Draco halinden memnundu. Fazla gürültüyü kaldıramıyordu.
Kravatını çekiştirerek gevşetti. Blaise ile birlikte Snape'i takip edeceklerdi. Snape onların ikili ajanıydı fakat Draco Snape'in niyetinin tam olarak ne olduğunu asla anlayamamıştı. Bir ikili ajan olara işi zaten karşı tarafın inine girmek, derinlerine bir parazit gibi yerleşmekti. Ancak Snape'te bir şey vardı. Draco'nun içine sinmeyen bir şey...Tekinsiz bir his.
Babası Ölüm Yiyen işlerini yavaş yavaş bıraktığı için Draco'nun kendini kanıtlaması artık bir zorunluluk olmuştu.
Snape, Marvolo'nun ikili ajanıydı Zümrüdüanka'ya karşı. Zümrüdüanka'ya da sanki Ölüm Yiyenlerin ajanıymış gibi davranıyordu, Marvolo bunun farkındaydı. Ne var ki Draco aynılarını Potter'a da söylediğinden şüphe ediyordu. Çünkü Draco, okulda okuduğu vakitlerde Dumbledore ve Snape'in gizli kapaklı bir konuşmasına kulak misafiri olmuştu.
"Onu gerçekten sevdin mi?"
"Her zaman sevdim."
"O halde bana yardım edeceksin."
Snape'in daha önce bir gönül ilişkisinden veya herhangi birini sevdiğinden haberdar değildi. Ve de Severus'un sesini hiç bu kadar çaresiz işitmemişti. Başta bunu anlayamamıştı. Ölüm Yiyenlere katıldığında ise Severus'un Dumbledore'un kendisine güvenmesi için planladığı bir oyun olduğunu sanmıştı. Ama şimdi... Potter'ın kaçışıyla içindeki şüpheler fokurduyordu. Keza Jean de böyle düşünüyor olmalıydı ki ona Snape'i izlemesini söylemişti. Belki de Jean bir şeyler biliyordu.
Blaise ile gitmeden önce onunla konuşmalıydı.
"Draco...Draco!"
Draco derin düşünce denizinden ona seslenmekte olan Pansy'nin sesiyle çıktı. Malfoy irkildi, "Efendim, Pansy?"
"Blaise seni bekliyor. Kapının önünde."
Draco başını salladı, koltuktaki şapkasını ve askıdaki ceketini kapıp tam inecekken duraksadı, "Ona birkaç dakika daha beklemesini söyler misin,Pans?"
Pansy'nin daha tamam demesine fırsat bırakmadan acele adımlarla yukarı çıktı. Jean'in pek kullanmadığı kişisel ofisinde olduğunu tahmin ediyordu. Çünkü Marvolo kimseye bahsetmediği gizemli bir iş için dışarı çıkmıştı. Jean'in iş partneri Selwyn ise çoktan yeni bir proje üzerinde çalışıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
