6.3 MALFOY

757 113 175
                                    

Bugünkü çift bölüm sözümü tutuyorum :) Siz de beğeni ve yorumla siz de destek verirseniz çok sevinirim :3

*****İyi okumalar*****

Tekne su almaya devam ederken Draco teknenin kazan dairesindeki gizli çıkışa giden Potter'ın arkasından fırladı. Hiddetten yanaklarına kan hücum ederken adrenalin damarlarında dolaşıyor ve bedenini patlayıcı bir güçle dolduruyordu.

Su artık bileklerini geçmiş ve dizlerine doğru yaklaşırken Potter'ın çıktığı küçük açıklığı buldu ve zıplayarak açıklıktan iskelenin kenarına sabitlenmiş tahta parçalarına düştü. Kafasını kaldırdığında Potter'ın uzaklaştığını görebiliyorudu. Hiç beklemeden gözünün önüne düşen saçları bir hamleyle geriye savurup onun ardından koşmaya başladı.

Blaise Ölüm Yiyenler'e çoktan haber vermiş olmalıydı. Potter yapayalnızdı ve şimdi onu kıskıvrak yakalayamazlarsa, bir daha ne zaman yakalayabilirlerdi Tanrı bilir...

Yakaladıktan sonra Marvolo'ya teslim edilmeden önce Potter'ın suratını parçalama ve parmaklarındaki kemikler parçalanana kadar onu yumruklamayı büyük bir şevkle istiyordu. Hermione'yi Jean'e dönüştüren Potter'dı. Onu melekten iblise çeviren de Potter'dı. Draco Jean'in her iki halini de seviyordu ancak onun dönüşme sürecinde çektiği acılarda parmağı olan Potter'dan hıncını alacaktı. Ronald Weasley piçini öldüren Riddle olmuştu. Sıra Draco'daydı. Potter'ı yakalamasını isteyen Jean'di.  Demek ki intikamını Draco'nun almasını istiyordu...Onun isteğini yerine getirecekti.

Koşmaya devam ederken her iki elindeki tabancaların tüm mermilerini Potter'ın arkasından boşalttıktan sonra ikisini de uzun paltosunun ceplerine atıp kemerinden ikinci silahını çıkardı ve ateşlemeye devam etti. Şimdiye kurşunlarından biri Potter'a isabet etmiş olmalıydı. Ya da en azından sıyırıp geçmişti çünkü Potter'ın uzaktaki gölgesinin topalladığına yemin edebilirdi. O an Draco'nun aklına kendi yarası geldi. Dönüp baktığında mermi sıyrığından akan kanın gömleğini kızıla boyadığını fark etti. Ancak acıyı hissetmiyordu... Vücudundaki yoğun adrenalin yüzünden acıyı yadsıyor olmalıydı. 

Hemen bu detayları bir kenara bırakarak artık yetiştiği Potter'a doğru koştu. Bir eliyle böğrünü tutarak topallayan Potter'ı omzundan kavrayıp kendine çevirdi. İşte o an Harry'nin yeşil gözleriyle karşı karşıya geldi. İnsanlar okulda Harry Potter'ın zümrüt yeşili gözlerinin güzelliğinden söz ederdi fakat Draco şu an o gözlere baktıkça sadece tiksiniyordu. 

Sağ elindeki silahının kabzasını Potter'ın kafasına geçirdi. Potter inleyerek yere düştü. Draco ona bir kez daha vurmak için hazırlanırken Potter beklenmedik bir çeviklikle yana yuvarlandı ve doğrularak Draco'nun çenesine bir yumruk salladı. 

Draco acının ve sarsıntının etkisiyle içindeki öfkenin alazlandığını hissetti. Arkadan Blaise'e ait olduğunu tahmin ettiği ayak sesleri yükselirken Potter çoktan ayaklanmış ve silahını arıyordu. Draco işte şu an kemerindeki diğer silahla ona teslim olmasını söyleyebilirdi...ama yapmadı. 

Bunun yerine öfkeyle bağırarak Potter'a koştu ve onu yere yıkmak için üzerine çullandı. Potter ise Draco'nun darbesiyle KÜT sesiyle sırt üstü yere düştü. Öyle ki kırılan bir kaburganın sesini işittiğine yemin edebilirdi.

Sağ eline mermileri boşalmış silahlarından birini alıp kabzasıyla Potter'a vurmaya devam etti.

ÇAT! ÇAT! ÇAT! KÜT! KÜT! ÇAT! ÇAT!

Potter'ın dudağı patlayıp dişleri kanla kıpkırmızı parladı. Potter inledi ve elini kaldırıp Draco'nun boğazına yapıştı. Durmaksızın sıkmaya başladı. Onunla boğuşurken aniden Draco'nun gözlerini alan bir ışık çaktı...bunlar araba farlarıydı. 

"Haydi haydi haydi!" sesleri yükselirken Draco başını kaldırdı. Marvolo Riddle ve Barty Crouch kendisine yaklaşıyordu. Belli ki Ginevra Weasley'nin peşindeki Jean ve Bellatrix yoktu..

"Aferin, Draco." diye seslendi Riddle muzaffer bir sesle. Yerde yatan Harry Potter ve onun üzerine çullanmış yakasını çekiştien Draco'ya doğru yaklaşırken... işte  beklenmedik şeyler o an oldu. 

Yaklaşık on ila on beş tane araba tam Ölüm Yiyenlerin arabalarının karşısına çıktı ortada Potter ve Draco'nun duracağı biçimde. Neler olduğunu anlamak için doğrulup önce Riddle'a sonra da gelen tanımadıkları ekibe çevirdi başını. Tam ortada kalmıştı ve şimdi Riddle'ın yüzündeki artık muzaffer değil daha çok şaşkın olan ifadeyi çözmeye çalışıyordu. Ama başını yabancı gruba çevirdiğinde sebebi çoktan anlamıştı.

Uzun beyaz sakalı ve yarım ay biçimli gözlükleriyle bir figür indi aşağı.

Dumbledore.

"Sanırım koşullarımız sizden biraz daha iyi, ha? Ne dersin, Tom?" diye seslendi Dumbledore Ölüm Yiyenlerin iki katı sayıda olan araba ve içerisindeki kişileri eliyle göstererek. Bu esnada arabadan Minerve McGonagall elindeki pompalı tüfekle indi. Draco yaşlı kadına bakınca gerçekten ürperdi.

"İşin özü, Albus...koşullar her şey demek değildir." dedi Riddle ses tonundaki kibiri bir kat daha artırarak.

Ama Dumbledore gülümsedi, "Evet her şey değildir. Fakat çok şeydir. Sana teklifim Bay Malfoy'un Bay Potter'ı bırakması ve hepimizin kendi işine dağılması."

Riddle'ın kafasındaki çarkların son hız çalıştığı belliydi çünkü gözleri Potter, Dumbledore ve arkasındaki ekip arasında mekik dokuyordu durmaksızın. 

"Bir sefere mahsus seni kırmamamın hiçbir sakıncası yok, Albus." dedi. Ses tonunu işiten biri onun adeta lütfettiğini düşünürdü. İşte Ölüm Yiyenler üzerindeki etkisinin sebebi de buydu. Hitabet yeteneği.

Riddle'ın dediklerini idrak eden Draco hemen Potter'ın üzerinden kalktı ve onu yakasından tutup bir çuval misali Dumbledore'un önüne bıraktı. Dumbledore ile burun buruna geldiklerinde ihtiyar adamın mavi gözlerinin içine uzun süre baktı meydan okurcasına. Ardından jet hızıyla arkasını döndü ve kendi ekibine doğru yürüdü. 

Ölüm Yiyenler arabalarına dönerlerken Draco, Marvolo'nun sonuna kadar kalıp bakışlarını Dumbledore'dan ayırmadığını fark etti. Hatta dudaklarında hafif bir tebessüm vardı. 

En sonunda Riddle, Draco'nun da bulunduğu araca bindi. Direksiyonun başında Barty Crouch vardı. Ağzındaki kürdanı çiğnerken hızla direksiyonu çevirdi ve karargaha doğru sürmeye başladı. Ancak sorun şuydu ki... Marvolo Riddle'ın bakışları... ölümcüldü.

---6.3'ün Sonu--

Sonraki bölüm Tom'dan gelecek :)

I Need a GangsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin