**ön not: bu hikayede Hermione ve Krum tanışıklar ama romantik ilişkileri hiç olmadı**
Hermione üst kata geldiğinde Tom çoktan kafasında bir plan kurmaya başlamıştı. Önce Snape'i sorgulayacaklardı ancak ondan herhangi bir bilgi alabileceğinden şüpheliydi. Adam bunca zaman korkusuzca aralarında elini kolunu sallayarak gezdiğine göre işkence yöntemleri de sökmeyecekti. Yine de Jean'in şansını denemesine izin verecekti.
Dumbledore'un nereden çıktığı da muammayken Potter'ın işini bitirememek kötü olmuştu. Hay Merlin'in Tetiği! Ama artık bu sondu. Dumbledore ölecekti işte o kadar. Bu işi Snape'e vermeyi düşünmüştü başta. Fakat işler sarpa sardığına göre artık plan değişmişti. Yine de kozları hala kuvvetliydi. Kingsley Shacklebolt ölmüştü. Yardım, yataklık ve adam sağlayan Weasley'lerin kökü kurumuştu. Ve de Potter'ın nişanlısı Ginevra ellerindeydi. Aptal Potter onu geri almak için elinden gelen her şeyi yapacaktı.
Bir an duraksadı.
Eğer tam tersi olsa, Jean Zümrüdüanka'nın elinde olsa Tom ne yapardı? Düşündü... Hermione Jean zaten en başta onların eline düşmeyecek kadar akıllıydı. Fakat bu başlarına gelse Tom onu geri alabilmek için gerekirse tüm adamlarıyla onların köşkünü kuşatırdı. Ve Zümrüdüanka'lar da onun bunu yapabileceğini ummayacakları için onu geri alırdı. Dumbledore ve Potter, Marvolo'nun kimse için hiçbir şeyini riske atmayacağını düşünüyorlardı. Bir yerde haklıydılar.
Marvolo yapmazdı.
Ama Tom, her şeyini riske atardı.
Jean içeri bir kedi misali sessizce girdikten sonra Tom'un yanına oturdu ve elini onun koluna koydu, "Bu işi yakında tamamen sona erdireceğiz...şüphen olmasın."
Tom, ellerini onun saçlarının arasından geçirdi nazikçe. "Biliyorum. Ama çabuk sonuçlanmalı."
"Ginevra'yı kullanacağız. Potter küplere binmiştir."
Tom başını salladıktan sonra devam etti, "Seni kim vurdu?" dedi dişlerini sıkarak.
"Shacklebolt."
"Keşke ölen birini ikinci kez öldürme şansım olsaydı."
"Keyfini yerine getirecekse kendi kanında boğuldu."
Tom keyifsizce güldü ancak bu gülüş hızlıca soldu ve düşünceli bir biçimde pencerenin pervazına doğru yürüdü dışarıyı seyretmek için. Hermione de onun peşi sıra geldi, kollarını arkadan ona dolayıp yanağını omzuna yaslayarak şehrin ışıkarının nasıl da yavaşça sönükleştiğini ve günün tatlı tatlı ağardığını seyrettiler.
"Potter'ı yok edeceğiz...sana söz veriyorum." diye mırıldandı genç kadın.
"Kendini nasıl hissediyorsun? Gün doğuyor...uyumalısın." Marvolo'nun kendisi da iki gündür uyumamıştı ancak halletmesi gereken işler vardı. Ayrıca Jean ne kadar çabuk iyileşirse o kadar içi rahat olacaktı. Jean itiraz etmedi, "Birkaç saat uyuduktan sonra Snape'i ziyarete gidebilirim. Ah... ama Ölüm Yiyenlerimize söyle ben gitmeden kimse girmesin mahzene. Ondan laf alabileceğim en kıymetli zaman canının en tatlı olduğu bu ilk vakitler olacak. Ne var ki konuşacağından şüpheliyim..."
Tom onaylayarak başını salladı, "Konuşmayacağına neredeyse eminim."
"Eh, keyfime bakayım o halde." diyerek kestirip attı yatağa uzanırken. "Sen uyumayacak mısın? Günlerdir ne karargaha ne de daireye geldin. Yanakların çökmüş."
Tom ona yaklaşıp dudaklarına uzun bir öpücük kondurduktan sonra doğruldu, gitmek istemiyordu. Geceyi ona sarılarak geçirmek istiyordu. Ama...onların işleri hayatlarıydı. Hayatları ise öncelikleriydi. "Gitmeliyim. Yeni bir anlaşma imzalamama ramak kaldı. Sonrasında...sana döneceğim."
Jean uykulu gözlerle gülümsedi, "Bu zavallı ve yaralı kıza geri dön, Riddle." dedi hafif bir alaycılıkla. Tom bir anda ona sıkıca sarıldı, parfümünün kokusunu derince içine çektikten sonra kalktı ve kapıya doğru ilerledi. "Kendine dikkat et." diye mırıldandı. Jean ise çoktan uykuya yenik düşmüştü.
* * * * *
Tom şapkasını takıp dudaklarına yerleştirdiği sigarasını yakarken sordu, "Adamın adı ne?"
"Viktor Krum. Bulgar göçmeni. Bulgar ve diğer Slav kökenli mafyaların başı." dedi Barty dişlerinin arasına sıkıştırdığı kürdanı çiğneyerek. Bu Manchester'daki bahis mafyasıyla iyi anlaşabilirlerse Dumbledore'a karşı sayı üstünlüğüne kavuşacaktı. Doğru kişilerle ittifak yapmanın hiçbir zararı yoktu. Keza Dumbledore, Fransızlarla anlaşmıştı. Sayı üstünlüğü ondayken Marvolo'nun içi rahat etmiyordu. Almanya'dan sipariş ettiği yeni silahlar iki hafta sonra limana ulaşacaktı ve bu yepyeni cephanelikleri kullanabilecek kalitede kalifiye adam bulmak kolay değildi. Ölüm Yiyenler sayıca oldukça kalabalıklardı sıradan bir çeteye göre. Ama Dumbledore'un son hamlesi onların sayısına gölge düşürmüştü.
Sigarasından derin bir nefes çekti arabadan inerken. Soğuk hava yüzüne çarptığında canlandığını hissetti. Uyumadığı üçüncü gündeydi ama kendini inanılmaz zinde hissediyordu. Yine de bir şeyler yemeliydi. En son ne zaman yemek yediğini bile unutmuştu. Dudaklarına değen tek şey sigara, viski ve Jean'in dudakları olmuştu.
"En iyi şişelerden getirdin mi?"
"Evvet." dedi Barty arabanın arkasından iki koca şişe çıkarırken. İçerisindeki parlak ateş rengi sıvı ışıldarken Tom şişelere uzandı kontrol etmek için. "Single malt ve blended'ın en iyileri. Güzel. Peki dediğim öteki şeyi bulabildin mi?"
"Heh, Zubrowka mıydı neydi? Buldum elbette." dedi sırıtarak ve uzattı. Slavlara votka da ikram ederek bir jest yapıyordu.
Birkaç dakika sonra buluşmanın olacağı terk edilmiş kağıt fabrikasına gelmişlerdi. Viktor Krum denen Bulgar ve onun ekibi çoktan bekliyorlardı.
Tom sigarasından son bir nefes çekip yere attı ve sonra üzerinden geçerek Bulgarlara yaklaştı. Ardından Krum'un sandalyesinin karşısındaki sandalyeye oturdu.
Krum siyah saçlı, kanca burunlu bir adamdı. Kamburunu çıkararak oturuyordu ancak ayağa kalktığında en az Tom kadar uzun boylu olmalıydı.
"Birr anlajma yapmak istiyorrmuşsunuz, Bay Riddle."
"İki tarafın da lehine bir anlaşma, Bay Krum."
Krum'un köşeli yüz hatları ve surat ifadesi çok ciddiydi. Tom eliyle hafif bir işaret yaptıktan sonra Barty elindeki içki şişeleriyle geldi, "Size en iyi viskilerimizden ikram edelim."
Krum cam bardağı alıp hafifçe kokladıktan sonra içkiden küçük bir yudum adlı. "Güzel." dedi kısaca. "Anlajmadan söz edin, Bay Riddle."
"Biz Londra'da güçlüyüz. Siz ise Manchester'da. Kuzeyden güneye bir ağ kurarak hem sizin bahis ağınızı güneye genişletebilir, bizim ise silah ve içki kaçakçılığımızı kuzeye taşıyabiliriz. Her açıdan mükemmel bir anlaşma."
Krum bir şey söylemedi, içksinden küçük bir yudum aldı ve bardağı bir kenara bırakıp öne doğru eğildi şimşekler saçan gözleriyle. "Tamm olarak ne istiyyosun, Riddle? Açık konuj."
Tom, Krum'un aptal olmadığını biliyordu. Derin bir soluk aldı. "Londra'da daha fazla adama ihtiyacım var. Yakın zamanda. Lakin biliyorum ki altı aya kalmadan senin de Manchester'da daha fazla adama ihtiyacın olacak. İrlandalılar senin bahislerine burnunu sokmaya başladı bile. Birbirimize yardımımız dokunacaksa neden bir anlaşma yapmayalım, ha?" dedi tek seferde. Ses tonu tok ve güvenliydi. Krum koyu renk gözlerini onun parlak mavisinden ayırmadı. İkisinin bakışları bir süre çarpıştıktan sonra Krum başını salladı, "Pekala...ama önce gelip Londra'daki işlerini göreceğim. Anlaşmamızı da orada imzalayalım. Yasa dışı anlaşmamızı yasal işlerimizle bağlayalım."
Bu Tom'un hoşuna gitmişti, başını salladı. "Anlaştık."
-7.2'nin Sonu-
Sonraki bölüm Draco veya Jean'den gelecek :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Need a Gangster
Fanfiction(Tomione Gangster AU) !!! Yüksek miktarda Dark Hermione içerir !!! (Okuyunca neden böyle demeyiniz) Uyarı: Şiddet, olumsuz ögeler, rahatsız edici detaylar içerir. Yıl 1950lerin İngilteresi...İkinci Dünya Savaşı'nın yankıları sürmeye devam ederken s...