Multideki şarkıyı açmayı unutmayalım...
"Nehir. Geç kalıyoruz ya hadi" egenin sesiyle birlikte gülümsedim. Mezuniyete gidecektik ve onu aşağıda tam iki saatir bekletiyordum. Sabah kavga etmiştik. Hiç kızmaya hakkı yok bunu hak etmişti.
Çünkü kendisi bana kahvaltı hazırlamayıp arkadaşlarıyla dışarıya kahvaltıya gitti ve bende burnundan getirdim.
Kırmızı yırtmaçlı ve sırt dekolteli elbisem ve siyah topuklu ayakkabılarımla gerçekten çok güzel görünüyordum. Son bir kez daha elimle saçımı düzeltip odamdan çıktım. Evet emir beni mezuniyete ikna etmişti. Gitmeyecektim ama buse denen gıcık kız mezuniyetin en güzel kızı ben olacağım diye ortada dolanınca tabiki dayanamadım.
Merdivenlerden indiğimde ege sinirle telefonuna bakarken kafasını kaldırdığında gözleri benimle buluştu.
Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Bu ne güzellik lan" dediğinde saçlarımı arkaya attırdım ve kapıya doğru yürümeye başladım. "Hâlâ tripli misin?"
Kapıyı açtığımda geri kapattı. "Beni affettiğini söylemezsen bütün gece tam burada dururuz nehir"
Yüzündeki sırıtma ifadesine karşı gülümsedim. "Gıcıklık etme de kapıyı bırak ege" o kadar yakındık ki gerçekten kalbim teklemeye başlamıştı.
"Sende beni affettiğini söyle nehir"
"Haksız mıyım?"
"Haklısın da elli kez özür diledim"
"Ee yani"
"Yani affet"
"Tamam" dediğimde bir anda yanağımdan öpüp çekildi ve kapıyı açıp dışarı çıktı. Bende olduğum yerde kaldım.
"Gıcıksın ege" kendi kendime söylenip arkasından yürümeye başladım. Korumalar kapıyı açtığında egenin yanına oturdum.
Araba hareket ettiğinde dışarıyı izlemeye başladım. Aklım annemdeydi. Çok özlemiştim onu ama göremiyordum. Emir her gün bana annemin iyi olduğunu söylese de tatmin olmuyordum tabiki.
Gözlerimi kapatıp radyo da çıkan şarkıya kulak verdim.
'Yeşili deniz
Ah bir görseniz
Yüzü derya
Hani aşk derler ya'Şarkı bittiğinde araba da durmuştu. Gözlerimi açtığımda camdan dışarıya baktım. Kapısı sarı ve beyaz çiçeklerle süslenmiş muhteşem görünümlü bir yerdi.
Bir kaç arkadaş grubu kapıda bekliyordu. Gözlerim emir ve borayı arasa da görememiştim. Ege arabadan inip benim kapımı açtı ve elini uzattı.
Sırıtıp elini tuttum ve arabadan indim. Elimi çekip elbisemi düzelttikten sonra yürümeye başladık.
Görüş açıma buse girdiğinde gözlerimi devirdim. Kar beyazı elbisesi ve kırmızı topuklusuyla biraz dikkat çekiyordu. Sinirle ege ye baktığımda bana baktığını gördüm. Çatık kaşlarım havaya kalktığında kahkaha attı. "Ne gülüyorsun be?"
Imalı bir şekilde "Hiççç" dediğinde koluna vurdum. "Ege sinir etme beni."
"Tamam nehir hanım susuyorum."
"Canıım bu ne yakışıklılık ya?" Busenin o gıcık sesini dibimde duyduğumda dişlerimi sıktım. "Teşekkür ederim buse" ege yapmacık bir şekilde gülümserken belimden sarılan kollarla birlikte şok olmuştum. Emirin kolunun olduğunu anlamam pek uzun sürmedi.
Sırıtarak arkamı döndüğümde burun buruna geldik. "Çok güzelsin" dediğinde utançla geri çekildim "teşekkür ederim"
"Yenge bu nasıl bir güzellik ya gözledim kamaştı. "Boranın cümlesine gülerken buseye baktım. Sinirden mosmor olmuş bir şekilde yanımızdan ayrıldı. Keyifle saçlarımı geriye attım. "Sağol boracım. Sizde çok yakışıklı olmuşsunuz. Her zaman ki gibi."