Multi / Nehir eylül♡
Evden çıkmak için hazırlanıyordum. Bir yandan aklımda aslı vardı. Çok fazla vakit geçirmesem de onu özlemiştim. Konuşmuyordu belki ama gözleri konuşuyordu onun. 'Bana yardım edin' diyordu ama kimse onu anlamıyordu.
Annemin resmini öpüp evden çıktım ve sahilden yürümeye başladım "Günaydın"
Yanımda beliren kişiyi gördüğümde şaşırmıştım. Dün okulda bana çarpan çocuktu. Yüzünde hafif gülümsemeyle bana bakıyordu. "Günaydın"
"Okula mı?"
Kafamı salladım ve güldüm "başka nereye olabilir bu saatte"
"Haklısın hâlâ ayılamadım sanırım. Ha bu arada bora ben."
"Bende nehir eylül"
"Ne güzel ismin var" dedi gülümserken.
"Teşekkür ederim"
"Ne demek"Okulun bahçesine girdiğimizde "Kahve alacağım istermisin?"Dedi. Kahve pek sevmesem de içmek istemiştim.
"Olur" dediğimde "bekle hemen geliyorum" dedi. Bende bahçedeki bankların birine geçip oturdum. Telefonun titremesiyle birlikte ekrana baktım.
08.12 : sen kahve sevmezdin.
Kahve sevmediğimi nerden biliyordu?
Cevap yazmalı mıyım diye düşünürken bora elinde kahveyle başımda duruyordu "al bakalım." Bana uzattığı kahveyi alırken gülümsedim. Elimdekine baktığımda çay olduğunu anlamam uzun sürmedi. "Ama bu çay" dediğimde gülümsedi "kahveden vazgeçtim"
Yanıma oturdu "Yeni misin okulda?"
Çayımdan bir yudum aldım. "Evet dün geldim."
"Ha ben senin ilk gününde sana çarptım yani. Dizilerdeki gibi" dedi gülerken.
Gülerken kafamı salladım "evet"
"Hangi sınıftasın?"
"12/B sen?"
"Bende"
"Sende mi? Dün niye yoktun?"
"Acil işim çıkmıştı. Kaçırdım ilk gününü desene"
"Yanı çok da birşey kaçırdın sayılmaz. Geldim oturdum ve kalktım." Dediğimde kahkaha attı. Ellerini saçlarının arasında gezdirirken telefonu çaldı. Göz kırpıp ayağa kalktı "efendim?"
"Tamam geliyorum." Telefonu kapatıp yanıma geldi "babamın yanına gitmem lazım. Seni ikinci gününde de yanlız bırakmak istemezdim."
Gülümsedim ve ayağa kalktım "sorun değil yine bir şey kaçırmazsın."
"Görüşürüz"
Yanımdan uzaklaşıp okuldan çıkarken bende sınıfıma doğru gidiyordum. Saate baktığımda dersin başlamasına daha olduğunu gördüm. Sınıfta kimseyi tanımıyordum. Koridorları gezmeye başladım. Okul çok büyüktü. En üst kata çıkmak için asansöre bindim. 6. Katta yemekhane olduğunu duymuştum. 6 ya bastım. Asansör üst kata çıkarken bende geçen sayılara bakıyordum 3, 4 , 5 , 6 , 7...
Kapı açıldığında karşımda bir kapı daha gördüm. Yanlış sayıya mı basmıştım?
Inip karşımdaki kapıyı açtığımda okulun terasında olduğunu gördüm. Öyle güzel esiyordu ki. Gözlerimi kapatıp rüzgarın bedenimi esir almasına izin verdim.
Yürüyüp aşağı baktım. Deniz o kadar güzel görünüyordu ki. Resmen en güzel manzaraya bakıyordum. Izmır i izliyordum.
Etrafa bakmak için yürüyecektim ki terasın duvarına çıkmış aşağı ayaklarını sarkıtmış birini gördüm. Onu gördüğümde içim tuaf olmuştu. O kadar yüksekteydik ki düşebilirdi. Bana doğru döndüğünde merakla ona baktım. Beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. Yeşil gözleri beni süzüyordu. "Selam" dediğimde gülümsedi "selam"
"Napıyorsun burda?"
"Kafa dinliyorum. Manzaraya bakıyorum. Gelsene sende" dedi yanını göstererek.
Yanına oturmak için duvara çıktığında korkudan ölecektim.
Dengemi kaybetmekten korkarken elini uzattı. "Tut düşme"
Elini tuttum. Beni yanına doğru çektiğinde oturmuştum. Ayaklarımın altında koca bir şehir vardı. Gökyüzüne çok yakın olmasam da o kadar güzel görünüyordu ki.
"Burayı bilirmiydin?" Dedi manzaraya bakarak.
"Hayır. Tesadüfen buraya çıktım. Ama ıyiki çıkmışım. Çok güzelmiş. Sen hep buraya mı gelirsin?"
"Yani genelde buraya gelirim. Karşımdaki denizle konuşurum. Sanki beni anlıyor gibi."
"Bende çok severim denizi izlemeyi." Dediğimde kafasını bana doğru çevirdi. Gözleri gözlerimle buluştu. "Emir ben." Dedi elini uzatarak.
Eline baktım. "Nehir eylül" elimi kaldırıp uzattığı elini tuttum.
"Memnun oldum"
Gülümsediğim sırada elini çekti ve arkasındaki taşa yattı. "Keşke sonsuza dek burda uyusam."
"Karda yansın diye mi? Külü açsın diye mi? Hiç yada yoktan biri mi?"
Hemsaye nin şarkı sözlerini fısıldarken devam etti "uzaktaki evler miyim? Belki de bir rüyayım. Sahte bir ürpertiyim." Dediğinde şaşırmıştım. Fazla bilinmeyen bir şarkıydı.
"biliyor musun hemsayeyi?" Dediğimde doğruldu "Çok severim."
"Bende çok seviyorum. Sözleri çok anlamlı. En sevdiğim şarkısı hangisi?"
"Rüya..." dediğim de sırıttı.
"Niye öyle bakıyorsun?" Dedim gülümseyerek.
"Rengimiz kızıl ve bizden yana kör kelebek."
Kör kelebek dediğinde içim de garip bir şekilde değişik bir his oluştu.
Elim telefonuma gitti. Mesaj yoktu. Boşluk mu hissediyordum? 'Saçmalama nehir.' Dedim ıcimden. Kim ki o da boşluk hissedeceksin?
"Ne oldu?" Dediginde düşüncelerimden sıyrıldım. "Derse gidiyorum. Geç kaldım sanırım" atlayıp asansöre doğru hızlıca yürüdüm. 3. Kata basıp beklemeye başladım. Sınıfımın önüne geldiğimde kapıda ki bora'yı görünce gülümsedim. Kolidor da sadece ikimiz vardık. Herkes dersteydi.
"Napıyorsun burada? Gitmiyormuydun?"
"Geri döndüm. Seni bekliyordum. Her yere baktım ama yoktun."
"Kör kelebek" dediğimde sırıttı. "Kör kelebek ha?"
Ne diyordum ben ya?!
"Ah saçmalıyorum. Neyse girelim mi?"
Kafasını salladığında kapıyı çaldım. Tahtaya baktığımda problem gördüm. Matematik hocası diye düşündüğüm sırada ic sesim 'yok türkçe' diye cevap verdi. "Girin çocuklar"
En arka sıraya ilerleyip oturduğumda bora da benimle birlikte geldi ve yanıma oturdu. "Ne bakıyorsun?" Dediginde sırayı gösterdim "burada mi oturuyorsun"
Kafasını salladığında gözlerimi tahtaya cevirdim ve ders anlatan hocayı izlemeye başladım.