Multi / Ege
___"Baba ne demek bu! Kafayı mı yediniz siz? Abi çıldıracağım. Nehir birsey söylesene. Hayır desene!"
Ege evleneceğimi duyduğunda kafayı yemiş gibi bağırmaya başlamıştı. Babam ise sadece egeyi izliyordu. Tek bir kelime etmiyordu.
Gözlerimden akan yaşları sildim. "Ege bunu ben kabul ettim. Sakin olur musun?"
"Nasıl sakin olayım? Poyraz'ı tanıyor musunuz siz? Ne demek evleneceğim? Para için zorla seni o çocuğa mi vereceğimi sandın!"
Sen yapma bari ege... Dayanamıyorum... Kaldıramıyorum... Olmuyor. Ne olur yapma...
Ege sinirle elindeki su bardağını duvara attı. Alev abla gözleri dolmuş şekilde egeyi izliyordu. Bir eli karnındaydı.
"Ben... Yapmak zorundayım." Dediğimde önüme geldi ve diz çöktü. "Bak nehir kendine gel. Bunun dönüşü yok. Birazdan bu evden çıkacaksın ve ona gideceksin. Başına neler gelecek bilmiyorsun. Emir var. Emiri düşünmüyormusun? Gel vazgeç." Çaresizce bana bakıyordu. Ne kadar kötü bir insanım değil mi?
"Şirket gidince ne yapacaksın ege? Daha fazla konuşma. Alev ablayı da üzme."
Ayağa kalkıp kapıya doğru gittiğimde eve ve egeye son kez baktım... "emire tek birşey söylersen... Seni affetmem" kapıdan çıkıp karşıda duran arabaya baktım. Kadir Kandemir göndermişti bu aracı.
Derin bir nefes aldım ne kendiliğinden akan gözyaşlarımı sildim.
Arabanın kapısı şoför tarafından açıldığında hızlıca geçip oturdum. Babam sonra gelecekti. Duyanlar babası gelmemiş demesin diye...
Severek evlendik ya ondan.
Araba hareket ettiğinde dışarıyı izlemeye başladım. Bundan üç dört ay öncesini düşündüm... Normal annesiz babasız bir hayatım vardı. Evet çok zordu. Hemde çok zor... Ama bu hayattan daha güzeldi. En azından sadece annemi ve babamı özlüyordum. Şimdi aklımda binlerce düşünce...
Annem evlendiğimi duysa ne yapardı? Babamı öldürürdü herhalde.
"Nehir hanım geldik." Şoförün sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Kaç dakikadır emiri ve annemi düşünüyordum kim bilir...
Arabadan inip tanıdık bahçeye girdim... Ve kapının önünde durup zile bastım.
Kapıyı poyraz'ın kardeşi açtığında gülümsedim. Saçlarını maşa yapmış ve sarı tül bir elbise giymişti.
Gülümsedi "hoşgeldin nehir"
Hoşbuldum mu demeliydim?
Kafamı salladığımda göz kırptı. Içeri geçtiğimde koca salon balonlarla süslenmiş ve nikah masası hazırlanmıştı.