|BÖLÜM 13

11 1 0
                                    

Multideki şarkıyı açmayı unutmayalım...^^^

Hastaneden eve geldiğimde annem ve emir sanki ölmüşüm de dirilmişim muamelesi yapıyolardı.

"Kızım sen yat ben yemeğini getiririm."

"Anne altı üstü bayıldım. Iyiyim ben aaa çekilin bakayım." Ayağa kalktığımda  emir ve annem aynı anda kollarıma girdiler. "Biraz daha böyle davranırsanız gerçekten kafayı yiyeceğim."

"Ay eylül ne inat bir kızsın ya." Annemin söylenmesiyle kahkaha attım ve kollarımı ellerinden çektim. "Hadi yürüyün" dediğimi uygulamamışlardı.  Ben yürümeye başladığımda arkamdan geldiler. Bora masada oturmuş yemeğini yiyiyordu. "Afiyet olsun canım" dediğimde gülümsedi. "Sağol nehirciğim de sen iyimisin?" Kafamı salladığımda annem gözlerini devirdi. "Anne hiç göz devirme sabahtan beri yatıyorum zaten. Iyiyim ben."
"Iyi iyi hadi oturun da sizede yemek koyayım"
Emir sandalye çekip beni oturttu. Sonra da kendisi yanıma geçti. Annem yemekleri önümüze koyduğunda gerçekten midem ağzımdan çıkabilirdi. Yiyiyor gibi yapsam da yemiyordum çünkü gerçekten  kusabilirdim. Telefonum cebimde titrediğinde elimdeki kaşık tabağa düştü. Zoraki gülümsedim "Ben lavaboya gidiyorum. Siz devam edin" ayağa kalkıp tuvalate gittim ve telefonuma baktım. Arayan kişi belliydi. Amcam...

Telefonu açtım. "Efendim?"

"Aşağıdayım. On dakika içinde gelmezsen yukarı çıkmak zorunda kalırım."

"Tamam geleceğim"

Telefonu kapatıp cebime koydum. Nasıl gidecektim hiç bir fikrim yok ama bir yolunu bulmalıydım.

Mutfağa geçtiğimde hepsi bana döndü. "Iyimisin?" Annemin sorusuna gülümseyerek başımı salladım. "Iyiyim annecim.  Terzide pantolonum vardı. Onu alıp geleceğim. Itiraz etmeyin tek gideceğim."

"Emir de seninle gelseydi kızım."

"Yok biraz tek kalmaya ihtiyacım var."

Emirin yüzüne bile bakmadan evden çıktım ve merdivenleri indim. Gerçekten ağlayacaktım. Aşağı kapıyı açtığımda karşımda tanıdık yüzü gördüm. Gülümsüyordu. "Hoşgeldin"

Arabaya bindiğinde bende arka kapısını açıp bindim. Kendi ayaklarımla o adama gidiyordum. 

"Baban seni yarın gelecek diye biliyor.  Sürpriz yapalım istedim." Dediğinde  arabayı çalıştırdı. O benim babam olamazdı. Değildi.
Yol boyunca dışarıyı izledim. Emiri düşündüm.

Araba durduğunda amcam denen adam inip kapımı açtı. Önümdeki evi gördüğümde ağzım açık kaldı. Ev resmen saray yavrusu gibi duruyordu. Kocaman bahçeye baktım.  Burada mı  yaşıyordu? Ya ailesi?

"Gel buradan" amcam bahçeye girip ilerlerken bende onun peşinden gidiyordum.  Dev bir kapının önünde durdu ve zile bastı.

Küçük boylu tatlı bir kadın kapıyı gülümseyerek açtı. "Hoşgeldiniz kadir bey. Erdinç beyler yemek yiyiyorlar." Kafasını sallayıp bana içeriyi gösterdi. Erdinç beyler? Başka kim vardı? Karısı mı?

Içeri geçtiğimde amcam da peşimden geliyordu. Eliyle sağ taraftaki duvarı gösterdi. "Bunun arkasında"

Kaşık , çatak sesleri kulaklarımı doldurduğunda ağlayacaktım. Babamı görecektim. Belki hiç bir zaman iyi biri olmadı ama benim de bir babam vardı. Şuan onu görecektim. Amcam önden ilerleyip duvarın arkasına geçti. Bende duvarın tam dibindeydim. Kalbim deli gibi atıyordu.

"Evet size birini getirdim." Dediğinde sesler kesildi. Ve tanıdık adamın sesi duyuldu "kim? Eylül mü?"
Amcam kafasını salladı ve eliyle beni çağırdı. Gözyaşlarım kendiliğinden akarken ellerimle sildim ve duvarın arkasından geçtim. Karşımda duran masada herkes bana bakıyordu. Bende şok içinde onlara. Ege... Egeyle göz göze geldiğim an şok içinde bakakaldım. Burada ne işi vardı? Elindeki su bardağını bir anda masaya düşürdüğünde karşısında ki sarı saçlı kadın egeye döndü. O adamsa hâlâ bana bakıyordu. Babam. Çok karizmatik bir adamdı. Öyle de bana bakıyordu. Donmuş gibi...

KÖR KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin