Poyraz'ın ağzından
Her zamanki gibi çalan alarmla kalkıp hazırlandım. Dışarıya çıkıp hafif tempoda koşarak sahilin yolunu tuttum.~Bir buçuk saat sonra~
Eve gelip duşumu aldım ve takım elbisemi giydim. Kol düğmeleri, kravat ve saçlar.
Tamamen hazır olunca aşağıya inip mutfağa girdim. Masa hazırdı. Toprak'a baktım.
"Günaydın Toprak."
"Günaydın Poyraz bey."
Toprak yine yüzüme bakmıyordu. Dün anlaştığımızı zannediyordum.
"Toprak sen niye yine yüzüme bakmıyorsun?"
Hiç bir şey demedi.
"Toprak?"
"Şşşey Poyraz bey ben özür dilerim. "
"Neden özür diliyorsun Toprak?"
"Dün ben yanınızda istemeden uyuya kalmışım. Galiba sizde beni yatağıma taşımışsınız. Yani hangi patron çalışanını taşır ki? Ama suç bende değil. Bütün suç o ilaçlarda gerçekten. Hemen uykumu getirdi. Ben yoksa uyumazdım. Dozları da fazla ya ondan galiba. Poyraz bey ben ..."
Böyle... böyle konuşunca çok tatlı geldi gözüme. Bir de bütün suçu ilaçlara atmıştı. Birden kendimi kahkaha atarken buldum. Toprak bu son günlerde bana birçok duyguyu yaşatmıştı. Ona bakınca bana baktığını gördüm. Kahkahaya son verdim ama yüzümde hala bir gülümseme vardı. Toprak'ın susmasından yararlanıp konuştum.
"Bitti mi Toprak?"
"Eee bitti."
"Bak Toprak. Sana daha önce de söyledim şimdi de söylüyorum. Sağlık sorunu yaşıyorsun ve bir takım aksilikler olabilir. Bunların senin elinde olmadığını sende bende biliyoruz. Evet ilaçların değişti ve yeni ilaçlarının dozları fazla. Bunlar senin vücuduna fazla geliyor ve kendini dinlenmeye alıyor. Dün de o yüzden uyuya kaldın ve evet ben de seni yatağına taşıdım. Böyle bir durumda ne yapmamı isterdin. Koltuk rahat değildi ve ben de zorunda olmadığım halde seni yatağına taşıdım. Bundan şikayetçi değilim tamam mı? Senin de utanıp çekinmene gerek yok. Anlaştık mı?"
"Poyraz bey ben teşekkür ederim. Bana yardımlarınız için size çok teşekkür ederim. Ben bu durumlara alışık olmadığım için çekiniyorum ama daha önce hiç biri benimle ilgilenip bana yardım etmemişti. Ben hep tek başımaydım. Sevindiğimde de üzüldüğümde de, ağlarken de korkarken de, hastalandığımda da yani ben hiç yanımda birinin varlığını hissetmedim ki. Sadece küçükken kaldığım yurtta bir teyze vardı. Türkan teyze. Onun yanından hiç ayrılmazdım. Sonra yurt müdüresi onu kovdu ve bir süre sonra da Türkan teyzenin öldüğünü öğrendim. Benim yanımda Türkan teyzeden başka kimse yoktu. O da gitti zaten. Ben sizin yaptıklarınızın karşılığında ne yapmalıyım nasıl davranmalıyım bilmiyorum ki."
Evet zor bir hayat geçirmiş. Aynı benim gibi.
"Toprak evet yanında kimse yok. Yoktu. Artık ben varım. Ali abi var. Ne yapacağını bilemiyorsun ama zamanla öğreneceksin çünkü benim seni bu durumda tek başına bırakmaya niyetim yok. Neden biliyor musun?"
Kafasını hayır anlamında salladı. Benim hikayemi anlatmaya başladım.
"Bak benim ailem de yok. Öldüler. Annem ile babam evlenmek isteyince aileleri izin vermemiş ama onlar vazgeçmemiş. Evlenmekte ısrar edince aileleri onları evlatlıktan ret etmişler. Annem ile babam evlenip bir yuva kurmuşlar. Bir düzen oturmuşlar.Sonra ben doğmuşum. Ben lisedeyken bir trafik kazasında kaybettim onları. Onların acısı ile tek başıma kalmıştım. Birkaç ay sonra benim bilmediğim annem ile babamın aileleri çıkıp geldi. O zaman öğrendim olanları, onları. Çok pişmandılar ama artık neye yarar ki? Annem ile babama kalan miras benim olunca bende kendi işimi kurdum ve şimdi bir şirketim var. Ben yalnızlığı biliyorum Toprak. Kısa bir süre de olsa biliyorum. Bu yüzden seni tek bırakmayacağım. Hele bu durumda asla. Anladın mı?"
![](https://img.wattpad.com/cover/163307733-288-k253925.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Mucizem
Teen FictionKimsesi olmayan bir kız. İşinde başarılı bir adam. Kız tek başına bu hastalığı yenebilecek mi? Adam kızın yanında olacak mı? Bu hastalık nelere yol açabilir? Bu Toprak ve Poyraz'ın hikayesi. Gelin bu hikayede onların yanında olalım. Toprak ve Poyraz...