Bölüm 8/ Joseph

570 77 39
                                    

Lana daha fazla duymak istemiyordu. Joseph'den ve onun isteklerinden kurtulduğunu düşünmüştü ama burda bile yakasını bırakmıyordu. Birlik'teki insanları çok seviyordu ve Chris'in babası Alexander'dan da hoşlanmıyor değildi ama kimsenin maşası olmak istemiyordu.

Bir de kafasında dönüp duran işin etik kısmı vardı. Kimin ölüp kimin yaşayacağına kim karar verecekti? Lana her öleni diriltemezdi.

Kendi arkadaşını dirilttin. Yapabilsen babanı da diriltecektin. O zaman bu seni rahatsız etmemişti. dedi kafasındaki bir ses. Lana o sesin haklı olduğunu bilse de hemen susturdu.

Başkası için, özellikle de Joseph için bir şey yapmak istemiyordu. Söz hakkı olmalıydı, istemediği şeyi yapmaya zorlayamazlardı. Chris öyle söylemişti, burada Birlik'te herkes istediği şeyi yapar diye.

Lana kararını vermişti, yarın Joseph geldiğinde ona istediği şeyi vermeyecekti. Burda bu insanların arasında ona zarar veremezdi. Kafasındaki bu düşüncelere öylesine dalmıştı ki, merdivenleri nasıl çıktıüını ve odasının önüne nasıl geldiğini hatırlamıyordu.

Bir an Chris'in odasına doğru yöneldi ama sonra vazgeçip kendi odasına girip yatağına uzandı. Başı ağrımaya başlamıştı ve uyuyabileceğini sanmıyordu. Kendini rahatlatmaya ihtiyacı vardı ve bugün Chris'in onu götürdüğü terasa gitmeye karar verdi. Ormanın sesini dinleyerek ve yıldızları izleyerek biraz olsun sakinleşebilirdi.

Kararını verince hızlıca yatağından kalktı, ve terasa giden deliğe doğru sessiz adımlarla kimseyi uyandırmamaya çalışarak yürüdü. Delikten geçip terasa çıktığında serin havayı içine çekti. Neyse ki gelmeden önce yatağının üzerindeki battaniyeyi almayı akıl etmişti ama öyle büyüktü ki taşımakta zorlanıyordu.

Akşam daha erken vakitlerde Chris'le oturduğu kısma geçmek için dar çıkıntıda yürüdü, sol tarafı uçurumdu ve kayalık öyle yüksekti ki aşağıyı göremiyordu.

Birden arkasında bir nefes sesi duyunca döndü ve karşısındaki kişiyi görünce bir çığlık attı. Arlo kendisinden sadece birkaç adım ötede duruyor ve ona bakıyordu. Lana panikle geri geri yürümeye çalışırken ayağı battaniyeye takıldı ve dengesini kaybetti. Kayalıkların kenarından uçuruma doğru düşerken son bir hamleyle bir yere tutunmaya çalıştı ama kayanın kenarındaki taşlar eliyle birlikte aşağı kaydı.

İşte böyle öleceğim diye geçirdi aklından o birkaç saniyelik zaman diliminde. İnfazdan kurtulmuş olsa da ömrü sadece birkaç gün uzamıştı, demek ki olması gereken buydu, ölmesi gerekiyordu. Bunu kabullenip gözlerini kapattı ve kendini boşluğa teslime ettiği anda bir el sıkıca kolundan tuttu.

Lana kafasını kaldırıp baktığında şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Kolunu tutan, hayatını kurtaran kişi Arlo'ydu. Lana'yı tek bir hamlede asılarak tekrar kayaların üstüne çekti, sonra da nefes nefese "İyi misin?" diye sordu.

Lana, Arlo'nun kolunda duran elini sertçe iterek oturduğu yerde geri geri sürünerek ondan uzaklaştı. "Dokunma bana!" dedi bağırarak.

Arlo'nun yüzünde anlık bir şaşkınlık ve kırgınlık gördü. Arlo ellerini havaya kaldırıp "Sana bir şey yapmıyorum, az önce hayatını kurtardım." dedi.

"Sen benim hayatımı kurtarmassın. Bu sen değilsin ve sana güvenmiyorum. Arkamda ne işin vardı? Sessiz sedasız yaklaştın, az kalsın düşmeme neden olacaktın. Herkes senin değiştiğine inanıyor olabilir ama ben inanmıyorum. Asla da inanmayacağım. Beni mi takip ediyordun? Burda ne işin vardı!" dedi Lana öfkeyle.

Arlo ona sinirli bir şekilde baktığında İşte böyle gerçek yüzün ortaya çıkıyor diye düşündü içinden. Arlo'nun ona bağırmasını, tehdit etmesini bekledi ama o anda başka biri konuştu.

MELEZ / Dönüşüm Serisi 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin