Bölüm 24/ Yaşam ve Ölüm

472 68 72
                                    

Sabahın ilk ışıklarına kadar odamın önündeki kayaların oluşturduğu balkonda durup bir şeyler duyabilmek, öğrenebilmek için bekledim. Sabah ayazı kendini göstermeye başladığında vücudumun titrediğini hissettim ama göğsümde sanki bir ateş yanıyor gibiydi. Aldığım her nefes içimde alev alıyor beni yakıyordu.

Sonunda annem gelip beni biraz uyumaya zorlayana kadar içeri girmedim. Yatağa uzansam bile uyuyabileceğimi düşünmüyordum ama annemin saçlarımda usulca dolaşan elleri, bana çocukluğumdan beri söylediği o hafif ninni ve günün yorgunluğu ile derin bir uykuya daldım.

Uyandığımda kapıdaki örtünün kenarlarından süzülen güneş ışınlarına gözlerimi kısıp baktım. Annem elinde tuttuğu kitaptan başını kaldırıp "Günaydın bebeğim. Gerçi muhtemelen öğlen olmuştur bile, beklediğimden uzun uyudun." dedi gülümseyerek.

Hemen yataktan doğruldum. "Öğlen mi? Neden beni kaldırmadın?" diye sordum telaşla bir yandan da üstümü değiştirmeye çalışıyordum. Annem ne yaptığımı anlamış olacak ki "Geri dönmediler. Hala haber yok." dedi.

Endişeyle ona baktım. "Şimdiye kadar bir şey öğrenmemiz gerekirdi. İyi ya da kötü dönmeleri gerekirdi." dediğimde annem kitabı usulca kenara koyup kalktı ve yanıma geldi. Eliyle saçlarımı yüzümden çekip bana baktı, "Endişeni anlıyorum Lana ama sakin olmalısın. Hala dönmemiş olmaları kötü bir şey olduğu anlamına gelmez." dedi ama bunu söylerken kendi de inanmıyordu. Bunu gözlerinde görebiliyordum.

Başımı sallayıp, "Burada durup daha fazla bekleyemem. Gidip bir şeyler öğrenmeye çalışacağım." dedim.

Annem korku ve endişe karışımı bir bakışla beni süzdü. "Saçma bir şey yapmaya kalkışmayacaksın Lana değil mi?"

Daha birkaç saat önce Chad'in de bana aynı şeyi sorduğunu hatırlayıp kederle gülümsedim. "Neden herkes benim saçma bir şey yapacağımı düşünüyor?" dedim.

"Çünkü sen durup bekleyebilen biri olmadın Lana hiçbir zaman. Ufacık bir kızken bile babanla beni asla dinlemezdin, bir şeyi aklına koydun mu o an yapmadan işin rahat etmezdi." dedi annem uzaklara dalıp. Yüzünde hüzünlü bir gülümseme belirirken gözlerimin içine baktı. "Şimdi karşımda bir genç kız var ama sana bakarken ben hep küçük bebeğimi görüyorum. Bunu unutma lütfen ve yapacağın her hareketin sonucunun beni de etkileyeceğini unutma." dedi.

Ona yaklaşıp sarıldım ve kokusunu içime çektim. Annemin kollarında bütün dertlerimin çözüleceğine inandığım o günler geride kalmıştı ama hala daha kokusu bana huzur veriyordu. "Sadece bir şeyler öğrenmeye çalışacağım. Saçma ya da tehlikeli bir şey yapmayacağım anne, merak etme." dedim.

     Odamdan çıktıktan sonra derin bir nefes aldım ve başımı kaldırıp tepemdeki yakıcı güneşe baktım. Öğlen olmuştu.. Chad ve diğerleri gideli saatler olmuştu ve hala bir haber yoktu. Korkudan midem yanmaya başlamıştı ve avuç içlerim terliyordu. Annemin tahmini doğruydu, oturup hiç bir şey yapmadan bekleyemezdim.

      Halat merdivenlerden meydana indiğimde ortadaki bir bankta yan yana oturan Aliza ve Darla'yı gördüm. İkisinin de göz altlarında torbalar ve morluklar oluşmuştu, bütün gece uyumadıklarını tahmin ettim. "Selam." dedim yanlarına yaklaşıp.

    İkisi de beni görünce gülümsemeye çalıştı ama yüz ifadelerini biliyordum. Çünkü aynısı muhtemelen benim yüzümde de vardı. "Hala bir haber yok mu?" diye sorduğumda Aliza dudaklarını birbirine sıkıca bastırıp kafasını salladı. "Hayır ne haber var ne de bir ses var. Sabaha karşı kapıya kadar gidip dışarıyı dinledim ama hiç ses yoktu. Nasıl hiç ses olmaz? Şimdiye kadar bir şey duymuş olmamız gerekirdi." dedi Aliza tükenmiş bir şekilde omuzlarını aşağı sarkıttı.

MELEZ / Dönüşüm Serisi 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin