Bölüm 3/ Ev Gibi Bir Yer

617 88 14
                                    

Alexander eğilip Arlo'nun korku dolu gözlerine baktı. "Merhaba. Nerede olduğunu biliyor musun?"

Arlo tedirgin bir şekilde gözlerini kendine bakan insanların üstünde gezdirdikten sonra önündeki adama bakıp yutkundu. Kelimeler sanki zorla çıkıyormuş gibi çatallı bir sesle "Hayır. Ben.. Ben burası neresi bilmiyorum." dedi. Tekrar yutkunduktan sonra daha kısık bir sesle ekledi, "Kim olduğumu da bilmiyorum, hiç bir şey bilmiyorum. Sizi tanımıyorum, siz kimsiniz bayım?"

Alexander gülümsediğinde Arlo şaşkınlıkla ona baktı. "İyi iş çıkarmışsın Sara. Her zamanki gibi. Bundan sonra bu adamın sorumluluğu sende. Birlikle ilgili bilmesi gereken şeyleri öğretir, yeni hayatıyla ilgili hafızasını tazelersin."

Sara bir an doğru duyup duymadığına emin olamadı. Neden o ilgilenmek zorundaydı? "Efendim kusura bakmayın, kararlarınızı sorgulamak istemem ama adamlarınızdan birini görevlendirseniz daha iyi olmaz mıydı?"

Alexander'ın kaşları havaya kalktı ve Sara'ya yaklaştı. Sesi dışarıdan normal duyulsa da biraz tehlikeli bir tınısı da vardı. "Sanırım seni yanlış anladım. Emirlerimi mi sorguluyorsun yoksa bana öneride mi bulunuyorsun? Benden daha iyi kararlar vereceğini mi düşünüyorsun? Yoksa verilen görevden mi kaçıyorsun? Çünkü sevgili kızım, bunların hepsi beni hayal kırıklığına uğratır. Tam da az önce gösterdiğin muazzam yetenekten sonra senden daha azını bekleyemem"

Sara'nın gözleri panikle iri iri açılmıştı, alnından ince bir ter çizgi halinde şakaklarına doğru süzüldü. "Hayır efendim, beni yanlış anladınız. Sizin emirlerinize asla karşı gelmem, görevden de kaçmam. Sadece ben.." cümlesini tamamlamadan önce tereddüt etti. "Bu adam bir katil ve acımasız biri. Onunla vakit geçirmek beni tedirgin ediyor"

"Korkuyor musun?" Alexander'ın sesinde bu kez şefkat vardı. Kızın az önceki davranışını yanlış yorumladığını farketmişti. Kız sadece korkuyordu.

"Evet." Sara konuştuğunda sesi o kadar kısıktı ki, sadece ona en yakın olanlar duyabildi. Başını eğip, konuşmayı kafası karışmış bir şekilde dinleyen Arlo'ya baktı. "Bir şey hatırlamadığını biliyorum ama ben sadece anıları silebilirim. Kişilik ve içgüdü insanın yapısında vardır, değişmez. Geçmişi artık hatırlamıyor olsa bile o her zaman bir katil olacak, zarar vermeyi sevecek. Bu onun kanında ve kalbinde var. Bunu ben bile değiştiremem. Eline fırsat geçince yine savaşacak ve öldürecek."

Lana, Bu cümlelerin üzerine Alexander'ın gülümsemesinin genişlediğini görünce şaşırdı. Adam konuştuğunda sesinde keyifli bir tını vardı. "Ben de tam buna güveniyorum işte. O öfkeyi ve öldürme arzusunu meclise yöneltince bu adam bizim en büyük silahımız olacak"

Lana bu cümleleri kurarken Alexander'ın gözlerindeki tekinsiz pırıltıları görmüştü. Aynısı Joseph'de de vardı. O zaman da hiçbir ilacın deliliği tamamen yok edemediğini düşünmüştü, şimdi bir kere daha emin oldu. Kafasını çevirip hala daha kendisine çok yakın bir şekilde yanında duran Chris'e baktı. Chris'in Delilerden biri olduğuna inanamıyordu, o hiç onlara benzemiyordu. Bugüne kadar ondan sadece sevgi ve güven görmüştü. Çok iyi bir kalbi vardı ve asla sinirlendiğine gözünün karardığına denk gelmemişti. Belki de Sara haklıydı, insanın kişiliği neyse o asla yok olmuyordu. Zaten kötü biriysen Delilerden olsan da ilaçla normale dönsen de içinde o kötülük hep oluyordu ama Chris gibi iyi insanlar ne olursa olsun içlerinde o iyiliği taşıyabiliyordu.

Sara yanında Arlo ve diğer iki korumayla birlikte mağaradan çıktıktan sonra Alexander Lana ve Chris'in yanına yaklaştı. "Siz iyi misiniz?" diye sorduğunda endişeli gözlerle oğlunu süzdü. Lana az önce onun hakkında ne düşünürse düşünsün Alexander'ın oğlunu sevdiğini görebiliyordu.

MELEZ / Dönüşüm Serisi 2. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin