28🔮

482 46 57
                                    

Rosé'den

Göz kapaklarım usulca açılıp görüş alanım netleştiğinde etrafa göz gezdirdim. Jimin'le uzandığımız koltukta uyuduğum aklıma geldiğinde Jimin'in yanımdaki yokluğunu da idrak edebilmiştim. Koltukta oturur hale gelip gözlerimi ovaladıktan hemen sonra sağımdaki camdan dışarı baktım. Hava kararmıştı fakat saatin kaç olduğunu anlayamamıştım.

Ben hala kendime gelmeye çalışırken kapı açıldı ve içeri nerede olduğunu düşündüğüm beden girdi. Yüzümdeki boş ifade yerini kocaman bir gülüşe bıraktığında soluma oturup sağ eliyle sol elimi kavradı. Yüzünde güzel bir heyecanın yarattığı tatlı bir tebessüm vardı.

"Ben bir şey yaptım." Yüzümdeki gülüş söylediğiyle yok olduğunda endişelendiğimi anlamış olacak ki sol elini başıyla birlikte iki yana salladı. "Hayır hayır kötü bir şey değil." Utanır gibi başını eğdikten hemen sonra heyecanla gözlerimin içine baktı. Yaptığı şey her ne ise bana göstermek için can atıyor gibi bir hali vardı.

Başıyla ikimiz arasında duran ellerimizi gösterdi ve hemen ardından elini elimden ayırıp bileklerimizi görünür şekilde açtı. Gördüğüm şey gözlerimin dolmasına sebep olacak kadar güzel ve anlamlıydı.

Benim düşünceli sevgilim sağ bileğine el ele tutuştuğumuzda tam da sol bileğimdeki doğum lekesiyle çakışacak şekilde bir dövme yaptırmıştı. Ve bu dövme yaprakları doğum lekemle birebir olan kırmızı bir krizantemdi.

Gözlerimiz bileklerimizden kayıp birbiriyle buluştuğunda dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçarken sağ gözümden bir damla yaş aktı. Ağlamak benim için hep içimde birikmiş duyguların dışa vurumu olmuştu. Kendimi göstermeyi sevmediğimden ötürüydü insanların arasında ağlamayı sevmeyişim. Çünkü göz yaşlarım benim hazinemdi. Herkesten sakladığım inci tanelerim... Jimin'den ise hiçbir zaman kendimi saklama ihtiyacı duymamıştım. O benim kendi içimde ulaşamadığım yerlere ulaşmayı başarırken bu gereksiz bir çaba olurdu.

"Sana o lekeyi sevdirmek istiyorum Rosé. Herkesten, her şeyden önce kendini sevmeni sağlamak istiyorum." 

Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdükten hemen sonra bir öpücük kondurdum. "Seviyorum Jimin. Seni, kendimi..." İşte bu huzur benim sahip olduğum en güzel şeydi.

"Astral seyahat yapmadan önce minik bir hediye olsun istedim sana. O doğum lekesi güç versin istedim." Bir süre sessizlik dolu bu odada birbirimize sarılı halde oturduk. 

Ve ben tekrar uykuya dalacak gibi olup mayıştığımda biri kapıya tıkladı. Hemen sonra açılan kapının ardından ise tedirgin ama umutlu bedenler içeri doluşmuştu.

Böylece yapmam gereken şeyin sorumluluğu ve gerçekler yüzüme vurdu.

Vakit gelmişti...

***

Uzandığım yatakta daha rahat bir pozisyon bulmak istercesine kıpırdandım. Uzun süredir astral seyahat yapmadığımdan ötürü olacak ki gergin hissediyordum.

Luna'nın boynuma taktığı kolyeyi sağ elimle sıkıca kavradıktan sonra herkesin çıkmasını istediğim için yalnız kaldığım bu karanlık odada zihnimi ruhumun yükseldiğine odaklayarak gözlerimi kapattım. Gerisi ise tanıdık hissettiren bir duyguyla parçalara ayrılmak gibiydi.

Genç kız, gözlerini ayrılan ruhunda açtığında bedeni derin bir uykuya dalmadan önce hayal ettiği evinde yatağından doğrulmuştu.

Ayağa kalkıp uzun zamandır görmediği odasında gözlerini gezdirdi. Her şey hatırladığı gibiydi ancak boyut atladığından ötürü etrafta insanların göremediği varlıklara rastlayabileceğine kendini alıştırmaya çalıştı.

Magic Shop ❦ bts & bpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin