3🔮

1.3K 120 19
                                    

Multideki şarkıyla okuyabilirsiniz🌹

Rose'den

Ellerimi yastığın altına koyup yatakta rahat bir pozisyon bulmaya çalıştım. Neredeyse bir saattir yatakta kıvranıyor, başıma gelenleri düşünüyordum. Kızlara Jimin'i anlatmamıştım çünkü tepkilerinden korkuyordum. Ben bu hislere karşı son derece yabancıydım ve kendimi tuhaf hissediyordum. Üstelik çocuğu ilk kez görmüştüm ve tek bir gülüşüyle bütün gecemi darmaduman etmişti.

Uyuyamayacağımı anlayınca yataktan kalkıp balkonuma adımladım. Yanıma teleskobumu getirmemiştim ve yıldızlara bakmak bana dinginlik veriyordu. Ancak o gece yıldızlara ne kadar bakarsam bakayım bana eski huzuru veremeyeceğini biliyordum. Çünkü ben gerçek huzuru onun gözlerine bakarken tatmıştım.

Bu beni ürkütmüyor değildi. Sonuçta aşık olmayı -hele ki ilk gülüşte- bekleyen ben değildim. Öyle ki hiç tanımadığım o yabancı bana gizemini aşırı derecede çözmek istediğim kitap olayını bile unutturmuştu. Kitabı hatırlamamla odama geri dönme isteğimi bastıramadım. 

Dükkanda Jimin'in yanından ayrıldıktan sonra kızların yanına gitmiş ve onlara bulduğum garip derecedeki gizemli kitabı göstermiştim. Kitabı açacakken güzel kadının gelmesiyle kitabı almak istediğimizi söylemiştik. Ardından büyükanneme gelip beraber yemek yedik. Ama Lisa'yı annesinin çağırmasıyla kızlarla kitabı yarın konuşmak üzere dağıldık. Onlar şimdiye uyumuş olmalılardı çünkü saat gece yarısına yaklaşmıştı.

Kitabı kızlarla açacağımızı sözleştiğimiz için dokunmadan kitabı inceledim. Camdan yansıyan ay ışığı parıldayan mavi kapağını daha da gizemli kılıyordu. Daha fazla incelersem dayanamayıp açacağımı bildiğim için zorla uyumak üzere yatağıma girdim.

****************************

"Ne bekliyoruz artık açsak ya!"

Lisa her zamanki gibi meraklı meraklı kitaba bakıyor ve dayanamayacağını belirtircesine yerinde heyecanla sallanıyordu. Sezgilerime her zaman güvenirdim ve içimden bir ses gidişatın hoş olmayacağını söylüyordu.

Gece yarısı onların da uyuyamadığını öğrenince gizlice Jennie'nin evinde buluşmuştuk çünkü ailesi bir haftalık iş gezisindeydi.

"Bence de artık açalım." Jennie'nin de Lisa'yı desteklemesiyle kitaba uzandım. Bu kitabın içinde her ne varsa kendimi olacaklara hazırladım ve konuştum.

"O zaman benden günah gitti, açıyorum." Kitabın mavi kapağını kaldırıp ilk sayfaya göz gezdirdim. Sanki bir bilmece yazıyordu ancak yazanların bize bu kadar uyması kalbimin atışını hızlandırmaya yetmişti.

"Ne yazıyor okusana Rose meraktan çatlayalım mı istiyorsun?" Jisoo gözlerini sonuna kadar açmış biraz meraklı ama bolca sevimli bir şekilde bana bakıyordu.

Kızları daha fazla merakta bırakmamak adına yazanları yüksek sesle okumaya başladım.

"Dört genç kız el ele bir uçurum kıyısında, kendi galaksilerini arıyorlar.

Eğer kulak kesilirsen Samanyolu'ndaki yıldızlara, tüm dünyaya gözlerini kapayıp.

İşte o zaman duyabilirsin melodilerini."

Merakla sayfayı atlayıp diğer sayfalara baktığımda kitabın ilk sayfası hariç bomboş olduğunu gördüm.

"Kızlar kitapta bu sözlerden başka hiçbir şey yazmıyor. Filmlerdeki aptal kızlar gibi anlamamazlığa vermeyeceğim. Burada açıkça bizden bahsediliyor. Bir fikri olan var mı?"

Kızların hepsinde endişeli ifadeler belirmişti ama Jisoo hızla bana dönüp konuşmaya başladı.

"Aslında bir fikrim var ama işe yarar mı emin değilim."

*************************

"Bu hayatımda yaptığım en aptalca şey."  Jennie yaptığımız plandan hoşnut olmamış bir şekilde homurdanıyor ve geldiğimiz yere bakıyordu.

Kasabanın sonunda deniz olan bir uçuruma kurulmuş olması kesinlikle tesadüf değildi ve bana göre Jisoo haklı olabilirdi.

"Denemekten zarar gelmez öyle değil mi?" Güven verici bir şekilde konuştuktan sonra gözlerimi denize çevirdim. Şu an kızlarla kasabanın uçurumunun tam kenarında yere bağdaş kurup çember oluşturmuştuk.

"Peki şu an tam olarak ne yapmalıyız?" Lisa sorarcasına konuştuğunda ortamızda bulunan kitaba ve içinde yazanlara tekrar göz gezdirdim.

"Yazıya bakacak olursak işe el ele tutuşup gözlerimizi kapatmakla başlayabiliriz." Konuştuğumda Jennie hariç kızların hepsi onaylamışlardı.

"Tanrım neden tam şu anda kendimi bir ayinin  ortasında gibi hissediyorum."

Jennie aramızda en korkak olandı ve yaptığımız bu şeyden tedirginlik duyduğunu biliyordum ancak işin ucunun nereye kadar gidebileceği düşüncesi beni bunu yapmaya itiyordu.

"Endişelenme Jen , çok büyük bir sorun olmayacağını düşünüyorum." İçimden geçenlerin tam tersini söylerken amacım onun korkusunu azaltmaktı.

Dördümüz Ay kararmaya başlarken el ele tutuştuğumuzda gözlerimi Ay'a diktim. Tam şu anda ay tutulması gerçekleşiyordu ve ben edindiğim astronomi bilgisiyle Ay tutulmasının yılda iki ya da üç kez olduğunu biliyordum. 

Rüzgar saçlarımızı uçuştururken gözlerimizi kapayıp yalnızca doğanın sesine odaklandık. Ay tamamen kararırken zihnimde birtakım sesler uğuldamaya başlamıştı. Gözlerimi ne kadar aralamak istesem de göz kapaklarım birbirine yapışmış gibi açılmıyordu ve bu içimde tehlike çanlarının  çalmasına neden olmuştu. 

Rüzgar daha sert esmeye başlamıştı. Sağımdaki Jennie ile solumdaki Lisa elimi sıkıyor ve benden güç almaya çalışıyorlardı. Onların da acı çektiğini anlayabiliyordum ama elimden onların elini daha sıkı tutmaktan başka bir şey gelmiyordu. 

Zihnim bulanıklaşmaya başlarken bilincimi kaybetmek üzere olduğumu anladım.  Ve o anda zihnimde yankılanan ses daha da netleşmeye başladı.

"Kehanetin vakti geldi.

İpler artık senin elinde Rose.

Ya kurtuluş ya yok oluş..."

Bu sözler bilincimi tamamen kaybetmeden önce algıladığım son şeydi.

****************************

VE ARTIK TAMAMEN KURGUYA GEÇME VAKTİ GELDİ. AÇIKÇASI BUNUN İÇİN ÇOK HEYECANLIYIM. SİZLERİ ÇOK BÜYÜK SÜRPRİZLER BEKLİYOR OLACAK.  UMARIM KİTABI SEVERSİNİZ ÇÜNKÜ BEN SEVEREK YAZIYORUM🔮❤

Magic Shop ❦ bts & bpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin