Bir lanet, bir evren ve iki boyut...
4 kızımız insanlığın diğer boyuta sıkışmış ruhunu serbest bırakabilmek için bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta başlarına neler gelecek dersiniz? O zaman siz de kızların maceralarla dolu bu serüvenine katılın...
Beğenip bol bol yorum yapmayı unutmayın. Yorumlarınızı okumayı çok seviyorum. ♥️
(Lisa'nın kısmını bu şarkıyı dinleyerek okuyun lütfen.)
Lisa'dan
"Biliyor musun Jungkook birinci boyuttaki sen baloları, partileri hiç sevmezdi." Ufak bir kıkırtı çıkmıştı dudaklarımdan. "Şimdi ise kapının ardında beni bekliyorsun davete inebilmek için."
"Bakıyorum da bu durum pek hoşunuza gidiyor Lisa Hanım. İki Jungkook'u da idare etmeye utanmıyor musunuz?" Bunları bir oyuncu edasıyla hafiften bağırarak söylüyordu.
"İnsanın aynı anda iki sevgilisinin olması böyle oluyormuş Jungkook Bey. Tabi sen bu hissi asla bilemeyeceksin." Arkamdaki hizmetli elbisemin iplerini sıktığında nefesim cümlenin yarısında sekteye uğramıştı.
"Bitti mi? Ama bak ağaç olacağım ben burada. Hem de defalarca Jin hyungun seni ağaç yapacağım tehditlerini savurabilmişken." Minik minik sızlanışı hoşuma gitmiyor değildi. Bir an önce o sevimli yüzünü görmek istiyordum.
"Bitti efendim." Arkamdaki hizmetliye kocaman gülümseyip teşekkür ettim. Hizmetli ise hafifçe eğilip diğer kapıdan dışarı çıktı.
"Bitti sevgilim." Kapının koluna dokunup derince bir nefes çektim ciğerlerime. Bugün Leo Krallığı'na gelmiştik ve şansımıza akşam büyükçe bir davet düzenlenmişti. Bunun bu krallıkta bir gelenek olduğunu öğrendiğimde şaşırmamıştım. Böylesine gösterişli bir krallıkta normaldi böyle davetler. Biz de bunu fırsat olarak değerlendirecek ve yakutu arayacaktık.
Kapıyı usulca kendime çektiğimde Jungkook'la göz göze geldik. Yüzümden ayaklarıma kadar yavaş yavaş beni süzdüğünde ben de onu süzmeye başlamıştım. Üstünde siyah takım elbise ve gri bir kravat vardı. Kravatının rengi ise benim elbisemin rengiyle birebir aynıydı.
"Sen, sen o kadar güzelsin ki. Ben seni hak edecek ne yaptım inan bilmiyorum." Çaresizce başını salladı.
"Sadece baktın Jungkook. Öyle bir baktın ki bana, seni sevmeye başladım. Gözlerin gözlerime..." sağ elimle sol elini kavradım. "...ellerin ellerime değdi ve ben yandım, kül oldum."
Eliyle daha sıkı kavramıştı elimi. Ve beni usulca kendine çekti. Alınlarımız birleştiğinde soluklarımız da bir olmuştu sanki. Nefesi nefesim olmuştu. Usulca gözlerimi yumdum.
"Bana ellerini verdin." Verdiğim nefesi derince içine çekip yüzüme bıraktı. "Ve hayat şimdi daha güzel."
Dudaklarımız buluştuğunda beni kendine daha da çekti. Sol tarafım onun sağ göğsüne, onun sol tarafı ise benim sağ göğsümle birleştiğinde yüreğimiz de bir olmuştu artık.
Ve hayat Jungkook, seni sevince daha güzel.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
