Calum bu sabah epey enerjikti.
Kalkıp kahvaltısını yapmış, duşa girmiş ve üzerine yeni kıyafetlerini giymişti. Bugün Ezra geliyordu. İyi bir izlenim vermek istiyordu, belki arkadaş bile olabilirlerdi.
Ashton'ın erkek arkadaşıysa onun gibi hoş bir insan olmalıydı, öyle değil mi?
Değil mi?
"Hoş geldin-"
Ezra Ashton'ın tişörtünü kavrayıp onu kendine çekerek dudaklarına yapışırken Lauren ve Harry aynı anda kusuyormuş gibi yapmışlardı. Calum ise başını diğer yöne çevirdi. Bu birazcık... Garipti. Luke'la Michael da beraberlerdi, fakat onları hiç bu şekilde görmemişti. Sevgini özgürce yaşamakla bir problemi yoktu, kimsenin olmamalıydı zaten. Ancak küçük kardeşleri ve daha tanışmadığı birinin önünde böyle yapması hoş değildi. Eğer Calum'a sorarsanız.
"Sana Calum'dan... Bahsetmiştim..."
Ashton nefes nefeseydi. Dudakları kıpkırmızı olmuştu.
"Evet, Bayan Irwin'in evinize bir köle alacağını hiç düşünmemiştim."
Tıpkı Calum gibi bazı melezleri kimi zaman insanlar evlerine çalıştırma amacıyla alırlardı. Calum alt dudağını dişledi. Onu kurtarmalarının sebebinin sadece bu olabileceğini kendine engel olamayıp daha önce düşünmüştü. Ama onunla bir bebek gibi ilgileniyor, mutlu etmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bu yüzden bu fikirle herkese haksızlık ettiğini düşünerek kendine kızmıştı. Başını eğdi, belki de Ezra haklıydı. Calum Irwinler'in evine köle olmak için gelmişti.
Ashton sert bir bakışla Ezra'ya döndüğünde çiftten bir adım geriye çıktı. Bunu kesinlikle beklemiyordu.
"Calum bir süreliğine bizimle kalacak ve sana onun bir "köle" olmadığını defalarca söyledim."
"Tamam tamam. Üzgünüm."
Yüzüne sahte bir gülümseme yapıştırıp köpek sever gibi(!) başını okşadı.
"Ne sevimli şeysin sen öyle, alınmadın değil mi? Şaka yapıyorum."
Calum gözlerini devirmemeye çalışıyordu. Gülümseyerek sorun olmadığını belirtti. O gittikten sonra saçının dokunduğu kısımlarını tıraş edecekti. Ancak gülümsemesi bir süre sonra Ezra'nın kokusunun Ashton'a geçtiğini hissetmeye başlayınca kayboldu. Hırlamamak özellikle de Ezra'nın saçlarını okşamasının ardından ellerini yıkamaya gideceğini söylemesi sebebiyle giderek zorlaşıyordu. Alt dudağını sarkıttı.
"Ashton..."
"Efendim Cal?"
Dudağını daha da sarkıtarak kollarını açtı. Ashton durup dururken sevgi ya da kucaklaşma talebinde bulunması durumuna yabancı değildi. Bu yüzden şüphe duymadan onu kucağına alıp sarıldı. Amacının kokusunu değiştirmek olduğu aklına gelmemişti. Her zamanki gibi kollarını boynuna, bacaklarını da beline doladı. Fakat bu kez alışılmışın dışında bir şekilde yanağını yaladı.
"Cal!"
Gıdıklamıştı ama rahatsız olmadı. Minik yavru köpeğin burnunu öptü, yine kuyruğunu sallıyordu. Yere indirir indirmez yine beline sarılmıştı. Yeni biriyle tanıştığından gerilmiş olabileceğini varsaydı. Elini yumuşak saçlarının arasından geçirdi.
"Üzgünüm, uzun sürdü. Ellerimi yıkadıktan sonra telefonum çaldı da."
Calum'a öldürücü bakışlar atıyordu. O yavru köpeğin elleri erkek arkadaşının her yerindeydi. Üstelik geri çekilmeye hiç niyeti yoktu. Bu oyun iki kişilikti. Ashton'ın etrafına sarılı olan kollarını birazcık bile gevşetmedi. Ashton'ın onu kırmamak için karşı çıkamayacağını, Ezra tepki gösterirse ona kızacağını biliyordu. Aşırı sırıtmadığını umuyordu. Ah, saçmalamayın lütfen. Calum kıskanmıyordu. Ashton'ın bütün ilgisini üzerinde istiyorsa, erkek arkadaşının kokusunun ona sinmesinden rahatsız oluyorsa ve ona başkasının sarılmasını istemiyorsa ne olmuştu yani? Bu kıskanmak değildi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pup // Cashton
FanfictionCalum'ın masum kahverengi gözleri bir yavru köpeği andırıyordu.