8- Hurts +

331 13 288
                                    

Heycan yaptım jfjfnfjcdkxk

<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3

Bayan Irwin Harry ve Lauren'ı dışarı çıkardığında Ashton Calum'la biraz vakit geçirme fırsatı bulabilecekleri için sevinmişti ancak Calum kahvaltıdan beri Ashton'ın odasından, odalarından çıkmamıştı.

Bu oldukça garipti.

"Pup?"

Nazikçe kapıyı çaldı. Cevap vermemişti.

"Puppy saatlerdir çıkmadın, beni endişelendiriyorsun. En azından cevap ver. Lütfen..."

Epey uzun süren sessizliğin ardından kapının diğer tarafından bastırılmaya çalışılan bir hıçkırık duydu. Kalp atışları hızlanıyordu. İlk başta odaya Calum'ı korkutmak ya da rahatsız etmek istemediğinden içeri girmemişti ama giderek daha da endişeleniyordu. Derin bir nefes alıp kapıyı açtı.

"Cal?"

Calum tekrar hıçkırırken utançla yüzünü sakladı. Yanlış bir şey yapmış gibi görünüyordu, başını eğmişti. Ashton ona yaklaşıp yatağın ayak ucuna oturduğunda telaş içinde diğer tarafına döndü. Elini omzuna yerleştirince irkilmişti. Calum Ashton'ın ona dokunmasına asla böyle tepkiler vermezdi.

"Aman Tanrım, sorun ne?"

Başını iki yana salladı. Arka arkaya "Lütfen", "Hayır" ve "Özür dilerim" deyip duruyordu. Kuyruğunu sol bacağına dolamış, kulaklarını indirmişti. Omuzları sarsılıyordu. Ashton onu böyle görmeye dayanamıyordu. Yine neyi yanlış yaptığını sanmıştı ki? Bu sabah hiçbir şey olmamıştı.

"Umarım sebebi ben değilimdir Puppy..."

Ayakkabılarını çıkararak yatağa uzanmıştı. Kollarını hala ağlamaya devam eden Calum'ın titreyen vücuduna sardı. Minik yavru köpek iç çekiyordu. Ashton göğsünü onun sırtına yasladı. Şansına, saklamaya çalıştığı yüzünün yanlarına, şakağına bıraktığı öpücüklerden kaçmıyordu. Sanki sakinlemeye başlamıştı. Ellerini tutup yüzünden çekmeye çalışsa da fazla güç uygulamıyordu. Bir süre sonra onu ikna etmeyi başarabilmişti.

"Sorun ne Puppy? Söz veriyorum her neyse sana kızmayacağım. Çözüm bulabiliriz."

"H-hayır... Ç-çok, çok k-kötü..."

"Lütfen Bebeğim, daha fazla ağlamanı istemiyorum."

"K-kızacaksın, biliyorum..."

"Hayır. Söz veriyorum, bunu asla yapmam."

Calum'ın üzerinde yalnızca Ashton'ın tişörtü ve siyah boxer'ı vardı. Tedirgindi. Zorlukla yüzünü Ashton'a dönerek kıpkırmızı olan yaşlarla dolu gözlerini açtı.

"Acıyor..."

"Neresi?"

Calum ıslanan yanaklarını sildikten sonra tişörtü utançla yukarı kaldırdı. Ashton her şeyi boxer'ındaki şişliği görünce anlamıştı.

"Oh..."

Daha şiddetli ağlamaya başladı. Ashton nedenini anlayamıyordu.

"O-onlar yüzünden d-değil mi? B-bana d-dokundukları için. Çünkü ş-şimdi ben de i-istiyorum, b-ben de o-onlar gibi o-olacağım. B-beni de k-kendileri gibi y-yaptılar değil m-mi?"

"Ne? Hayır! Hayır Pup, bu çok normal bir şey Bebeğim. Neredeyse herkes bunu yaşar. Buna ihtiyaç duyman seni onlar gibi yapmaz."

"S-sen bile mi?"

Pup // CashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin