24- Maybe It's Just The Beginning, Who Knows?

131 14 88
                                    

Ne güzelsin be kadın

Son bölüm, bir de ekstra bölüm yolda :')
<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3

"Acaba üç kahve ve numaranı almam mümkün mü?"

Calum gözlerini devirdi ve tezgahın diğer tarafına uzanarak acıtmayacak şekilde Ashton'ın omzuna vurdu.

Okul başlayalı birkaç hafta olmuştu. Calum okula kısmen dönüyordu. Hızlandırılmış bir programla eğitimine şimdi olması gereken yere gelene kadar evden devam edecek, sonra da tam anlamıyla başlayıp liseden mezun olacaktı. Bu esnada bir pastanede çalışmaya başlamıştı. Bayan Irwin buna gerek olmadığı konusunda çok ısrar etse de eve bir şekilde katkı sağlamak istiyordu.

Ashton her gün buraya geliyor, bazen de Luke ve Michael'ı da yanında getiriyordu. İkisinin son seneleriydi. Luke ise gelecek yıl mezun olacaktı.

"İşin ne zaman biter?"

"Çok sürmez, devralması için Harper'ı bekliyorum."

Kahve makinesinin düğmesine bastı. Harper ve arada bir yanlarına uğrayan kuzeni Daisy Calum'ın Luke ve Michael'dan sonra edindiği ilk arkadaşlardı. Buranın sahibi olan Bayan Carter da harika bir kadındı. İnsanlarla temas kurma ya da sosyalleşme konusunda hala pek rahat değildi ama elinden geleni yapıyordu. Ashton da fazlasıyla yardım ediyordu zaten, her zaman yanındaydı. İlişkileri eskisinden bile daha güçlüydü. Eğer böyle bir şey mümkünse.

Fiziksel olarak ise neredeyse hiçbir yara izi taşımıyordu. Ayak bileği iyileşmişti. Artık sadece çok yorulduğunda, uzun süre ayakta durduğunda ağrıyordu. Güzel vücudu şimdi çok daha güzeldi ve Ashton ona dokunmadan duramıyordu. Sürekli temas halindelerdi. Sanki bu sevimli çocukla birbirlerine ait olduklarını herkesin bilmesini ister gibi. Dürüst olmak gerekirse, belki de istiyordu.

"Buraya gel..."

Kahveleri masanın üzerine bıraktığında Ashton onu geriye doğru çekerek kucağına düşürdü ve ayağa kalkmasına fırsat vermeden kollarını beline doladı. Kurtulmaya çalışsa da sallanmaya başlayan kuyruğu onu ele veriyordu.

"Ash! Hala çalışıyorum!"

"Müşteri memnuniyetini sağlamak da çalışmak değil midir Pup?"

Michael dalgınlıkla parmağındaki söz yüzüğüyle oynayan Luke'un omzuna yaslandı. Bu fikri henüz kimseyle paylaşmamış olsa da Luke liseyi bitirdiğinde ona evlenme teklifi etmeyi düşünüyordu. Genç, cesur, bir o kadar da aptallardı ama sonuç itibariyle kaybedecek hiçbir şeyleri yoktu. Yani tereddüt etmiyordu. Üstelik erkek arkadaşı tarafından reddedileceğini de sanmıyordu, fakat ihtimali her zaman göz önünde bulundurmaya dikkat ediyordu.

"Ablanla herhangi bir iletişim kurmayı başarabildiniz mi Cal?"

Calum başını iki yana salladı. Kendi canını kurtarmayı başardıktan sonra çözmesi gerektiğini hatırladığı problemlerden biri de buydu. Ablası Mali-Koa'nın nerede olduğunu, ya da ona ne olduğunu bulmak. Bunca zaman istemiş, ancak daha yeni fırsatını bulabilmişti.

"Biz uh, hala deniyoruz... Ama sorun şu ki ben, yaşadığından bile emin değilim. Anne ve babam..."

İç çekti.

"Mali öldürüldüklerini gördüğünde beni yaşadığımız yerden kaçırdı. Kendisi de kaçmayı başardı mı yoksa başına bir şey mi geldi bilmiyorum. Umarım gelmemiştir. Ya da gelmez. Ona dair elimde kalan tek şey bana söylediği, kendi yazdığı şarkıları. Yanıma aldığım bir fotoğrafı da vardı ama... Beni ilk kaçırdıklarında onu elimden aldılar. Polisler sirkin yapıldığı alanı kapattıklarında Ashton'la beraber aramaya bile gittik ama bulamadık."

Pup // CashtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin