Az kaldı, Pup'ı çok özleyeceğim :')
<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3
"Gelecek hafta için Calum'a randevu almayı unutmayın lütfen."
"Unutmam, her şey için teşekkür ederim."
Ashton yavaşça kapıyı kapattı ve koridorda onu bekleyen Calum'ın eline uzandı. Minik yavru köpek ilk önce irkilse de Ashton'ın elinin nasıl hissettirdiğini çok iyi bildiği için kim olduğunu anlaması bir saniye bile almamıştı. Ayağa kalktı.
"Nasıl geçti?"
"Bilmiyorum, çok fazla ağladım..."
Genç adamın elini biraz daha sıkı tuttu. Nihayet hastaneden çıktıkları için mutluydu.
Her şey tamamen yoluna girmemiş olsa da yavaş yavaş toparlanıyorlardı. Ashton'ın kan içinde kalan çarşafları ve Calum'ın hala iyileşmekte olan ayak bileği haricinde endişe ettikleri fazla bir şey yoktu. Bir haftadan biraz daha uzun süren kızgınlık döneminin ardından evin her yerinden sperm temizlemek zorunda kalmalarına ya da morluklarla kaplı vücuduna rağmen Ashton şikayet etmiyordu. Erkek arkadaşının kendini kontrol etmekte ne kadar zorlandığına bizzat şahit olmuştu.
On beş-yirmi dakika süren araba yolculuğu boyunca tek kelime etmeseler de Calum bir an için bile elini Ashton'ın elinin üstünden çekmemişti. Açıkçası biraz rahatsız görünüyordu fakat bugün bir yabancıya hakkında konuşması hiç de kolay olmayan şeyler anlatmıştı. Yani rahatsız olması çok normaldi.
Camdan dışarıyı izlediği gözlerini durdukları an başka yöne çevirip başını eğdi.
"Artık daha fazla ağlamak da seni üzmek de istemiyorum Ash."
"Beni üzmek mi? Bu da ne demek şimdi?"
"Ne demekse o demek. Şu haline bak Ashton, kabus görmemden korktuğun için geceleri doğru düzgün uyumuyorsun. Zayıflamaya başladın, gözlerinin altı mosmor. Ellerin sürekli buz gibi ve titriyor. Ben... Erkek arkadaşımın beni iyileştirmeye çalışırken kendini hasta etmesini istemiyorum. Anlıyor musun? Bizim için her şeyi sen yapamazsın. Ben, b-ben sana bunu yapamam..."
Ashton emniyet kemerini çıkardı ve iç çekerek Calum'a döndü.
"İçeride konuşalım, olur mu?"
Minik yavru köpek arabadan inip vücudunu zorlukla dik tutan erkek arkadaşının arkasından eve doğru yürüdü. Her an yıkılacak gibi görünüyordu, yani hiç Ashton gibi değildi.
Ashton Ashton gibi değildi ve bu Calum'ı ölesiye korkutuyordu.
Kapıyı kapatır kapatmaz genç adamın bileğini yakaladı. Çünkü eğer hemen şimdi konuşmazlarsa bir daha konuşamayacaklarını biliyordu. Sürekli araya bir şey giriyor ya da Ashton bahaneler üretiyordu. Onu oturma odasındaki tekli koltuğun üstüne iktirip kucağına çıktı.
"Konuşacağız."
"Cal-"
"Konuşacağız dedim. Beni seni tahrik edip boşalmana yardım etmeden üstünden kalkmak zorunda bırakma."
Kollarını boynuna sardı. Birazcık, sadece birazcık rahatlamasını ve bir şeyler hakkında endişe etmeyi kısa süreliğine de olsa bırakmasını istiyordu. O kadar da imkansız değildi. Hala eskisi gibi ışıldayan gözlerinin içine baktığında korku haricinde bir duygu görmek istiyordu. Arkasında gördüğü sevgiyle aralarında engel oluşturuyordu. Calum o sevgiyi, aşkı rahat görebilmek için ona böyle yakından bakmak zorunda kalmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pup // Cashton
Fiksi PenggemarCalum'ın masum kahverengi gözleri bir yavru köpeği andırıyordu.