4-İsmi Lazım Değil

3.4K 265 4
                                    

ASYA

Son iki haftadır en son ne zaman nefes aldığımı hatırlayamıyordum. Derslerin yoğunlaşması bir yana, kafede oldukça kalabalıklaşmaya başlamıştı ve hiç soluklanmadan çalışıyordum. Sabah erkenden derslerime gidiyor, derslerin bitiminde de soluğu kafede alıyordum. İşe iyice alışmıştım, Aslı Abla ve Elif'le oldukça iyi anlaşıyorduk. Elif bildiği her şeyi bana itinayla öğretiyordu. Temizlik ve garsonluğun yanı sıra kasada ödeme almayı hatta bazı kahveleri hazırlayabilmeyi bile öğrenmiştim. Yorucu olması dışında burada zaman geçirmek çok keyifliydi. Bazen boş zamanımız olduğunda birlikte oturuyor, Türk kahvesi içip sohbet ediyorduk. Bu sohbetler esnasında onlarında hikayesini öğrenme şansım olmuştu.

Aslı Abla Elif'in öz teyzesiydi. Bundan beş yıl kadar önce Elif ailesini trafik kazasında kaybedince tüm sorumluluk Aslı Abla'ya kalmış. Kaza olduğu zaman Aslı Abla üniversitede öğrenciymiş. Maddi özgürlüğü olmadığı için Elif'i önce çocuk esirgeme kurumuna vermişler. Sonrasında Aslı Abla gecesini gündüzüne katıp iki işte çalışarak okumuş. Okulu bitince de bir şekilde Elif'i yanına almayı başarmış. Elif büyüyüp üniversiteye başlayınca da birlikte bu kafeyi açmışlar. Gerçekten tanıdığım en güçlü kadınlardan biriydi Aslı Abla. Hayatın ona sunduğu tüm acılara ve sıkıntılara rağmen bu genç yaşında yılmadan savaşıyordu. Benimde öğrenci olduğumu öğrenince işe o yüzden bu kadar kolay kabul etmiş. Onlara rastladığım için kendimi gerçekten şanslı hissediyor, her geçen gün Aslı Abla'ya ve azmine hayran oluyordum.

Kasım ayının başında okuldaki ilk vizelerim başlayacaktı ve ben bu tempo içerisinde yapabileceklerimden biraz tedirgindim. Bu yüzden bir an önce sınavlara sıkıca çalışmaya başlamam gerekiyordu. Kafede boş saatlerimiz olduğunda biraz çalışabiliyordum ama yine de yetersizdi. Bu yüzden izin günümde okulun kütüphanesine gidip adamakıllı ders çalışmaya karar vermiştim. Kütüphaneye varıp çantamı boş bir masanın üzerine yerleştirdikten sonra o kadar yorulmuştum ki çalışabilmek için önce sert bir kahveye ihtiyacım olduğunu düşünerekten okulun önündeki otomatlara doğru yöneldim. Kahvemi aldıktan sonra geri döndüğümde ise hiç aklıma gelmeyecek bir manzara ile karşılaştım. 

Okula kayıt olduğum ilk gün kimliğimi bulan lüzumsuz yerime oturmuş kitap okuyordu! 

 İsmi Lazım Değil'in ta kendisi. Yerime oturduğu yetmezmiş gibi birde beni fark edince suratını kaldırmış yine öfke katsayımı artıran o sinir bozucu sırıtışıyla yüzüme bakıyordu. Çantamı alıp başka bir tarafa gitmek için bakınmış olsam da kütüphanede hiç boş yer yoktu. 

Sakinleşmek için derin bir nefes aldıktan sonra "Bak,  çok yorgunum ve ders çalışmam lazım. Lütfen masamdan kalk, bende işimin başına dönebileyim," dedim.

Sözlerimle gülümsemesi genişledi. "Çanta koyup yer tutmak yasak, bilmiyor musun? Burası artık benim yerim."

"Yahu biliyorum ama sadece iki dakika kahve alıp geldim. Uzun süreli gitmemiştim ki. Şimdi kalk yoksa..." Artık sakin kalabilmem için derin nefesler yeterli gelmiyordu.

"Yoksa ne küçük hanım?" diye sorarken hala gülüyordu.

Kahvenin yanında bir de küçük şişe su almıştım. Kahveyi dökmenin acımasızlık olabileceğini düşünerek suyu kafasından aşağı boşaltmaya karar verdim ama önce tehdidimi tamamlamam gerekliydi.

"Yoksa olacağı görürsün. Bak son kez uyarıyorum." Benden günah gitmişti. 

"Dediğim gibi burası artık benim yerim ve kalkmıyorum." İsmi Lazım Değil'le ilgili ilk izlenimin oldukça inatçı olduğuydu. Ancak onunda bilmediği şuydu, isöz konusu inatçılık olduğunda benimle kimse yarışamazdı. Bende daha fazla uzatmadan şişenin kapağını hızlıca açıp İsmi Lazım Değil 'in üstüne boşalttım. Bunu yaparken tüm kütüphanenin bize bakacağını hesaba katmamıştım. Üstelik lüzumsuz gözleri dehşetle açılmış bir halde ıslak haldeki üstüne bakarken ikimizde çoktan kütüphane görevlisi tarafından dışarı çıkartılmıştık.

Yol Arkadaşım (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin