16-Yeni Bir İş

2.1K 168 3
                                    

ASYA

Hızlı geçen Bursa günlerinden sonra sessiz sedasız İstanbul'a dönmüştüm. Geri dönüşümle birlikte ertelediğim, kaçtığım ne varsa sanki hepsi ruhuma geri üflenmişti, öyle karamsar bir hava esiyordu içimde. Hayatımın başlayacak olan bu yeni safhasından korkuyordum. Ben ki İstanbul'a ilk gelişimde bile böyle bir korku duymamıştım. Bir anlam veremediğim bu korku, yeni bir işe başlayacak olmanın korkusu muydu yoksa Sarp'la yapacağım sevimsiz konuşmanın mı diye düşünürken telefonum çaldı. Arayan Utku Gürsoy'un sekreteriydi.

"Esma Hanım merhaba." diyerek telefonu cevapladım.

"Asya Hanım merhaba. Rahatsız ediyorum kusura bakmayın ama sizi bilgilendirmek için aradım. Giriş işlemleriniz yapıldı. Gereken bilgilendirmeyi mail adresinize gönderdim, oradan bakabilirsiniz. Yarın saat 8'de ofiste olursunuz değil mi?"

"Evet, Esma Hanım 8'de oradayım. Teşekkür ederim bilgilendirme için."

Telefonu kapatırken yurda giriş yapmak üzereydim. Odaya geldiğimde Ela elinde kitapla yatağının üzerinde oturuyordu. Beni görünce yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti. "Asya, canım hoş geldin."

"Hoş bulduk." dedim ben de ona gülümseyerek. Ela ile birlikte yaşamaya öyle alışmışım ki bir hafta göremeyince onu özlemiştim.

"Çok iyi gördüm seni. Yaramış Bursa sana."

"Evet, çok daha iyiyim. Sen nasılsın? Nasıl geçti ilk iş haftan?"

"Aslı Abla ile Elif gerçekten harika insanlar. Çok keyifliydi, hiç ilk haftam gibi değildi. Beklediğimden çabuk uyum sağladım."

Ela'nın cevabıyla birlikte içim rahatlamıştı ve sevinmiştim. "Her şeyin yolunda olmasına çok sevindim. Bakalım ben yarın ne yapacağım?"

"Bence senin için çok güzel olacak. İşle ilgili hiç endişe etme. Endişe etmen gereken şeyi biliyorsun. Sarp beni sana ulaşamadıkça sıkıştırdı güzelim. Ne karar verdin peki, ne yapacaksın?"

"Gülay halamla konuştum. Bana bunun Sarp'ın savaşı olduğunu, ona her şeyi anlatmam gerektiğini söyledi."

' Bence de en mantıklısı bu. Ama sonuçta senin karar vereceğin bir şey. Bence kendine sorman gereken şu. Sarp'ı hayatında istiyor musun? '

Sarp bu dünyada bana iyi gelen az şeyden biriydi. Elbette ki onu hayatımda istiyordum. Ama onu ailesinden, hakkı olan mirastan alıkoymak bencillik olmayacak mıydı? Bunun kararını bir türlü veremiyordum. Bir süre Sarp'tan uzak durarak onun tepkisini ölçmeye karar vermiştim. Belki zamanla kendisi de benden soğur, uzak durmaya başlardı. Bu kararla bir nebze olsun rahatlayarak uyuyakaldım.

Ertesi sabah erkenden kalktım. Koskoca camdan bir kuleye gidecek olduğum gerçeği aklıma gelince sabah sabah dehşete düştüm. Büyük bir şirkette önemli işler yapacaktım ve ne giyileceği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Kot pantolon ve spor ayakkabı olmayacağı kesindi tabi. Hemen Ela'yı uykusundan zorla uyandırıp bana bir kombin yapmasını söyledim. Neye uğradığını şaşırdı zavallı. Şahsen böyle bir mesele için uyandırılmış olsaydım, kıyameti koparırdım. Uyandırılınca nedense çok sinirli oluyordum. Ama Ela tam bir melekti ve dünden hevesliydi.

Siyah diz üstü, halter yaka bir elbisede karar kılan Ela boy aynasında alıcı bir gözle beni süzdü.

'Çok güzel oldun. Şirkettekilerin dibi düşecek.'

'Ela canım tek arzum düzgün ve yerine uygun giyinmek. Başka bir şey istemiyorum. Çok mu iddialı oldu bu?'

'Hayır saçmalama lütfen. Şimdi orada plaza kadınları kim bilir nasıl giyinmiştir. Sönük kalamazsın, giydirme yetkisi benimse itiraz istemem hanımefendi.'

Altına giydiğim kırmızı stiletto ayakkabılarla tamamıyla bir plaza kadını olmuştum. Aynadaki görüntü bana çok yabancıydı ama güçlü görünüyordum ve bu duruşu sevmiştim.

Holdinge vardığımda beni Esma Hanım karşıladı. Öncelikle benim odam olduğunu öğrendiğim odaya gittik. Tamamen camdan oluşan bir oda içerisinde küçük bir masa ve bilgisayar vardı. İşe başlamadan önce ilk hafta oryantasyon programına katılacaktım. Yani bir çeşit uyum eğitimi alacaktım. Bütün işlemleri bitirdikten sonra Esma Hanım Utku Bey'in yanına gitmemi söyledi. Odasına çıkıp, kapıyı tıklattım. Utku Bey yine aynı mükemmel iş adamı görüntüsüyle karşımdaydı.

'Asya Hanım gelin lütfen.'

'Merhaba Utku Bey.'

'Buyurun oturun lütfen. Nasıl gittiğini sormak istedim. O yüzden çağırdım sizi. Bir eksiğiniz ya da ihtiyacınız var mı?'

'Çok teşekkür ederim. Henüz tam başlamış sayılmam ama bir eksiğim yoktur herhalde.' deyip gerilmemeye çalışarak gülümsedim. Ama yine de gergin olduğumu anlamıştı.

' Gergin ve heyecanlı olduğunuzu görebiliyorum. Bu arada Asya dememin bir sakıncası olur mu?'

' Yok hayır, tabii ki diyebilirsiniz. '

' Asya gerginliğin çok doğal ama ben altından kalkabileceğine inanıyorum. Okulunla ilgili her türlü kolaylığın sağlanması talimatını verdim. Yalnız çok yoğun bir sürece gireceğiz. Şimdiden sana bilgi vermek istedim. Oldukça yoğun iş dışında bir kaç kez Almanya'daki fabrika için seyahat etmemiz gerekecek. Seyahat engelin yok değil mi? '

' İş benim gözümü pek korkutmaz merak etmeyin. Seyahatle ilgili tek engelim pasaportumun olmaması. ' deyip gülümsedim.

' Halloldu bil. Şimdiden sana kolay gelsin. İşinin başına dönebilirsin. Bu arada elbisen çok yakışmış, çok güzel olmuşsun.'

Beklemediğim iltifat karşısında ne tepki versem bilemedim ama kızardığıma emindim.

' Çok teşekkür ederim. ' diyerek odadan ayrıldım.

Oryantasyon programı umduğumdan daha yoğun geçmişti. Mesai saati bitimine yakın artık iyice yorulmuştum. Eğitim sırasında da telefonuma hiç bakmamıştım. Telefonumda yine Sarp'tan bir sürü arama ve mesaj vardı. Cevap vermeyi erteledim, kafeye doğru yola çıktım. Elif ve Ela beni daraltmak için hazır bir şekilde kafede bekliyordu.

Haftanın kalanı yoğun programa katılım sonrası yurda gidip dinlenmekle geçiyordu. Sarp'ın aramalarını ve mesajlarını yoğunum diyerek geçiştiriyordum.

Cuma günü iş çıkışı kapının önünde Utku Bey'e ve şoförüne rastladım.

'Asya hadi gel seni biz bırakalım.' diye söyleyince kıramadım, arabaya bindim.

'Nasıl geçti ilk haftan?'

'Gayet iyiydi Utku Bey. Ama asıl önümüzdeki hafta önemli. Umarım yüzünüzü kara çıkarmam.'

'Sen merak etme. Beraber uyumlu çalışacağımıza eminim. Zorlandığın yerlerde de yardım almaktan çekinme lütfen.'

İşle başlayan konu cuma trafiğinde yurda gidene kadar bol kahkahalı bir sohbete dönüşmüştü. Çocukluk anılarıma ne ara geldiğimizi bilmesem de Utku Bey' i ilk kez gülerken görüyordum. Şoförü de durumu garipsemiş olacak ki dikiz aynasından devamlı şaşkın bakışlarla bizi izliyordu.

Yurdun önüne vardığımızda hiç gerek olmadığını söylememe rağmen Utku Bey de arabadan indi.

'Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim. Teşekkür ederim.'

'Bende sizden farklı değilim. Asıl ben teşekkür ederim. Pazartesi görüşmek üzere.'

'Görüşürüz' diyerek arabasına bindi.

Bende yurda giremeden tam iki haftadır kaçındığım sesi duyarak olduğum yerde donup kaldım.

Yol Arkadaşım (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin