34-İnat ve Aşk

1.5K 137 0
                                    

ASYA

Bugün günlerden neydi gerçekten bir fikrim yoktu. İş dönüşü olanlardan sonra kendimde İstanbul'a dönecek gücü bulamayıp Utku'nun dağ evinde bir süre dinlenmek istemiştim. Utku da bana eşlik etmek istemişti ancak işinin başına dönmesi gerekiyordu. Bense karmakarışık duygularımla bir başıma kalmıştım. Sarp'ın beni aldattığı ihtimali ondan haber gelmedikçe kuvvetleniyordu kafamda. O yüzden mi karşıma çıkmıyordu, utanıp kaçtığı için. Düşündükçe mantıklı bulmaya başlıyordum ve bu hiç iyi değildi. Çünkü katil olup Sarp'ı öldürebilirdim. Ya da öldürmezdim, ne yapabilirdim ki? Yapabileceğim en iyi şey tek kelime etmeden hayatından çıkmak olurdu. Sizi sevmeyen ve aldatan birine en kötü ne yapabilirsiniz? Ama ben buna ihtimal vermek istemiyordum. İçimde bir yerler hala Sarp sana aşık diye bağırıyordu, Sarp seni asla aldatmaz.

Peki o zaman neredeydi bu Allah'ın cezası adam? Neden karşıma çıkıp açıklama yapmıyordu bana? Neden ondan günlerdir haber alamıyordum? Aldatması ihtimalinden daha fazla beni perişan eden bir şey vardı. O da Sarp'ın benden vazgeçmiş olma ihtimaliydi. Sonuçta hayatını mahvetmiştim. Benim yüzümden elinde kalan ve çok sevdiği basketbolu kaybetmişti. Gerçekten öyle olabilir miydi? Bizden vazgeçtiği için onu suçlayamazdım elbette ama benimle konuşmalıydı. Sessiz sedasız sanki hiç var olmamışım gibi olmamalıydı bu bitiriş.

Onun için endişeleniyordum ama iyi olduğunu Utku'dan öğrenmiştim. O zaman başka bir şey vardı, mantıklı bir açıklama muhakkak olmalıydı. Ama yine de benden çekeceği vardı ki bir daha asla böyle bir şey yapamazsın. Belki de bu sondu. Sarp ve Asya artık aynı cümlede yazılamayacak iki ayrı kişi olacaktı.

Kendi kendime öfkeyle kahvemi hazırlarken beklemediğim bir şekilde kapı çaldı. Burada olduğumu bilen tek insan Utku'ydu. Kapının deliğinden baktığımda Sarp'ın beklediğini gördüm. İlk hissettiğim müthiş bir rahatlamaydı çünkü iyi görünüyordu. Sonra ise etrafımı koca bir öfke bulutu sarmıştı. Aptal adam, öylece çıkıp gelebileceğini ve benim onu hiçbir şey olmamış gibi içeri alacağımı düşünebiliyordu yani.

'Asya sevgilim. Benim Sarp, kapıyı açar mısın lütfen?'

'Git buradan, senin artık bir sevgilin yok.' dedim öfkeyle.

' Asya'm güzelim aç şu kapıyı güzelce konuşalım. '

' O tren kaçalı çok oldu Sarp efendi. Şimdi git buradan. Değil seninle konuşmak, suratına bakmak bile istemiyorum. '

' Yapma böyle lütfen. Bana kendimi affettirme şansı ver. Çok büyük eşeklik ettim farkındayım. Çok özür dilerim senden. Bir daha asla olmayacak böyle bir şey. ' dedikten sonra bir süre muhtemelen gelecek cevabı bekledi ama benim söyleyecek tek kelimem bile yoktu. Çünkü çok kırılmıştım. Onu ne kadar çok sevdiğimi biliyordu, ondan haber alamamış olmanın beni ne hale getirdiğini tahmin etmesi gerekirdi. Ben konuşmayınca o devam etti.

'Babam nasıl olduysa takımla olan kontratımı iptal ettirmeyi başardı. Haberi alınca ne yapacağımı bilemedim. En salakça kararı alıp gidip sarhoş oldum. Sanki bir şey çözülecekmiş gibi... Sana gelen resimden haberim var. Beni eve Buse getirmiş, Doruk söyledi. İstersen onunla konuşabilirsin, ben hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Ama o gece koltukta sızıp uyudum sadece. İnan aramızda hiçbir şey geçmedi. Zaten Doruk evdeydi, Buse beni bırakıp sonrasında çok durmadan gitmiş. Ama yine de bir saçmalık yapacağını bilmem gerekirdi. Seni böyle bir duruma düşürdüğüm için kendime çok kızıyorum. '

Cevap vermem için yine duraksadı. Bu sefer yanıtsız bırakmadım.

' Olan oldu artık. Sarp gerçekten konuşacak durumda değilim. Git buradan derken ciddiyim. Seni görmek istemiyorum. Kendini açıkladığına göre artık gidebilirsin. Sana iyi günler. ' deyip kapının arkasından uzaklaştım. Sarp bu kez daha yüksek sesle konuşmaya devam etti.

' Sen beni yüz yüze dinleyene kadar hiçbir yere gitmiyorum. Gerekirse burada kapının önünde dururum sen beni içeri alana kadar. '

' Sen bilirsin, sana iyi beklemeler o zaman.'

Dediğimi yaptım, aradan geçen saatlere rağmen o kapıyı açmadım, Sarp'la tek kelime konuşmadım. Katır inadına sahip olmak gibi korkunç bir huyum vardı maalesef. Sarp bu sefer hiç bilmediği bir yüzümle karşılaşacaktı. Çünkü aşkın beraberinde getirdiği bütün o büyülü haller yavaş yavaş beni terk ediyordu. Ve bu uyanma hali hiç iyi değildi, Sarp'tan çok aptal aşıklar gibi davrandığım için kendime kızmaya başlıyordum.

Havanın kararmasıyla birlikte Sarp'tan herhangi bir ses gelmeyince gittiğini düşünsem de yanıldığımı fark etmen uzun sürmedi. Pencereden baktığımda bahçedeki kamelyada oturduğunu gördüm. Güneşin gitmesiyle hava iyice soğumuştu, onun orada üşüyor olduğunu düşünmek kalbimi acıtıyordu. Yine de tuttum kendimi. Gece yarısına kadar iyice üşüyüp gideceğini umarak. Ama Sarp yerinden bir milim bile kıpırdamamıştı ve benim sabrımın sonuna gelmiştik. Kapıyı açıp yanına gidip bu sefer içimdeki tüm zehri akıtmaya başladım.

'Burada üşüyerek kendini acındırmaya çalışmandan nefret ediyorum. Ama en çok senin üşüme ihtimalin beni delirttiği için kendimden nefret ediyorum. Sarp lütfen şimdi değil ama sonra konuşuruz. Git buradan! Ağzımdan istemediğim şeyler çıkacak ve sen beni paramparça kırmış olmana rağmen seni incitmek istemiyorum. '

Ayağa kalkıp yanıma yaklaştı şimdi aramızda bir metre mesafe ile karşılıklı duruyorduk.

'Ne istersen söyle, kır, bağır hatta rahatlayacaksan vur ama ne olur sessiz kalma. Bu beni perişan ediyor, yapacağın başka hiçbir şey bu kadar incitmez. Beni görmezden gelme.'

Yavaş yavaş inadım kırılıyordu, Sarp'a yenilmek üzereydim. Aşık olduğum o ela gözleriyle bana böyle bakıyor olması direncimi azaltıyordu. Ben özlediğim gözlerine bakmanın tadını çıkarırken o konuşmaya devam etti.

' Çok büyük eşeklik ettim. Ama seni asla aldatmam Asya. Senin dışında dünyada başka kadınların olduğunun farkında bile değilken bu nasıl olabilir? Hem de Buse ile. Kendimi bildim bileli ondan kaçıyorum.'

'Aldattığına inandığım için değil Sarp. Zor bir anında sana ulaşamadığım için kırgınlığım. Basketbolu kaybetmenin senin için ne demek olduğunu biliyorum. Üstelik her şey benim yüzümden oldu, hayatını mahvettim. Ve sonra sana günlerce ulaşamadım. Benden vazgeçtiğini düşündüm, belki seni haklı bulurdum ama benimle yüz yüze konuşup bitirmeliydi dedim hep kendi kendime. Bana bunu yapmaya hakkın yoktu. '

' Senden vazgeçebileceğimi nasıl düşünürsün? Senin uğruna her şeyden vazgeçerim ama senden... Düşüncesi bile beni nefessiz bırakıyor. Çok saçma sapan davrandım, sağlıklı düşünemiyordum. Ama sana olan aşkımdan asla şüphe etme. Bu yaşadığımız her şeye ağır haksızlık olur. '

Gözyaşlarımı daha fazla tutamazken, Sarp'ın kollarının etrafıma dolandığını hissettim. Alışık olduğum o güzel kokusu burnuma dolarken iyice gevşedim, içimde tek bir damla kalmayana kadar onun kollarında ağladım. Sarp beni üzdüğünde bile yine onun kollarına sığınıyordum, bu aşk dedikleri çok mantıksızdı gerçekten. Sonra yavaş yavaş yağmurum, fırtınam dindi, Sarp'a tamamen teslim oldum.

Aradan ne kadar zaman geçtiğini sorsanız bilemeyeceğim bir zaman dilimi sonrası şöminenin önünde sarmaş dolaş bir halde Sarp başından geçenleri anlatıyordu. Anlaşılan hayatın bize henüz rahat verme gibi bir düşüncesi yoktu. Bu kadar şeyden sonra şimdi de araya mesafeler mi girecekti? Sarp NBA'den gelen teklifi anlatırken heyecanlanmamaya çalışsa da bir basketbolcu için bunun ne demek olduğunu biliyordum. Bütün yıldızların oynadığı ligde dünyaca ünlü basketbolcularla oynamak... Sarp için bu muhteşem bir fırsattı.

Ama şu an burada onun kollarındayken vermemiz gereken kararlar birazcık beklemeliydi. Sarp'ın sıcak dudaklarının tadına bakarken tüm dünya geride kalmıştı çünkü. Biz şimdi bambaşka bir evrende bambaşka bir boyuta geçmiştik ve Sarp'tan başka hiçbir şey kalmamıştı.

Yol Arkadaşım (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin