ASYA
Türk filmlerinde klasik sahnelerden birisidir bilirsiniz 'Aslında hiç bir şey göründüğü gibi değil. Açıklayabilirim.' repliğini içeren sahneler... Şu an içinde bulunduğum durumu en iyi bu anlatırdı herhalde. Sarp'ı fark etmemle birlikte Utku Bey'in hala kollarında olduğum gerçeği inanılmaz korkunç gelmişti. Huzursuzlandığımı anladığından nihayet ayrılmayı akıl edebilmiştik.
'Ben odama geçeyim.' deyip yanımızdan ayrılan Utku Bey'in ardından bakakaldım. Gözlerimi Sarp'a çevirdiğimde ise onun donup kaldığını gördüm. Ellerindeki papatyalarsa çoktan yerde boylu boyunca duruyordu. Sarp gördüğü sahneye rağmen muhtemelen hala bir umut benden mantıklı bir açıklama bekliyor olmalıydı. Buse, babası, yaşananlar hepsi ama hepsi bana bir işaretti. Asya'nın Sarp'ın hayatında yeri yoktu. İğneyle kazarak yer açmaya çalışıyorduk olağan gücümüzle. Neredeyse kendimi kaptırıyordum. Halbuki oldukça gerçekçi bir insan olmuştum şimdiye kadar. Sarp hayatıma girip beni alt üst edene kadar...
Kendimi toplamalıydım, hem babamı ve annemi korumalıydım hem de Sarp'ı. Bu senaryonun ucunda üzülecek tek kişi bensem eğer razıydım. Yeter ki ailem üzülmesin, yeter ki Sarp iyi olsun. Sarp benim yüzümden bir süre kalp ağrısı çekerdi belki ama sonrasında unuturdu. İnsandık, her şey geçiyordu, unutuluyordu elbet. Elime güzel bir fırsat geçmişti, Sarp bu gördüğü sahneden sonra benden tamamıyla nefret ederdi ve uzaklaşırdı. Cesaretimi toplayıp konuşmaya başladım.
'Sarp ben böyle öğrenmeni istemezdim. Seninle yüz yüze konuşacaktım aslında ama.'
'Bu kötü bir kabus değil mi? Birazdan ben annemin sesiyle uyanacağım.'
'Sarp ben çok üzgünüm. Dediğim gibi konuşacaktım.'
'Sana defalarca söyledim. Yok öyle bir şey deyip durdun. Ne oldu da fikrin değişti? Kendini yakışıklı, zengin bir CEO'nun kollarında buldun? Senin de o etrafımdaki kadınlardan hiç bir farkın yokmuş.'
'Sarp...'
'Lütfen adımı bir daha ağzına alma. Sen git kendini o adamın kollarında avut. Sana söylediklerimi de unut. Çünkü ben öyle yapacağım. Sen zaten hiç var olmamışsın. Ben hayalimde yarattığım Asya' ya aşık olmuşum. Bu gördüğüm kadını tanımıyorum. '
Arkasına bile bakmadan odadan çıkıp gitti. Benimse artık gözyaşlarım bile tükenmişti, ağlayamıyordum. Nefes alamıyor gibiydim. Hani duyguları kontrol edebilirdik? Neden bu kadar canım yanıyordu o zaman. Kendimi toparlayıp yoluma bakmam gerekiyordu.
Bir hışımla ayağa kalktım, derin bir nefes aldıktan sonra bir karar aldım. Hedeflerime, kendime geri dönme vaktiydi. İnsanların beni tanımlamasına asla izin vermeyecektim.
Öyle de yaptım. Hiçbir şey olmamış gibi açılan okuluma geri döndüm. Okul çıkışları holdinge geçip kendimi işlerime gömüyordum. Almanya'da kurulacak fabrikanın evrak işleri oldukça uzun zamanımı alıyordu.
Utku Bey o yaşadığımız olaylar hiç olmamış gibi davranıyordu. Her zamanki mükemmelliğindeydi, nazik ve mesafeli. Birlikte iyi bir ekip olmuştuk. Birlikte toplantılara giriyor, evrakların üzerinden geçiyor, birlikte yemek yiyorduk. Bazı akşamlar çalışmamız uzadığında beni yurda bırakıyordu.
Sarp'ı ise o yaşadığımız akşamdan sonra günlerdir görmemiştim. Okulda bile karşılaşmamıştık. Gözlerim ister istemez onu arıyordu ama kendime engel oluyordum. Herkes yaşaması gereken hayatı yaşıyordu. Buse ile Ünal Akkaya'nın bu durumdan çok memnun olduğuna emindim.Sadece geceleri yatağa girdiğimde Sarp'ın bana tiksinerek bakan yüzü aklıma gelince kalbim ağrıyordu. Keşke böyle olmak zorunda olmasaydı. İtiraf etmek istemesem de Sarp'ı, gözlerini, bana takılan halini, başlarda beni deli eden sırıtmasını çok özlüyordum.
'Yaşananlar resmen Türk filmi sahnesi gibi.'
İş çıkışı geldiğim kafede olanları anlattığım Ela ve Elif yaşananlara inanamıyor gibiydiler. Bir de bana sormak lazımdı.
'Sarp'ın sana aşık olduğu her türlü belliydi de doğrusu ben Utku'ya şaşırdım. Sence bir patrona göre seninle fazla ilgili değil mi? 'diye soran Elif'e ne cevap vereceğimi bilemedim. Çünkü bu konu üzerine hiç düşünmemiştim. Günlerdir Sarp'ın yokluğu ile boğuşuyordum ve bunca sıkıntının arasında nefes alabildiğimi hissettiğim tek zaman dilimi Utku Bey'le yan yana olduklarımdı. Bunu şimdi konuşurken fark ediyordum.
'Farklı bir niyetle yaklaşımı bırak ima bile hissetmedim ki. Zaten ikimizde o sarılma hiç olmamış gibi davranıyoruz. En başta öyle bir pozisyonda kalmam hataydı. Hele Sarp'ın görmesi tam bir felaket oldu. Zaten kaç kere söylemişti. Gözünde çok kötü bir hale düştüm. ' dedim gözyaşlarım sözlerime eşlik ederken.
' Sarp'ı kendinden uzaklaştırmak istiyordun. Senin bir şey yapmana gerek kalmamış oldu. '
Ela'nın haklılık payı vardı. Böyle bir şey olmasa dahi Sarp'la arama mesafe koymak için geçerli bir sebep bulmam gerekecekti. Ama tam da babasının beni itham ettiği şeyle bunu yapmış olmayı düşündükçe mideme kramplar giriyordu.
Biz sohbetimize devam ederken çalan telefonum konuşmalarımızı böldü.
'Alo buyurun Utku Bey.'
'Asya merhaba. Akşam rahatsız ediyorum seni ama hafta sonu bir iş için şehir dışına gitmemiz gerekecek. Yarın eşyalarını hazırlayıp öyle gelmeni söyleyecektim. Almanya' dan bir heyet geliyor. Sapanca'da bir otelde olacağız. '
' Tamamdır, hazırlıklı gelirim. Görüşürüz. ' diyerek telefonu kapattım.
Kızlar yine sorgulayıcı gözlerle yüzüme bakıyordu.' Yahu adam patronum. Bende tercümanıyım. Almanca bilen tek kişi benim. Mecburen ben gidiyorum. '
' Bu işin altından bir şey çıkacak da dur bakalım. '
Kızların dediklerine prim vermek istemiyordum. Utku Bey'le öyle bir ilişkimiz yoktu. Sarp yüzünden zaten iyice darmaduman hayatıma bir de patronumla olabilecek herhangi bir sorun ekleyemezdim. Şimdilik üç maymunu oynamaya devam edecektim.
Ertesi gün iş çıkışı Utku Bey'le otoparkta buluştuk. Takım elbisesinin ceketi ve kravatı üzerinden gitmiş, kolları sıvanmış oldukça rahat ve her zaman alışık olduğum mükemmel işadamı görüntüsünden oldukça uzak bir hali vardı. Şoförünü göremeyince merak edip sordum.
'Ona bu hafta sonu için izin verdim. Bu seferlik şoförün benim. Hadi atla bakalım. Uzun bir yolumuz var.'
Utku Bey'in bu rahat tavrı benimde gerginliğimi biraz azaltmıştı doğrusu. Havadan sudan sohbet ederken konu nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde günler önce yaşadığımız olaya geldi.
' O adam bir daha karşına çıkmadı değil mi? '
' Yok hayır çıkmadı. Çünkü Sarp'la herhangi bir bağlantım kalmadı.'
'Neden? Eğer konu babansa yardımcı olabilirim.'
'Sarp o gün bizi öyle görünce aramızda bir şey olduğunu düşündü. Babasının tam da beni suçladığı bir kadın olduğumu düşünüyor. Bir daha beni görmek istemediğini söyleyince problem çözülmüş oldu.'
'Asya ben...Eğer istersen Sarp'la konuşabilirim. Yanlış anlaşılma olduğunu anlatırım. Anladığım kadarıyla o senin için oldukça değerli birisi ve ben senin iyi olmanı önemsiyorum.'
'Utku Bey tüm iyi niyetiniz ve yardım teklifleriniz için teşekkür ederim. Yeterince sorunlarımın içine çekildiniz. Ben başımın çaresine bakacağım merak etmeyin.'
'Bir de artık şu beyi kaldırsak. En azından işyerinde dışında bana adımla seslenebilirsin bence. Böyle kendimi çok yaşlı hissediyorum.'
'Benim için biraz zor olabilir. Görüntünüz hep size bey demeyi gerektiriyor gibi.' deyip gülümsedim.
'Hadi ya o kadar katı mı görünüyorum dışarıdan.'
'Kusursuz bir iş insanı gibi görünüyorsunuz daha çok. Bey sizi tamamlayan bir unsur gibi. Ama şu anki haliniz Utku olabilir.' Yolculuk ilerlerken Utku Bey, Utku oluvermişti.
Ama benim bunu sorgulayacak halim yoktu, derinlerde bir yerde kalbim hala kendi ağrısıyla uğraşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yol Arkadaşım (Tamamlandı)
Ficción Generalİnsan bir hikaye anlatmaya karar verince nereden başlayacağını bilemiyor bazen. Aslında söyleyecek çok sözüm var, hissediyorum. Size hikayemi anlatacağım, hatta başka hikayeleri de. Hayat denen bu zorlu yolda yürürken yalnız olmadığınızı bilin istiy...