Bazen hiç orta yol bulamayacağınızı düşündüğünüz insanlarla kendinizi aynı amaç uğruna çabalarken bulursunuz. Tamı tamına bir aydır Ünal Bey'le birlikte Sarp'ın tedavisinin en sağlıklı şekilde gerçekleşebilmesi için uğraşıyorduk.
Ünal Bey önce Nalan Teyze ve Sare'ye durumu açıklamıştı. Oldukça üzülseler de Ünal Bey ile bir araya geldiğimizi görmek onları biraz olsun rahatlatmıştı. Belli etmeseler bile iki arada çok yorulup yıprandıklarını biliyordum. Ünal Bey bir arkadaşının yardımıyla dünyaca ünlü bir Türk onkolog bulmuş, onu Sarp'ın tedavisi için ülkeye gelmeye ikna etmişti. Kanser konusunda tedavi için oldukça iyi bir hastane ile de görüşmüş, gereken tüm ayarlamaları yapmıştık. Şimdi geriye yalnızca Sarp'a durumu anlatmak kalmıştı. Sonraysa bu illetle birlikte savaşacak, onu ardımızda bırakacaktık. Hastalıklardan çok anladığımı söyleyemesem de en azından böyle olacağını umuyordum. Sarp henüz çok gençti, daha birlikte yaşayacağımız çok zamanımız olmalıydı. Olumsuz ihtimalleri aklımın ucundan bile geçirmek istemiyordum.
Tabii ki ilk öğrendiğimde kendime gelmem bir kaç günü bulmuştu. Kimseye bir şey anlatamadan acımı yaşamaya çalışmak zordu. Ama kendimi bırakma şansım yoktu, ben güçlü olacaktım ve Sarp'ın moralini yüksek tutmak için çabalayacaktım. Enine boyuna hastalığı araştırma sonuçlarım kanser tedavisinde hastaların moral düzeyinin tedaviyi etkilediği yönündeydi. O zaman Sarp bolca gülmeli ve kendini iyi hissetmeliydi.
Sarp'a durumu anlatacağımız akşam evlerine erkenden gitmiştim. Bir süre sonra babası geldiğinde Sarp şaşkınlığını gizleyememişti. Hele ki babası ile normal şekilde iletişim kurabiliyor olmamız muhtemelen Sarp için hayatının şoku olmuştu. Ünal Bey kabul eder mi bilemesem de kendisiyle iyi bir takım olmuştuk. Aramızdaki savaş gerilerde kalmış gibiydi, onun bana yavaş yavaş saygı duymaya başladığını hissedebiliyordum.
En azından artık beş lafından biri beni zengin koca avcısı olarak itham etmekle ilgili değildi!
Hep birlikte oturup Sarp'a tüm olanları anlattık. Bana bir yıl gibi gelen bir sessizlik sonrası nihayet o da Amerika'da başından geçenleri anlattı.
"Doktor iyileştiğimi söylemişti bana." dedi ve ekledi " Sizleri üzmek istemediğim için anlatmadım."
Ellerine uzandım "Yine iyileşeceksin, her şeyi hazırladık, hastanede sadece senin gelmen bekleniyor." dediğimde Sarp bezgince gülümsedi.
"Durum ne kadar ciddi, biliyor muyuz?" Sarp'ın sorusuna yanıt veren Ünal Bey oldu.
"Tüm tahlil ve testlerin yapılmadan net bir şey söylemek istemiyor doktorlar oğlum. Vakit kaybetmeden tedavine başlanmalı."
Sarp düşünceli bir biçimde başını yere eğdi. Hepimiz ondan gelecek cevabı bekliyorduk.
"Tamam, yarın hastaneye gidip doktorla görüşelim. Sonuçlara göre ne yapacağımızı konuşuruz o zaman." dediğinde hepimizin yüzündeki rahatlama açıkça görülebiliyordu.
Hastanede Sarp'ın vücudu delik deşik edilirken aynı rahatlamaya sahip olduğum söylenemezdi. Doktor bir sürü test ve tahlil istemişti. Sonuçlar çıktığındaysa doktorun yüzündeki ciddi ifade midemin kasılmasına neden oldu.
"Kanserli hücrelerin Amerika'daki tedavi ile azalmış aslında başta. Ancak hücreler vücudunun farklı bölgelerine yayılmaya başlamış. Muhtemelen oradayken de vardı ancak yeni olduğu için tespit edememişlerdir." diyen doktora aramızdan ilk soruyu Ünal Bey sordu.
" Durum çok kötü mü lütfen biraz süreçten bahsedin. "" Her şeyi zaman gösterecek. Olumlu ya da olumsuz konuşmak için henüz çok erken. Ancak oldukça zorlu bir tedavi süreci bizi bekliyor. Kemoterapiye başlamamız gerekecek ve bu oldukça zorlu bir süreç. Sizlerin Sarp'a çok iyi bakması gerekecek."
Gözleri dolu dolu bir halde Nalan Teyze doktora bakarak konuştu
"Oğlum iyi olsun yeter ki hepimiz ona çok iyi bakarız. "Hastaneden çıkarken Sarp benimle baş başa kalmak istediğini söyleyince anne ve babasına veda edip sahile doğru yol aldık. Sarp dünden beri oldukça sessizdi, neler düşündüğünü merak ediyordum. Bense doktordan duyduklarımızla ilgili henüz bir karara varamamıştım, yalnızca içimden sürekli Sarp iyileşsin diye dua ediyordum.
Sahilde bir kafeye oturup iki çay söyledik. Nihayet Sarp konuşmaya başladı.
"Sana bunları yaşatmayı hiç istemezdim." dedi titreyen sesiyle. "Tedavimi değil gelinlik modelini ya da evimizin mobilyalarını konuşuyor olmalıydık."
Gözlerimin dolmasına engel olamadım, ellerini sıkıca tutup "Ben seninle bir hayat istiyorum. Eşyalarda aptal evlilik meseleleri de umurumda değil. Bunları düşünmen bile kalbimi kırar. Önemli olan tek şey sensin Sarp. Ve ben senin için her şeyi yaparım."
"Dünyanın en şanslı adamıyım. Senin gibi birini hak etmek için ne yapmış olabilirim gerçekten bilmiyorum."
"Sen çok güzel bir adamsın ve benden kolayca kurtulamazsın. Sarp bana bir söz ver. Asla pes etmeyeceksin, ne olursa olsun. Kendin için gücün kalmadığında bile, bizim için savaşacaksın. Söz mü?"
"Aksini düşünmedim bile. Asıl sen benden kurtulamazsın." deyip kahkaha attı. "Yaşlı, huysuz bir adam olacağım daha. Hem de bolca söylenenlerinden."
"Gelecekle ilgili hayallerin muhteşem gerçekten. Asıl ben muhteşem dırdırcı yaşlı bir teyze olacağım, görürsün. " deyip yalandan suratımı astım.
Sarp'la yalandan atışıp, gelecek hayalleri kurmak bile güzeldi. Sarp iyi olacaktı.
Gençtik, çok aşıktık ve umutluyduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yol Arkadaşım (Tamamlandı)
Aktuelle Literaturİnsan bir hikaye anlatmaya karar verince nereden başlayacağını bilemiyor bazen. Aslında söyleyecek çok sözüm var, hissediyorum. Size hikayemi anlatacağım, hatta başka hikayeleri de. Hayat denen bu zorlu yolda yürürken yalnız olmadığınızı bilin istiy...