36-Özlem

1.3K 128 0
                                    

ASYA

Sarp'ın Amerika'ya gidişinden sonra fizik kurallarının değiştiğinden bahsetmiş miydim? Hani o hızla geçen zaman sanki aynı zaman değildi. Bu sefer kaplumbağaya dönüşmüş ilerlemiyordu sanki. Hatta geriye gittiğini bile iddia edebilirdim ama kolumdaki saat bunun doğru olmadığına beni bir şekilde ikna ediyordu.

Sarp gideli tam iki ay olmuştu ve işin aslı benim için hayat aynıydı. Okula gidiyor, sonra şirkette çalışıyordum. Utku ile kahve saatlerimiz ve Umut'un maceralarının dedikodusunu yapmak bir rutindi. Ama hayatımın lezzeti kaçmıştı sanki. Hiç bir tat tuz alamıyordum. Baktığım her yerde Sarp vardı, bir o kadar da yoktu. Sanki bir köşeden her an çıkıverecek gibiydi. Gelip arkamdan sarılacak bende kollarında kendimi bulacağım zannediyordum, ancak hiçbir yerden çıkmıyordu.

Hasret gidermek için teknoloji gelişmişti elbet ama Sarp'ın Amerika'da bulunduğu eyalet ile Türkiye arasındaki sekiz saatlik zaman dilimi en büyük problemlerimizden birisiydi. O müsait olduğunda ben işte veya okulda oluyordum, benim müsait olacağım zamanlarda da o antrenmanlarında olabiliyordu. Uygun bir zaman aralığı bulup konuşabilmek o kadar zordu ki. Görüntülü görüşmesek de sık sık mesajlaşıyorduk ve birbirimize fotoğraflar yolluyorduk.

Ben özlem okyanuslarında debelenirken güzel gelişmelerde olmaktaydı. Mesela Utku ve Aslı abla nihayet birlikteydi. Bu benim açımdan çok sevindirici bir gelişme olmuştu. Utku'nun yüzündeki her bir kas mutlu olduğunu belli ediyordu. Onu sık sık telefonda yakalıyordum ve daha sık gülümsüyordu.

Kafeye gittiğim zamanlardaysa aynı şeyi Aslı ablada görmek de mümkündü. Herhangi bir şey söylemesine gerek yoktu. Ancak aşk insanların yüzünü bu kadar ışıldatabilirdi. Mesela benim yüzüm artık ışıldamıyordu sanki. Aslında ruh halini sevgilisiyle yaşadıklarına göre yönlendiren bir kadın olmak daima kaçındığım bir şeydi. İyi olmak ve sorumluluklarımı aksatmamak için uğraşıyordum.

Belli etmemeye çalışsam da Ela mutsuzluğumun oldukça farkındaydı. Sık sık beni yalnız bırakmamak adına Elif'le birlikte kız geceleri düzenliyorlardı. Birlikte pijamalarımızı giyip seçtiğimiz filmleri izliyorduk veya tanıdığımız birileri hakkındaki gelişmeleri konuşuyorduk. Bu yaşadığımız akşamlar bana nefes alabilmek için biraz alan oluşturuyordu ve ben arkadaşlarıma bunun için gerçekten minnettar oluyordum.

İş çıkışı bir cuma günü Bursa'ya gitmeye karar vermiştim. Ailemle sık sık telefonda görüşüyorduk. Son zamanlarda annemin sesi telefonda biraz endişeli geliyordu. Elbette ki o hiçbir şey söylemiyordu ama kaç yıllık annemdi, ben sesinden anlıyordum. Eve vardığımda sorunlara müdahil olabileceğimi umuyordum.

Bir yandan da uçak bileti araştırmaya başlamıştım. Yılbaşında iki haftayı Amerika'da geçirebilmeyi umuyordum. Ancak uçak biletleri aldığım maaşın çok üstündeydi ve mütevazi bütçem ile kara kara bunu nasıl karşılayabileceğimi düşünüyordum. Sarp'a söylesem yardımcı olurdu ancak hem ona sürpriz yapmak istiyordum. Hem de ondan yardım almak zorunda olma düşüncesi ağırıma gidiyordu. Böyle zamanlarda zengin olamadığım için daha çok hırslanıyordum. Para keşke hayatımın hiçbir evresinde böyle düşündüğüm bir şey olmasaydı derken buluyordum kendimi. Eskiye oranla çok daha iyiydim elbette. Çalışıyor ve kazanıyordum hatta aldığım parayı hak edebilmek için gerçekten çok büyük emek harcıyordum. Bu Amerika mevzusu çıkmasaydı rahatça geçinip giderdim, biraz birikim bile yapmıştım. Amerika seyahati için birazcık bu birikime de güveniyordum. Ama birikim yapmaya çalışmamdaki asıl neden Sarp'ın yanına rahat gidebilmek içindi. Okul bittikten sonrasını kastediyorum elbette. Neyseki okulun bitmesine bir buçuk sene kalmıştı. Okul bittikten sonra tam zamanlı çalışabilecektim o zaman aldığım ücret artacaktı ve Sarp'a kavuşacaktım. Şu an hayatımdaki her şey Sarp'a kavuşabilme odaklıydı ve bu durum mantıklı yanım tarafından oldukça korkunç bulunuyordu. Hayatın neler getireceğini bilemezdik ve Sarp'tan ayrı kalacak olmanın düşüncesi bile bana aklımı kaçırtabilecek seviyedeydi. Kontrolü bu kadar kaybetmeyi sevmiyordum ama Sarp'a aşık olmayı ben seçmemiştim ki. Akıntı beni ona getirmişti, bende akıntıya karşı koymamıştım.

Bursa'daki evime vardığımda yine annem tarafından prensesler gibi karşılanmıştım. Sevdiğim tüm yiyecekler hazırlanmış ve sofra kurulmuştu. İlginç bir şekilde bu kez babamda evdeydi. Annem bana babamın bir süredir kumar oynamadığından bahsetmişti ama buna neyin sebep olduğunu bilmiyordum. Yine de önemsemedim o illetten uzak durması her şeyden önemliydi. Üstelik annem beklediğimden mutlu görünüyordu. Yıllarca hayalini kurduğum mutlu aile tablosunun içine çizilmiş gibiydim. Tabii ki bu durumun bir fırtına öncesi sessizlik olduğunu tahmin edemezdim. Yıllar sonra ilk kez neşe içinde oturduğumuz sofra çalan zille bölündü. Kapıda takım elbiseli tanımadığımız adamlar vardı. Babamın bir ay önce yine o kumar masasında borçlandığı kişiler senetleri icraya vermişti.

Evimize icra gelmişti!

Yaşadığım utancı tarif etmem çok zor. Babama kızıp affettiğimi düşündüğüm tüm zamanlardaki kızgınlıklarımın çok üstünde bir nefret sardı her yanımı. İçimden gidip yakasından tutmak ve yüzüne 'Bunu bize nasıl yaparsın?' diye bağırmak geliyordu. Ama öfkeme hakim olmak zorundaydım, zira annemin rengi solmuştu ve bayılacak gibiydi. Dilime gelen bütün kötü kelimeleri ve öfkemi  yuttum. Annemi yatak odasına götürüp yatırdım ve her şeyi halledeceğimi söyledim. Memurlarla konuşup borcun miktarını ve eşyalarımızı nasıl geri alacağımızı öğrendim. Vergi dairesine gidip borcu yatırmak gerekiyordu ve birikimim bu işi görebilir gibiydi. Amerika işini ertelemek zorunda kalacaktım.

Memurlar evdeki neredeyse her şeyi aldığında geride sadece yataklarımız kalmıştı. Anneme verdiğim sakinleştirici işe yaratmıştı, derin bir uykudaydı. Babamda bir sandalyenin üzerine çökmüş öylece karşıya bakıyordu. O sessiz halini görünce içimde hakim olmaya çalıştığım öfke ateşi her yeri sardı. Tüm gücümle karşısına geçip bağırdım. İçimdeki tüm kırgınlıklar, kızgınlıklar hepsi lav olup aktı, babamla ikimiz altında kaldık. Hiçbir şey söylemedi, bende odama kapanıp ağladım. Fırtına gelip her yeri tarumar etmişti, arkasındaysa enkaz halde bir Asya kalmıştı. Kendime dağılmak için sadece bu gece izin vermiştim. Yarın yine tüm gücümle bu problemi halledecek ve annemin üzülmesine engel olacaktım.

Yol Arkadaşım (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin