Başında korkunç bir ağrı ile uyandı Sarp. Dün gece öyle bir içmişti ki eve, hatta şu koltuğun üzerine nasıl geldiğini bile hatırlamıyordu. Aslında hiç adeti değildi bu kadar içmek. Sarp özel günler harici bir iki kadehten fazlasını içmezdi, sporcu olduğu için bedenine dikkat ediyordu. Ama şimdi, hem zaten artık sporcu kalabilecek miydi? En son takımının koçuyla konuştuğunu, sonra da bir bara gidip oturduğunu hatırlıyordu. Sonra bir ara Buse'yi görmüştü sanki. Emin değildi, dün geceye ait tüm görüntüler karmakarışıktı.
Babası elinde ne varsa almıştı son aylarda. Evi, kartları, parası hatta annesi ile Sare'yi bile... Geride bir takımı, bir de Asya'sı kalmıştı. Ama Sarp yine de mutluydu. Asya ona zahmetsiz bir mutluluk veriyordu. Radyo dinlerken aniden karşına en sevdiğin şarkının çıkması gibi zahmetsiz... Asya ile hayat istediği tek şeydi, Sarp buna emindi.
Ünal Bey Sarp'ın sınırlarını zorlamak için nihayet son kozunu oynamıştı. Sarp antrenmana gittiği sırada kontratının uzatılmayacağını öğrenmişti. Koç isim vermemişti ama belli ki babası hatırı sayılır bazı isimleri araya sokup Sarp'ın basketbol oynayamaması için gereken her şeyi yapmıştı. Bir ay sonra sezon bitiminde Sarp artık takımın oyuncusu olmayacaktı. Bunu öğrendiğinde o kadar öfkelenmişti ki antrenmana girmeden spor salonundan çıkıp gitti. Önce sakinleşmesi gerekiyordu ve bunun için Asya'ya ihtiyacı vardı. Tam da iş gezisinde olacağı hafta kötü gelişmeler özellikle sıraya girmiş gibiydi. Sarp aklına ilk gelen seçenek olmayınca ikinciyi gerçekleştirdi. Bir bara girip içebildiği kadar içti, her şeyi, herkesi unuttu.
Sonrada o hafta kimse ile konuşmak istemeden kaçtı. Doruk'ların Şile'deki yazlık evinin anahtarını alıp hiç var olmamış gibi ortadan kayboldu. Asya ile dahi konuşmadı. Doruk sürekli Asya'nın onu arayıp endişeli bir şekilde Sarp'tan haber beklediğini söylüyordu ama artık hiçbir şeye mecali kalmamıştı. Asya dönünce onunla nasıl olsa konuşurdu. Zaten takımındaki gelişmesinin akabinde başka bir şey daha olmuştu. Yüz yüze konuşmak daha iyiydi, birlikte almaları gereken bazı kararlar olacaktı. Geçenlerde bir maçına geleceğini bildiği NBA temsilcilerinden birisi Sarp'ı beğenmişti. Amerika'daki takımları için anlaşma yapmak istiyorlardı. Bu Sarp'ın pek beklemediği bir gelişme olmuştu doğrusu. NBA'de oynamak basketbolla uğraşan herkesin hayaliydi. Sarp da bir zamanlar bunu çok istiyordu. Asya'dan çok önceydi o zamanlar. Babasından kaçmasının bir yolu ve basketbol kariyerinin zirvesi gibi gelmişti ona bu durum. Peki, Asya ile gelecekleri ne olacaktı? Genç kadının iki sene daha okulu vardı, Sarp gel benimle diyemezdi ki. Onsuz gitse.... Sarp bunu bir seçenek olarak dahi görmüyordu.
Hesaba katmadığı bir şey daha vardı. Körkütük sarhoş olduğu akşam arkadaşlarıyla eğlenmeye gelen Buse'ye rastlamıştı. O kadar sarhoştu ki onu eve getirenin Buse olduğu hatırlamıyordu. O koltukta sızıp kalmışken Buse'nin fotoğraf çekip Asya'ya göndermesi ise hiç aklına gelecek bir olasılık değildi. Sarp kötü günler geçirdiğini sanırken, Doruk'un Asya'nın eve geldiğini söylemesiyle tamamen sarsıldı. Eğer bu akşam Asya'yı bulamazsa artık endişe etmesi gereken bir ilişkisi kalmayacaktı. Sarp Asya'sız yaşayamazdı ki. Nasıl böyle aptalca ve ihmalkar davranabilmişti? Hemen Asya'nın evine gitti, bir fırça da Ela'dan yedikten sonra oradan eli boş döndü. Sonra Utku'yu aradı, ona yardım edebilecek tek insanı... Daha önce kavuşmalarını sağlayan insandı Utku. Asya'nın yerini bildiğine adı gibi emindi ama genç adam telefonda hiçbir şey anlatmayıp ertesi gün yüz yüze konuşmak istedi. Sarp çaresiz kabul etti ama o gece gözüne uyku girmedi. Gözünün önünde sürekli Asya'nın ağlamaklı ve öfkeli yüzü canlandıkça yüreği burkuluyordu.
Ertesi sabah daha kahvaltı bile etmeden kendini Gürsoy Holdingin camdan kulesinde buldu. Utku'nun odasının bulunduğu kata doğru telaşla ilerlerken kapının açık olduğunu gördü. Utku içeride genç bir adamla tartışıyordu. Sarp onu hiç böyle öfkeli görmemişti, içeridekinin kim olduğunu ister istemez merak etti ve söylenenlere kulak misafiri oldu.
'Umut artık bu son noktaydı. Sen gerçekten benim ömrümü kısaltıyorsun.'
'Abi bir dinlesen anlatacağım.'
'Neyi anlatacaksın? Seni nezaretten topladım dün gece. Adının gazetelere düşmemesi için sabahtan beri verdiğim savaştan haberin var mı senin? Umut senin pavyonda ne işin vardı? Pavyon ya pavyon?'
'Şimdi öyle demeyelim ama. Orası nezih bir eğlence mekanı. '
Umut'un laubali tavrı Utku'yu daha da sinirlenmişti ki kapıda dikilen Sarp'ı fark etti.
'Sarp, gelsene içeri. Biz de bir çeşit aile krizi içerisindeydik. Kusura bakma.'
Sarp içeri girdiği sırada Umut elini uzattı.
'Sinirli abim bizi tanıştırmadı ama ben Umut. Gürsoy'ların en yakışıklısı.' deyip gülümsedi.
'Ben Sarp. Memnun oldum.'
'Ben seni basketboldan tanıyorum zaten. Bu sıkıcı adamla işin ne onu anlayamadım.'
'Umut kapa çeneni, seninle daha işimiz bitmedi. Şimdi Sarp'la ilgilenmem gerek. Buralardan kaybolma. '
Umut kapıya doğru yönelirken Sarp'a yaklaşıp fısıltıyla teşekkür etti.
' Sayende idamdan kurtuldum. Sana bir iyilik borcum var artık. ' dedikten sonra odadan çıktı.
Sarp Umut'un söylediklerine güldü, sonrada Utku'nun karşısındaki koltuğa bezginlikle oturdu. Utku Asya'dan duyduğu her şeyi Sarp'a anlattı, Sarp da kendi başına gelenleri. Konuşmanın sonunda Sarp Buse'ye inanılmaz öfkeliydi. Ama öfkesi en çok kendi ihmalkar davranışınaydı.
'Asya çok kötü bir halde kapıma geldi Sarp. Söz vermiştin, ona iyi bakacaktın. Bu yaptığın sana yakışmadı.'
'Utku, ne desem bir açıklama olmayacak ama ben Asya'yı bilerek ve isteyerek asla üzmem. Buse'nin yaptığı şeyden hiç haberim yoktu. Habersiz bırakmamsa tam bir eşeklik gerçekten. Kendimi Asya'nın yerine koyuyorum, bana ne yapsa hakkıdır. Ama ben onsuz yaşayamam. '
' Madem ne yaptığının farkındasın git o zaman, düzelt aranızı. Asya'yı ağlarken değil gülerken görmek istiyorum. Sen iyi bir adamsın Sarp. Herkes arada hata yapar, önemli olan telafi edebilmek. '
' Sen çok iyi bir adamsın Utku. Sana borcum katlanarak artıyor. Asya'nın yanında senin gibi biri olduğunu bildiğim için içim rahat ediyor. Çok sağ ol her şey için. '
' Siz iyi olun, benim için gerisi önemli değil. '
' İşine karışmak istemem ama aynı sabrı Umut'a da mı göstersen? '
' Sarp, Allah aşkına dün akşam pavyonda dansözün birine para takarken görüntüleri var. Sonra yaşananları anlatsam roman olur ve bu onun kaçıncı vukuatı. Ona tahammül seviyem eksilerin altında inan ki.'
Sarp ne diyeceğini bilemedi, kendi kardeşini en iyi Utku bilirdi. Daha fazla bu konuya karışmak istemedi. Hem dağ evinde olduğunu öğrendiği sevgilisine, Asya'sına koşmalıydı. Gerekirse ayaklarına kapanıp yaptığı eşekliği affettirecekti.
Peki ya sonra?
Amerika'ya gidecek miydi? Asya'ya bunu nasıl anlatacaktı? Utku'nun odasından çıkarken pek çok cevapsız soru vardı Sarp'ın kafasında. Bildiği tek şey Asya'ya olan aşkıydı ve ondan ayrı kalma ihtimali olan seçenekler Sarp'ın tercihinden oldukça uzaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yol Arkadaşım (Tamamlandı)
General Fictionİnsan bir hikaye anlatmaya karar verince nereden başlayacağını bilemiyor bazen. Aslında söyleyecek çok sözüm var, hissediyorum. Size hikayemi anlatacağım, hatta başka hikayeleri de. Hayat denen bu zorlu yolda yürürken yalnız olmadığınızı bilin istiy...