ASYA
"Asya kendinin nasıl farkında değilsin anlamıyorum. Tanıdığım en güzel, en zeki, en güçlü kadınsın. Bazen gerçek olabileceğine inanmak için bir kusur arıyorum ama yok. Sen etrafını büyülüyorsun bundan da haberin yok. Utku da dahil başka insanların seni fark edebilme ihtimali beni delirtiyor."
Anlaşılan Sarp bazı şeyleri daha fazla içinde tutmaya niyetli değildi. Söylediği şeyler kızarmaya meyilli olan yüzümü domates kırmızı haline getirmişti muhtemelen. Yanaklarım yanıyordu.
"Sarp, lütfen dur artık!"
"Neden? Bilmediğin şey değil, farkında değil misin?"
"Bazı şeyleri konuşmamızın zamanı değil. Şimdilik böyle kalsak, olmaz mı? Arkadaş olarak."
"Biz arkadaş değiliz. Bu aramızdaki arkadaşlıktan öte bir şey, en azından benim için. Peki Asya. Bu seferlik istediğin gibi olsun."
Konu şimdilik kapanmış gibi dursa da Sarp artık bir şeyler dile gelsin istiyordu. Ama ben dile gelecek şeyler hazır değildim. Hem hayatımızda yeterince karmaşık şey vardı. Bu karmaşıklığa bir de kalp ağrıları eklemek ikimize de haksızlık olurdu.
Kahvaltıdan sonra etrafı gezdik. Rumeli Feneri de köye yakın olunca oraya da geçtik. Fenerin bulunduğu yerden denizin manzarası gerçekten görülmeye değerdi. İnsanın ömrüne ömür katardı. İşte aşk buydu, güzel bir manzaraya belki bir deniz feneri ne, denize, gökyüzüne ve ya bunların hepsini içeren bir ana aşık olmak... Ben hayran hayran manzaraya bakarken Sarp ilgiyle beni izliyordu.
"Burayı çok sevdin sen. İstersen sık sık geliriz."
"Evet, çok sevdim. Sevmek ne kelime, bayıldım. Deniz, fener, bu kale. Dünyada görülecek ne çok güzellik var burası gibi. Hepsini görmek isterdim."
"Görürsün belki." diye mırıldandı Sarp. "Hatta istersen beraber gideriz." Sesi fazlasıyla hevesli çıkmıştı.
"Neden olmasın?" dedim ona cevap olarak. " Biz de yol arkadaşı oluruz."
"Yolda bile arkadaşız yani." deyip gülmeye başladı. "Öyle olsun bakalım."
"Benimle uğraşmaya bayılıyorsun, değil mi?" diyerek bende güldüm.
Söylediklerime herhangi bir cevap vermeden "Asya, haftaya cumartesi finallerin bitmiş oluyor değil mi?" diye sordu.
"Evet."
"Lig için önemli bir maçımız var. Sen de gelir misin? Hem şimdiye kadar beni hiç basketbol oynarken izlemedin."
"Olur, gelirim tabii." Doğru söylüyordu. Sarp'ın basketbolcu kimliği ile henüz tanışma fırsatı bulamamıştım maalesef.
"Hatta Ela ile Elif'i de al istersen beraber gelin."
"Çok iyi olur. Ben zaten sonra Bursa'ya geçeceğim. Hem tatil öncesi hep birlikte zaman geçirmiş oluruz."
"Sonra gidiyor musun?" dedi hayal kırıklığını gizleyemeden.
"Sömestr tatili geldi biliyorsun. Ailemi çok özledim. Annem her telefon açışımda sitem ediyor."
"Ne kadar süre yoksun peki?"
"Bir hafta yokum. Sonra döneceğim. Zaten işe başlamam gerekiyor."
"Bir hafta bekleyeceğiz artık görmeden ne yapalım?"
"Uzun bir süre değil ki. Hemen geleceğim."
"Sonra da o CEO bozuntusunun yanında çalışacaksın."
Sözleri beni öfkelendirmeye başlamıştı. "Sarp lütfen. Daha adamı tanımıyorsun bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yol Arkadaşım (Tamamlandı)
General Fictionİnsan bir hikaye anlatmaya karar verince nereden başlayacağını bilemiyor bazen. Aslında söyleyecek çok sözüm var, hissediyorum. Size hikayemi anlatacağım, hatta başka hikayeleri de. Hayat denen bu zorlu yolda yürürken yalnız olmadığınızı bilin istiy...