8.Bölüm 💜

2.2K 159 25
                                    

Umarım beğenirsiniz 🙏🏻

İyi okumalar 💜

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Oğuz
"Hangi mesafe? Dip dibeyiz sürekli." dedim ve sonradan dediğim şeyin farkında vardım. Beynim, önce söyle sonra düşün tarzı çalıştığı için hep bu duruma düşüyordum. Aslında bazen eğleniyordum. Mesela bugün, Onur'a iki kez aynı şeyi yaptım istemeden ve tepkisi ister istemez komik geliyordu.

"Şey... Orası öyle de... Yanıma oturmak ister misiniz?" diye lafı çevirdiğinde daha fazla üstüne gitmemeye karar verdim ve dediği şeyi düşündüm birkaç saniye.

"Yere mi oturacağım?" diye sordum ona doğru bakarak. O da hafiften gözleri kısık şekilde bakıyordu. Bana bakmak için kafasını kaldırması gerekiyordu çünkü ben sandalyemde oturuyordum o ise yerde. Yüzüne, batmak üzere olan güneş vuruyordu ve gözleri ister istemez kısılıyordu. Elini gözlerinin üstüne siper yapıyordu ama pek işe yaradığı söylenemezdi.

"Evet. Toprağın enerjisi iyi gelebilir. Ister misiniz?" dediğinde gözleri beklentiyle bakmaya başladı. Bende ne bileyim... O an onu kırmak istemedim ve kabul ettim dediğini. Onun da yardımıyla çimenlere oturdum. Tam yanına oturmuştum. Sağıma doğru baktığımda denizi seyrediyordu dalgın gözlerle. Dışarıdan çok neşeli bir kişiliği vardı ama aslında çok derin ve duygulu biriydi. Gözlerinden belliydi. Çünkü biliyordum ki gözler kalbin aynasıdır. Bende gözlerimi denize çevirdim ve konuşmak için dudaklarımı araladım.

"Ailen nerede yaşıyor?" diye sordum. Nedense içimde onu tanıma isteği vardı. Yani sonuçta çalışanımızdı. Onu tanımak istemem gayet normaldi. Değil mi?

"Ailem başka bir şehirde yaşıyor. Uzun zamandır görüşmüyorum onlarla." dedi durgun sesiyle.

"Özel değilse, anlatmak istersen dinlerim." dedim. Bir süre susmayı tercih etti. Bende konuşmadım. Sonra birden konuşmaya başladı.

"Beni olduğum gibi kabullenmek istemediler. Benden değişmemi istediler. Zorladılar buna. İstemediğim bir hayatı yaşamaya mecbur bıraktılar beni. Boynumdaki prangadan kurtulunca nefes almaya başladım." dedi ve suskunluk oldu ortamda. Ne diyebilirdim ki? Ben hiç ailem tarafından dışlanmamıştım. Nasıl hissettirdiğini bilmiyordum.

"Şey, belki seni tam olarak anlayamam ama anlamaya çalışıyorum. Kötü bir şey olmalı." dedim. Sinirli bir gülüş kaçtı dudaklarının arasından.

"Kötü bir şey olmasının yanı sıra korkunç. Yıllardır gayet iyi gidiyor herşey. Ama sonra bir anda alt üst oluyor ve gerçek yüzlerini görüyorsun. Korkunç." dedi. Bu konuyu daha fazla eşelemek istemedim çünkü morali bozuluyordu. Yüzü düşmüştü.

"İstersen başka şeyler konuşabiliriz." dedim yüzüne bakarak. O da denize bakan gözlerini bana çevirdi. Gözlerinin maviliği denizle yarışırdı ve eminim ki gözleri kazanırdı. Çok güzeldi.

"Çok iyi olur." dedi ve tebessüm etti. Bende tebessümle karşılık verdim. Bir süre daha havadan sudan sohbet ettik bahçede. Hava kararana kadar birlikte oturduk. Önceden olsa akşama kadar odamda takılacaktım boş boş. Onur, bana hayatın hediyesi olmuştu sanki.

Nasıl gidiyor?

Yorumlarınızı bekliyorum 🤗

Sizleri seviyorum 💙

SEV YETER (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin