Umarım beğenirsiniz 🙏🏻
İyi okumalar 💜
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Onur
Oğuz Bey'e minik yardımımdan sonra eşyalarımı yerleştirmek için bana hazırlanan odaya geçtim. Oda büyük ve güzeldi. Büyük bir yatak, yerlere kadar uzanan pencereler, büyük sayılabilecek bir dolap, pencere kenarında uzun bir koltuk, küçük bir kitaplık, banyo ve bir yatak odasında olması muhtemel herşey vardı. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra valizleri bazanın altına koydum. Odadaki sehpanın üstündeki sudan içip biraz dinlendim ve baş ucumdaki komodine yeni başlayacağım kitabı koydum. Gece uyuyamayınca kitap okurdum. Baş ucumda hep kitap olurdu bu yüzden.Biraz dinlendikten sonra odadan çıktım ve yanımdaki odanın kapısına hafifçe vurdum. Ses gelmeyince uyuduğunu düşünerek yavaş bir şekilde girdim içeri. Gerçekten de uyuyordu. Mizacı sert olsa da şu an bir bebek gibiydi ve çok güzel... Neler diyorum ben? Yanına yaklaşıp üstünü örttüm ve birkaç dakika uyumasını izledim. Göğsünün yavaşça inip kalkışını, yüzünün yanına düşmüş kemikli ve güzel elini izledim bir süre. Gözlerim yüzüne kaydı sonra. Uzun kirpikleri, güzel kaşları, beyaz teni, küçük burnu, kırmızı dudakları... Daha fazla izlememek için kendimi zar zor toparlayıp odadan çıktım sessizce.
Aşağıya indiğimde Hande Hanım kucağında Kağanla oturuyordu. Beni görünce gülümsedi. Onu görünce gülümsemesi bana da bulaştı. Bende gülümsedim.
"Hoşgeldiniz. Yerleştiniz mi odanıza?" diye sordu. Kibar bir kadındı.
"Evet efendim. Yerleştim. Oğuz Bey uyumuş. Bende o yüzden biraz dolaşayım dedim."
"İyi yapmışsınız. Hem evi de öğrenmiş olursunuz. Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa çekinmeden söyleyin lütfen." dedi ve ayaklandı. "Kağanın uyku saati geliyor. Yatırsam iyi olacak. Görüşürüz Onur." dedi ve minik oğluyla ayrıldı yanımdan.
Bende fazla durmadan ayrıldım salondan ve yukarı kata çıktım. Odama geçmeden önce Oğuz Bey'e bakmak istedim. Uyandıysa onunla ilgilenebilirdim. Kapıya yavaşça vurdum. Bu sefer ses geldi ve bende içeri girdim.
"Uyanmışsınız." dedim tebessümle. O bana göre daha sert mizaçlı biriydi. Yada öyle görünüyordu.
"Evet." diye mırıldandı. Yatakta doğrulmaya çalışırken yanına gittim.
"Kalkmak mı istiyorsunuz?" diye sordum. Biraz yakındık ve yeşil gözlerine ilk kez bu kadar yakından bakıyordum. Cevap vermedi birkaç saniye. Sadece gözlerimiz iletişim kurdu birbiriyle. Kapıdan gelen sesle kendimize geldik ve ben geri çektim kendimi. Kalbim maraton koşmuş gibiydi.
"Gel!" dedi Oğuz kapının dışındaki kişiye. Annesi kapıdan sadece başını uzatarak konuştu.
"Oğlum, Deniz gelmiş. Seni görmek istiyor." dedi. Oğuz başıyla onayladı.
"Tamam. Geliyorum birazdan." dedi ve annesi çıktı odadan. Oğuz bana bakınca hemen tekrar yaklaştım ve ona yardım ederek sandalyesine oturttum. Birlikte odadan çıktıktan sonra asansöre girdik. Aşağı inene kadar konuşmadık hiç. Sert olduğu kadar biraz da soğuktu. Kazadan sonra böyle olduğunu söylemişti babası. Asansörden indikten sonra Oğuz'a dönerek konuştum.
"Ben bahçeye çıkayım. Siz bana seslenirsiniz. Hemen şurada olacağım." dedim başımla bahçeyi göstererek.
"Sen de gelebilirsin istersen. Arkadaşımla tanışırsın. Hem sen hep yanımda olmak için gelmedin mi? Neden benden uzakta duracaksın?" dedi. Dedikleriyle şaşkın bir şekilde ona bakakalmıştım. O da dediğini sonradan farketti ve gözlerini kaçırıp sandalyesini salona doğru sürdü. Şaşkınlığımı atıp salona girdim bende.
Oğuz'un arkadaşıyla tanıştıktan sonra üçümüz sohbete dalmıştık. İyi bir çocuktu Deniz. Oğuz'un çocukluk arkadaşıymış. Hidayet'le benim gibi. Birkaç saat birlikte takıldıktan sonra Deniz gitti. Bizde Oğuz'la bahçeye çıkmıştık. O sandalyesine oturuyordu, bende yere, çimenlerin üstüne oturmuştum. Doğayı severdim. Gözlerimi kapatmış temiz havayı solurken, üstümde bakış hissettim. Gözlerimi aralayıp baktığımda Oğuz'un bana baktığını gördüm. Benim bakışımı farkedince o da önündeki deniz manzarasına çevirdi bakışlarını. Evet, evleri deniz manzaralıydı. Bir şey diyecekti de, diyemiyordu sanki. Öyle bir hali vardı. Müdahale etmeye karar verdim.
"Bir şey mi diyeceksiniz bana?" diye sordum ona bakarak. Deniz'i izlerken cevap verdi.
"Siz demene gerek yok. Rahat olabilirsin."
"Rahat hissedemem o şekilde. Mesafeyi hatırlatıyor bana."
"Hangi mesafe? Dip dibeyiz sürekli." dedi bana bakarak. Bazen öyle şeyler diyordu ki öylece kalıyordum. Şu an olduğu gibi...
Yorumlarınızı bekliyorum 🙏🏻
Sizleri seviyorum 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV YETER (BxB)
RomanceOğuz, trajik bir kaza sonucunda, tekerlekli sandalyeye mahkum olur. Ona yardımcı olmak için, Onur eve gelir ve bu iki genç, farkında bile olmadan, birbirlerine kapılırlar... İki erkeğin aşkını konu almaktadır. Ona göre gelin ve okuyun. 23.09.2020-10...