Umarım beğenirsiniz 🙏🏻
İyi okumalar 💜
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Oğuz
"Daha iyi misin?" dedi Onur beni sakinleştirdikten sonra. Başımı salladım sadece. Nezih böyle bir şeyi nasıl yapardı aklım almıyordu? "Odada kalmak istediğine emin misin? İstersen dışarı çıkalım?" dedi bu kez. Yüzüne bakıp gülümsemeye çalıştım. Artık ne kadar başarabildim bilemiyorum."İyiyim Onur. Sadece biraz sarsıldım. İlk kez başıma böyle bir şey geliyor. Karşı koyamadığım için kendimi çok aciz hissediyorum." dedim sonlara doğru sesim kısılırken. Omuzumda Onur'un elini hissedince yüzüne baktım.
"Sen asla aciz değilsin. Öyle düşünme. Sen, benim hayatım da gördüğüm en güçlü insanlardan birisin. Gerçekten." dedi. Ciddi görünüyordu. Beni rahatlatmak için öylesine söylemiyordu bunu, biliyorum.
"Teşekkür ederim Onur. Sen olmasan cidden ne yapardım bilmiyorum. Bugün bana o kadar büyük bir iyilik yaptın ki..." dedim ve Nezih'i döverken söyledikleri aklıma geldi.
'Kimsin sen lan! Benim olana nasıl dokunursun şerefsiz! Seni öldürürüm. O benim anladın mı? Bir daha ona dokunmaya kalkarsan o ellerini kırarım.'
Gözlerimi ona diktiğimde o, gözlerini kaçırmıştı. Muhtemelen onunda aklına aynı şey gelmişti. Tam o konuyu açacakken kapıya yavaşça vurulduğunu duydum.
"Gel." diyebildim. Kapı yavaşça açıldı ve içeri annemle babam girdi. Onur yatağımın kenarından kalktı onları görünce."Ben çıksam iyi olur." dedi ve kapıya yöneldi. Babam durdurdu.
"Çıkmana gerek yok Onur. Sende ailedensin artık. Hele ki bugün yaptıklarından sonra seni de oğlundan ayırmam artık." dedi babam bunu tamamen başka bir amaçla söylemişti ama benim aptal kalbim başka algılamıştı ve heyecanla atmaya başlamıştı. Beynim zaten kalbim devreye girince aradan çekiliyordu. Onur teşekkür edip odadaki koltuğa geçti bu kez. Onur'a bakarken elimde bir sıcaklık hissedip odağımı değiştirdim. Annem, elimi tutuyordu.
"İyi misin oğlum?" diye sordu.
"İyiyim anne. Onur tam bir kahraman gibi geldi kurtardı beni ejderhadan." dedim espriye vurarak. Benden beklenmeyen hareketler sergiliyordum. Evdeki herkesin siniri bozulmuş olacak ki bu espriye kahkahalarla gülmeye başladık. Annemle babam iyi olup olmadığımdan emin olmak için gelmişler, iyi olduğumu görünce gitmişlerdi. Biz de yine Onur'la yalnız kaldık. Benim beynimde yine aynı iki kelime dönüp duruyordu.
'O benim. O benim. O benim.'
Onur bunu neden demişti ki? Acaba Nezih'e gözdağı vermek için miydi? Yoksa benden gerçekten... Olabilir miydi? Onur benden hoşlanıyor olabilir miydi? Bu düşünceyle ona baktım. Nasıl bir ifadeyle baktım bilmiyorum ama Onur kalkıp yatağın sol tarafına geçip oturdu yine. Çaprazında kalan pencereden güneş vuruyordu arkasından ve çok kusursuz görünüyordu. Bakışlarını bana çevirdi ve konuşmaya başladı.
"Sanırım bazı şeyleri konuşmamızın zamanı geldi Oğuz." dedi gözlerini kaçırarak. Kalbim daha bir hızlanmaya başladı sanki.
"Seni dinliyorum." dedim. Şükür ki sesim normal çıkmıştı. Derin nefes aldı birkaç kez. Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. Ama bana bakmıyordu. Ellerine bakıyordu.
"Buraya gelirken aslında sadece iş bulabildiğim için mutluydum. Daha sonra seni gördüm." dedi ve bana baktı ışıl ışıl mavileriyle. Onur'un gözlerinin dünya üzerindeki en güzel gözler olduğunu söylemiş miydim? "Hatırlıyor musun? Salonda karşılaşmıştık. O zaman bu kadar sıcak bakmıyordu zümrüt gözlerin." dedi. Kalbim tekledi dedigiyle. O da benim gözlerime dikkat etmişti yani. "O an seni görünce kalbim tekledi. Yanlış anlamanı istemiyorum, önce durumuna üzüldüğümü düşündüm. Yalnız gün geçtikçe aslında kalbimdeki o hareketin sen her aklıma geldiğinde, ah yani sen aklımdan çıkmadığında anladım. Kalbim her an deli gibi atıyor Oğuz. Bir an olsun aklımdan çıkmıyorsun. Gözlerimi ne zaman kapatsam zümrüt gözlerin düşüyor zihnime. Bedenimi tamamen kuşattın." dedi ve bana baktı. Bende şok içindeydim ve deli gibi bir heyecan vardı üstümde. Onur, hiç beklemediğim anda, ilan-ı aşk ediyordu ve ben heyecandan bayılmak üzereydim. Aşkım karşılıklıydı! Bu nasıl bir histi böyle? Duygularım kalbimden taşıyordu sanki. Ağlayacaktım neredeyse. "Hissetmek ister misin?" dedi gözlerime bakarak.
"N-neyi?" dedim zar zor sesimi bularak.
"Bende yarattığın etkiyi." dedi kısık çıkan sesiyle. Başımla onayladım. Elimi tuttu iki eliyle ve kalbine götürdü. Kalbi elimin altında deli gibi atıyordu. Bu kalp benim için böyle atıyordu. "Seni seviyorum Oğuz." dedi. Kalbim atmayı bırakacaktı nerdeyse. Cidden bayılacaktım heyecandan o raddeye gelmiştim. Bende duygularımı bilsin istiyordum ve aynı yöntemi kullanmaya karar verdim.
"Peki ya sen? Sen hissetmek ister misin?" diye sordum. Şaşkınlıkla havalandı kaşları. Anlamamıştı. Boşta kalan elimle onun elini kavradım ve kalbime bastırdım. "Kalbimin böyle atmasının sebebi sensin Onur." dedim duygularım gözlerime taşarken. Birazdan gözyaşı olarak gösterecekti kendini duygularım. O kadar yoğun hissediyordum işte.
"Ya-yani s-sende..." dedi devamını getiremedi.
"Evet Onur. Bende, bende seni seviyorum."
Yeeey bunlar da oldular bence 😍😍
Yorumlarınızı bekliyorum 🙏🏻
Sizleri seviyorum 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV YETER (BxB)
RomantizmOğuz, trajik bir kaza sonucunda, tekerlekli sandalyeye mahkum olur. Ona yardımcı olmak için, Onur eve gelir ve bu iki genç, farkında bile olmadan, birbirlerine kapılırlar... İki erkeğin aşkını konu almaktadır. Ona göre gelin ve okuyun. 23.09.2020-10...