16.Bölüm 💜

1.8K 121 17
                                    

İyi okumalar 💜

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Onur
Hidayet'in doğum günü olduğu için eve gitmem gerekiyordu bugün. Hem doğumgününü kutlayacaktım hemde Oğuz'la olan ilişkimi açıklayacaktım. Aynı zamanda da hasret gidermiş olacaktık. Çok özlemiştim kardeşimi. Yola çıkmadan önce, sevgilimle vedalaşmak için odasına gittim. Yavaşça açtım kapıyı. Yatağında oturuyordu.

"Günaydın bitanem." dedim yanına ilerlerken. Bana bakınca şaşkınlıkla karışık bir gülümseme vardı yüzünde.

"Günaydın da, gittin sanıyordum." dedi. Yatağın kenarına oturup sol elini avuçlarımın içine alıp öptüm.

"Birazdan çıkacağım. Seni görmeden gitmek istemedim." dedim. Tatlı tatlı gülümseyerek baktı. Sol eli benim elimde olduğu için sağ eliyle yanağımı okşamaya başladı.

"Ben çok şanslı bir adamım. Beni çok seven bir sevgilim var." dedi.

"Bende çok şanslıyım. Benim de beni çok seven bir sevgilim var. Hava mı atıyorsun?" dedim alayla. Kıkırdadı bu kez.

"Haklısın. Senin de seni çok seven bir sevgilin var." deyip dudaklarıma uzandı. Bir öpücük bıraktı dudaklarıma. Anında karşılığını bulunca birazcık uzun bir öpücük oldu. Eh, bu beni idare ederdi bir süre. Dudaklarından ayrıldıktan sonra saatine baktım.

"Sevgilim çıkmam gerekiyor şimdi. Seni çok seviyorum. Sakın unutma." deyip avucumun içindeki elini öptüm tekrar. Sıcacık bir şekilde gülümsedi.

"Unutmak ne demek? Aklımdan hiç çıkmıyor ki." dedi ve sağ elini ellerimin üstüne koydu. "Bende seni çok seviyorum. Vakit buldukça ara, mesaj at. Biliyorum çok uzak değil ama merak ederim. Haberdar et beni." dedi.

"Tamam güzelim." dedim ve zorla çıktım odadan. Gidesim yoktu hiç ama Hidayet benim ailemdi. Gitmem gerekiyordu. Her anımda yanımdaydı.

Evden ayrılmadan önce Hande hanımla karşılaştım merdivenlerde.

"Ah Onur gidiyor musun?" dedi. Kucağında yine Kağan vardı. O da gün geçtikçe bana alışmıştı. Kollarını bana uzatıyordu gelmek için. Hande hanım Kağan'a baktı. "Sen Onur abiyi çok mu sevdin? Ona mı gideceksin sen?" dedi sevimli bir ses tonuyla. Bende gülümseyerek izliyordum karşındaki manzarayı. Hâlâ bana gelmek için uğraşan miniği kucağıma aldım ve öptüm yanaklarından. Çeneme ağzını dayayıp ısırmaya çalışıyordu. Sanirim bu ufaklık diş çıkarıyordu. "Diş çıkarıyor bu aralar. Diş kaşıyıcısı aldım ama onun yerine herşeyi ağzına alıyor. Benimde parmaklarım ve çenemi dişlemeye çalışıyor." dedi Hande hanım.

"Evet, bunu bir yerden duymuştum. Dişleri kaşınıyor değil mi?" diye sordum.

"Evet. O yüzden bu aralar biraz da huysuzlanıyor. Ah şey, sen Oğuz'a göründün mü çıkmadan?" diye sordu bu kez.

"Göründüm." dedim ve Kağanı uzattım. Artık çıkmam gerekiyordu. "Şimdi gitmem gerekiyor ufaklık. Daha sonra bol bol seveceğim seni. Görüşmek üzere Hande hanım. Yarın görüşürüz artık." dedim.

"Görüşürüz Onurcum." dedi ve önce evden sonra da bahçeden çıktım.

Otobüs durağına gittim ve otobüsü beklemeye başladım. Sanki takip ediliyor gibi hissediyordum ama arkama veta etrafa bakınca kimseyi göremiyordum. Sadece bir his diyerek geçiştirdim ve gelen otobüse bindim. Yaklaşık bir saat kadar sonra otobüsten indim. Yakındaki bir mağazaya girip, Hidayet için hediye aldım ve eve doğru yürümeye başladım. Ara sokağa saptığımda yolum siyah bir araba tarafından kesilince, sadece bir his olmadığını anladım.

Arabadan üç kişi indi. İçlerinden birini tanıyordum. Bu Nezih'ti! Oğuz'u taciz eden şerefsizdi bu! Adam toplayıp yolumu kesiyordu ergenler gibi. Nezih, şu an hiç doktor gibi durmuyordu. Üstünde tişört ve kot vardı sadece. Tam bir serseri gibiydi. Bunların bana dalacağı belliydi zaten. Bari boşuna olmasın diye düşünerek konuşmaya başladım.

"Ooo tacizci doktor. Hâlâ insan içine çıkabiliyorsun ha? Ah tabi ya! Bir insan yüzsüz olunca." dedim ve yüzündeki ifadenin değişimini zevkle izledim.

"Az sonra dayaktan bayılacak birine göre fazla cesursun bakıcı." dedi. Diğer ikisi kollarımdan tuttular ve Hidayetin hediyesi savruldu elimden. Nezih bana doğru geliyordu. Yüzünde bariz bir nefret ifadesi vardı. "Senin yüzünden işimden oldum. Artık doktorluk yapamıyorum." dedi boğazımı sıkarak. Yine de güldüm. Delirsin sinirden.

"Kendi a-aptallığının faturasını b-bana kesme." dedim  zar zor  ve karnıma bir yumruk yedim. İki büklüm oldum yumruk yüzünden ama pes etmeye niyetim yoktu. Kahkaha attım yine de. "Elin hafifmiş doktor bozuntusu." dememle diz kapağıma tekme yedim arkadan ve kollarımdan tutanlar bırakınca yere düştüm. Sonra hepsi birden tekmelerle, gelişine vurmaya başladılar. Bilincim kaybolana kadar yerde tekmelendim. Nefes almakta bilr güçlük çekiyordum artık. En son göğsüme darbe yerken o şerefsizi  zorla çektiler.

"Öldüreceksin lan yeter bu kadar!" diyerek çekiştirdiler üstümden. Arabaya binip gittiklerini gördüm en son. Sonra... Sonrası yok!

Onur'umu dövdüler 🥺

Yorumlarınızı bekliyorum 🙏🏻

Sizleri seviyorum 😍

SEV YETER (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin