23.Bölüm 💜

1.5K 114 26
                                    

İyi okumalar 💜

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Oğuz, şokla bacaklarına bakıyordu. Nasıl oluyordu bu? Nasıl hissediyordu? Bu mümkün müydü? Hizmetli kadın sürekli özür diliyordu. Hande Hanım yerinden kalkıp onu mutfağa gönderdi ve oğlunun yanına geldi. Onur, telaşla Oğuz'un bacağını siliyordu elindeki peçeteyle.

"İyi misin Oğuz?" diye soruyordu bir yandan da. Hande Hanım da oğluna bakarak konuştu, yalnız Oğuz'un başı öne doğru eğikti.

"Oğlum bir şeyin yok ya?" dedi kadın. Oğuz'un şok olmuş ifadesi hâlâ yüzündeydi. Başını kaldırıp Onur'a baktı. Onur yüzündeki ifadeyi görünce telaşlı bir şekilde konuştu tekrar.

"Oğuz iyi misin? Neden öyle bakıyorsun?" diye sordu. Oğuz'un durumu masadaki herkesi telaşlandırmıştı çünkü çok garip görünüyordu.

"Oğlum neyin var?" dedi kadın oğlunu omuzundan sarsarak. Oğuz, annesinin sesini anca algılayabiliyordu.

"Be-ben... A-anne ben... His-sediyorum. Çay dö-külünce bacağım yandı. Hissediyorum." dedi zar zor. Masadaki herkes şaşkın bir şekilde bakıyordu. Masadakiler, duydukları karşısında, nasıl tepki vereceklerini şaşırmış durumdaydılar. Oğuz'un hissetmesi çok olağanüstü bir durumdu.

"Ge-gerçekten mi?" dedi Hande Hanım. Heyecandan sesi titriyordu. Oğuz heyecanla başını salladı.

"Evet, evet... Hissediyorum." dedi. Masadaki herkes mutlu olmuştu. Evde bir anda bayram havası olmuştu sanki. Yaklaşık iki senedir yürüyemeyen genç, bir anda hisseder olmuştu. Kendisi bile inanamıyordu hâlâ.

Annesi, mutluluktan ağlarken sarıldı oğluna. Babası da aynı şekilde. Daha sonra eşler birbirine sarıldı mutluluktan. Onur, hiç çekinmeden kollarını sardı sevdiği bedene doğru eğilerek. Çok mutluydu iki genç de. Ama biraz da burukluk vardı içlerinde bir yerlerde. Hidayet ve Deniz de anın verdiği mutluluk ve heyecanla birbirlerinin bedenini kucaklamış, ardından farkına varıp ayrılmışlardı utançla.

Salondaki herkes şoku üstünden attığında Haluk bey konuşmaya başladı.

"Ben şimdi doktoru arayacağım. Gelsin ve muayene etsin seni. Bakalım neler oluyor ve nasıl ilerleyecek bu süreç?" dedi ve telefonunu cebinden çıkarıp hızla ayrıldı salondan. Hande Hanım da huysuzlanan Kağanı kucakladı.

"Ben de Kağanı uyutmaya gidiyorum. Daha sonra geleceğim." dedi neşeyle. Herkesin yüzü gülüyordu. Dört genç kalmıştı salonda sadece. Deniz, yerinden kalkıp Oğuz'a doğru ilerledi.

"Kardeşim. Senin adına çok sevindim inan. Umarım tekrar eski günlerdeki gibi oluruz." dedi ve sarıldı Oğuz'a. Oğuz'un, kazadan sonra yanında kalan tek dostu Deniz'di. Gerçek dostu... Çocukluktan beri arkadaşlardı ve bu olaydan sonra Deniz ona çok destek olmuş, dostlukları daha da kuvvetlenmişti. Gençler salonda sohbet ederken yeni doktor geldi. Orta yaşlı bir adamdı.

Onur, Oğuz'u muayene için odasına çıkardığında, iki genç nihayet başbaşa kalabilmişlerdi. Onur, odadan çıkmak için kapıya yöneldiğinde, Oğuz bileğinden yakaladı Onur'u.

"Neyin var sevgilim?" diye sordu Onur'a. Morali biraz bozuk gibiydi Onur'un ve sevgilisinin gözünden kaçmamıştı bu durum.

"Bir şeyim yok hayatım. İyiyim." dedi gülümseyerek. Oğuz biraz çekiştirince, Onur yatağa oturdu. Oğuz da sandalyesinde oturuyordu. Tam karşısında.

"Hadi anlat, ne oldu?" dedi Oğuz, sevgilisinin elini avuçları arasına alarak.

"Güzelim... Hissediyorsun artık. Zamanla yürüyeceksin de . İnan bana çok mutluyum. Ama bir yanım da buruk." dedi gözlerini kaçırarak. Oğuz şaşkın bir şekilde baktı Onur'a.

"Neden var o burukluk? Yoksa yürümeye başlayınca seni bırakacağımı falan mı düşünüyorsun?" diye sordu. Şaşkınlığı sesine de yansıdı ister istemez. Onur başını öne eğdi. Cevapsız bıraktı bu soruyu. Oğuz, hâlâ şaşkındı ve sevgilisinin sessizliğini evet olarak algıladı. "Seni neden bırakayım ki? Sen benim sevgilimsin. Ben çok yalnız olduğum için mi seni seçtim sanıyorsun?" dedi bu kez. Onur, yanlış anlaşılmanın verdiği telaşla, Oğuz'a baktı hemen. Eli hâlâ Oğuz'un avuçlarındaydı. Bir eliyle Oğuz'un elini tutup sıktı.

"Hayır. Yanlış anladın. Sen yürümeye başlayınca ben gideceğim. Eskisi kadar sık görüşemeyeceğiz belki de. Ondan buruk hissediyorum. Şimdi alıştım seni hergün görmeye. Gidince mesafeler girecek aramıza." dedi. Oğuz gülümseyerek cevap verdi sevgilisine.

"Aramıza ne kadar mesafe girerse girsin, kalplerimiz birbiri için atacak. Ben her daim seni seveceğim. Ve ayrı kalmayacağız. Bunları düşünme sen." dedi ve dudağından öptü sevgilisini. Onurda öpüşüne karşılık verince derin bir öpücüğün içine düştüler. İlk defa böyle uzun öpüşüyorlardı ve kalpleri heyecandan, yerinden çıkacak gibi atıyordu.

Tam o esnada kapı çaldı. Birbirlerinden ayrıldılar nefes nefese. Onur yataktan kalktı ve Oğuz kapının ardındaki kişiye içeri girmesi için seslendi. Doktor odaya girdi ve Onur odadan çıktı. Salondaki balkonda bulunan koltuğa oturup beklemeye başladı. Hâlâ deli gibi atıyordu kalbi. Bir yandan da aklındaki düşüncelerle boğuşuyordu. Oğuz'un dediği gibi olmasını ummaktan başka yapacak bir şey yoktu.

İçime sinmedi pek. Ama zaten çok ara vermiştim birazcık ilham gelince değerlendireyim dedim.

Finale az kaldığını belirtmek istiyorum bu arada...

Umarım beğenirsiniz 🙏🏻

Yorumlarınızı bekliyorum

Sizleri seviyorum 💙

SEV YETER (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin