İyi okumalar 💜
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Onur, baygın bir şekilde yerde yatıyordu. Yaklaşık bir saat olmuştu ve bir saattir kimse farketmemişti orada yatan bedeni. Telefonu da çalıyordu ama ona da cevap veremiyordu haliyle...
...Hidayet, spor salonundan çıkmış, çantasını omuzuna takmış eve doğru gidiyordu. Her zaman gittiği ara sokağa saptığında yerdeki bedeni farketti ve koşarak yanına gitti. Bedenin yüzüne bakınca Onur olduğunu farketti ve büyük bir korku sardı bedenini. Kalbi yerinden çıkacak gibi çarparken güçlükle yutkundu. Gözlerinden yaşlar akarken zorlukla konuştu.
"O-Onur! Kim yaptı bunu sana?!" dedi ve Onur'un göğsüne koydu başını ve kalbinin sesini dinledi. Hâlâ yaşıyordu. Yüzü kan içindeydi ve kötü görünüyordu ama bir yandan da hâlâ yaşadığı için sevinmişti. Hemen ambulans çağırdı ve arkadaşının basında beklemeye başladı. Kenardaki torba ilişti gözüne ve alıp içine baktı. Hediye paketine sarılı bir şey vardı içinde. Hidayet, bunu Onur'un kendine aldığını düşünerek poşeti Onur'un çantasına koydu. Telefon sesini duyunca telefonuna baktı ama kendi telefonu değildi çalan. Onur'un telefonunu çıkarınca, Oğuz ismini gördü ve tam telefonu cevaplayacakken ambulans geldi. Aramayı sessize alıp telefonu cebine attı ve ambulansa bindirilen arkadaşının yanına geçti.
⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡⚡
Bu sırada ise odasında, Onur'u arayıp cevap alamayan Oğuz, telaşlanıyordu. Içinde bir sıkıntı vardı ve bu sıkıntıyı Onur'a bağlıyordu. 'Kesin Onur'un başına bir şey geldi.' diye düşünüyordu. Her ne kadar düşünmek istemese de. Telefon tekrar defalarca kez çalıp sustuğunda, Oğuz çaresizce telefonu kulağından indirdi. Pencerenin kenarında, dışarıyı izliyordu. "Kesin kötü bir şey oldu kesin." diye söylendi. Bu şekilde olmak, eli kolu bağlı olmak canını daha çok yakıyordu. Kara kara düşünürken odasının kapısına biri vurdu yavaşça.
"Evet." diye cevap verdi kapının dışındaki kişiye. Kapı yavaşça açıldı ve annesi içeri girdi.
"Deniz geldi oğlum." dedi ve peşinden Deniz girdi odaya. Oğuz hoşgeldin diye mırıldandı sadece. Deniz kaşlarını kaldırdı bu tepki karşısında. Annesi de şaşırsa da üstüne gitmemeye karar verdi. "Oğlum ben Kağanı aşıya götüreceğim. Siz Deniz'le evde kalın. Zaten Mediha hanım da var. Bir isteğin falan olursa o halleder." dedi. Oğuz sadece başını salladı ve annesi çıktı odadan. Deniz pencere kenarında oturan Oğuz'un yanına geçti.
"Neyin var kanka hayırdır?" diye sordu merakla. Oğuz, Deniz'e herseyini anlatırdı. Birbirlerinin herseyini biliyorlardı. Bunu da anlatmak istedi.
"Şeeyy... Nasıl desem? Deniz, benim...Benim sevgilim var." dedi Oğuz. Deniz elini çenesine koydu düşünür gibi.
"Dur tahmin edeyim... Onur mu?" diye cevap verdi. Oğuz şaşkın bir şekilde arkadaşına bakakaldı.
"Sen ner..." derken arkadaşı sözünü kesti.
"Gözler insanı her zaman ele verir dostum." dedi elini omuzuna koyarak. Gülümseyerek baktı arkadaşına. Şeyma olayından sonra arkadaşının mutlu olmasını istiyordu artık. "Eee anlat bakalım ne zamandan beri?" diye sordu.
"Daha yeniyiz. Bir hafta oldu." diye cevapladı Oğuz. Arkadaşının bu durumu bu kadar çabuk kabullenmesine şaşırsa da şu an bunun sırası değil diye düşündü ve bu konuyu daha sonra konuşmaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV YETER (BxB)
RomanceOğuz, trajik bir kaza sonucunda, tekerlekli sandalyeye mahkum olur. Ona yardımcı olmak için, Onur eve gelir ve bu iki genç, farkında bile olmadan, birbirlerine kapılırlar... İki erkeğin aşkını konu almaktadır. Ona göre gelin ve okuyun. 23.09.2020-10...