21.Bölüm 💜

1.6K 125 13
                                    

İyi okumalar 💜

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Deniz ve Hidayet, odada başbaşa kalmışlardı. Deniz, yatağın ayakucuna oturmuş öylece yerdeki halının desenlerini inceliyordu. Hidayet, kapının yanındaki duvara yaslanmış, Deniz'i izliyordu. Deniz, üstünde bir çift göz hissetti ve Hidayet'e çevirdi bakışlarını. Ama Hidayet bu kez kaçırmadı bakışlarını. Deniz, dakikalar süren göz temasını kesmek için konuşmaya başladı. Uzun süre göz teması kuramıyordu utandığı için.

"Banyoyu kullanmak istersen önceliği alabilirsin." dedi Hidayet'e. Hidayet hâlâ yüzüne, özellikle gözlerine bakarken cevap verdi.

"İlk sen kullanabilirsin. Ben de gidip Oğuz'la Onur'a bakayım bir şeye ihtiyaçları var mı?" dedi ve çıktı odadan. Deniz o çıkınca kaşlarını kaldırdı şaşkın bir şekilde. Sonra ayaklandı ve Hande hanımın gösterdiği yerden çamaşır aldı. Banyoya girdi ve suyu ayarlayıp suyun altına girdi. Ilık su vücudundan akarken, rahatladığını hissediyordu.

Deniz duştayken, Hidayet'te odaya gelmişti bile. Az önce Deniz'in oturduğu yere oturdu. Telefonunu çıkarıp kurcalamaya başladı. Sosyal medyada gezindi biraz boş boş. Daha sonra sosyal medyadan çıkıp, kaç gündür geçemediği oyunu oynamaya başladı.

Deniz, duşunu aldı ve havluyla hızlı hızlı kurulanmaya çalıştı ama çoğu kısmı nemli kaldı. Boxeri alıp giydi ve aklına gelen şeyle bir küfür savurup, alnına vurdu.

"Hassiktiiir! Pijamayı içeride unuttum." dedi. Böyle çıksa mıydı? Ama ya Hidayet odaya geldiyse? Az önceki havluyu beline sardı ve banyodan çıktı yavaş adımlarla. Karşıdaki dolabın aynasından Hidayet'i gördü. Demin kendisinin oturduğu yerde oturuyordu. Banyonun kapısını kapatınca Hidayet sesi duymasıyla birlikte o yöne doğru baktı. Karşısında, belinde havlusuyla ve ıslak saçlarıyla Deniz duruyordu. Öylece bakakalmıştı iki genç birbirlerine. Hidayet'in gözleri Deniz'in kaslı vücuduna kaydı. Tabiki onunki kadar kaslı değildi ama yine de hatırı sayılır derecede kaslıydı Deniz. Vücudundaki bakışları farkedince yüzü yanmaya başladı ve dudaklarını araladı. "Şey..." dedi ve Hidayet direkt olarak gözlerine kitlendi. Deniz yavaş yavaş Hidayet'e doğru ilerledi. Gözlerini gözlerinden ayırmıyordu bunu yaparken. Yanina gelince iyice eğildi, eğildi ve pijama takımını aldı eline. "Bunu unutmuşum da." dedi doğrulurken. Buna benzer bir şeyi bir dizide görmüştü ve hep yapmak istemişti ama pek iyi bir fikir değildi çünkü kalbi dört nala koşuyordu.

Hidayet ise bu yakınlıkla nefes almayı dahi unutmuştu. Yüzü kızarırken ayaklandı.

"Ben banyoya gireyim." dedi ve dolaptan çamaşır aldı, pijama takımını da alıp banyoya girdi. Kapıya dayanıp derin derin nefesler aldı. 'Lan kendine gelsene!' diye söylendi kendi kendine. Daha sonra ılık suyu ayarlayıp kısa bir duş aldı. Tamamen giyinip banyodan çıktığında odada kimse yoktu. Saçlarını kurulayarak aynanın karşısında durdu. Aklına az önceki görüntüler gelince öylece düşündü o anları tekrar tekrar. Deniz'in gözlerindeki yoğun bakışı farketmişti. O kadar çok yakındı ki, kalbi göğsünü delecek gibiydi Hidayet'in o anlarda.

Aynanın karşısından çekilip pencerenin kenarındaki uzun koltuğa oturdu. Dışarıya baktı. Kışa girmek üzereydiler ve havalar ufaktan soğumaya başlamıştı. Hidayet, karanlık gökyüzünde ışıldayan yıldızları izlemeye dalmışken, Deniz girdi odaya. Yıldızları izlemeye o kadar dalmıştı ki, kapı sesini bile duymamıştı. Deniz, hemen yanına oturduğu sırada farketmişti.

"Yıldızları izlemeyi seviyorsun sanırım?" dedi Hidayet'e. Hidayet başını direkt olarak Deniz'e çevirdi. Deniz, gökyüzünü izliyordu.

"Severim. Geceleri yapacak daha iyi bir işim yok. Yıldızlar bana umut veriyor." dedi başını gökyüzüne çevirerek. Deniz, son dediğine anlam verememiş ve kendine engel olamayarak dudaklarını araladı.

"Umut mu veriyor? Nasıl yani?" diye sordu. Hidayet bakışlarını yıldızlardan çekmeden cevapladı.

"Bu kötü ve kirlenmiş dünyaya rağmen hala pırıl pırıl parlıyorlar. Demek ki herşey o kadar da kirli değilmiş bu dünyada." dedi ve bakışlarını, ona bakan Deniz'e çevirdi.

"Haklısın. Ben hiç böyle bakmamıştım meseleye." dedi ve sustu ikili. Bir süre daha sessizce, yıldızları izlediler pencereden.

Deniz artık göz kapaklarını zor tutuyordu ama Hidayet'le yıldızları izlemek de istiyordu. Bir daha bir araya gelemeyeceklerdi belki de. Uykuya daha fazla direnemeyeceğini hissederek gözlerini yumdu ve başını Hidayet'in geniş omuzuna bıraktı. Hidayet omuzunda Deniz'in başını hisseder hissetmez bakışlarını oraya çevirdi ve gördüğü manzara nefesini kesecek kadar güzeldi. Gözlerine örtülmüş göz kapaklarını süsleyen uzun kirpikler, büzülmüş kırmızı dudaklar ve alnına düşen birkaç tutam saç... Hidayet bu manzarayı derin bir iç çekerek izledi bir süre. Hayatında gördüğü en güzel manzaraydı. Daha sonra kendisi de, başını Deniz'in başının üstüne yasladı ve gözlerini kapattı.

Yorumlarınızı bekliyorum 🙏🏻

Sizleri seviyorum 💙

SEV YETER (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin