on yedinci bölüm

1.2K 132 184
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yürüdüğümüz yollar çamurlu topraklardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yürüdüğümüz yollar çamurlu topraklardı. Attığımız adımlarda ayakkabılarımız çamura batar, çamurlar bataklığa dönüşürdü. Bataklık bizi yutarken sessiz çığlıklar atardık ama kimse duymazdı. Asfalt döşemeliydik yollara. Bizi kim düşünürdü kendimizden başka?

Beyazın maviyle birleştiği gökyüzü, sen bulutların evisin. Bulutlar yoldaşlık ederdi senin yalnızlığına. Dalgalar çaresi olurdu hırpalanmış denizin. Sessizlik, karanlığa sırdaş olurdu.

Babam şaşkınlıkla yerinden kalktı ve yanıma geldi. Şokta olduğumu düşünüyor olmalıydı. Evet şoktaydım ama dışarı çıkmak istememin sebebi şokta olmamdan dolayı değildi. Çok bunalıyordum. Her şey üstüme geliyordu ve nefes alamıyormuş gibi hissediyordum.

"Kızım," dedi babam şefkatle. "Şu an bir yere gitmene izin veremem. Son zamanlarda yaşadıkların seni fazlasıyla yıprattı, her şey üstüne geldi ve duyduklarının ağırlığı altında ezildiğini hissediyorsun. Hepsinin farkındayım ve seni anlıyorum. Ama gitmene izin veremem. Peşinde bir katil varken sana nasıl git derim?"

Babam da çok zor şeyler yaşamıştı. Yaşadıkları benden daha zordu. Beni anlamadığını söylersem ona haksızlık etmiş olurdum. Babam iyi biriydi. Beni de annemi de çok sever ve çok düşünürdü. Onu daha fazla üzmek istemiyordum ama evde kalmak da istemiyordum.

"Beni anladığını biliyorum. İkimiz de çok zor anlar yaşadık. Bırak da biraz kafamı dağıtayım, baba. Peşimde her zamanki gibi beni takip eden iki koruma olacak zaten. O iki korumanın mesleği, Jungkook'un aksine gerçekten koruma olmak."

Son cümlemi söylerken Jungkook'a bakmıştım. Bomboş bakan gözlerime değişik bir ifadeyle baktı. Kusursuz yüzüne daha fazla bakmayarak babama döndüm. Sıkıntılı bir ifadeyle ben hariç her yere baktı. Sonunda, "Tamam," diye fısıldadı. Öyle sessiz söylemişti ki, yanlış duyup duymadığımı anlamak için yüzüne baktım. Yüzündeki memnuniyetsizliği görünce doğru duyduğumu anlayıp hafifçe gülümsedim. Hiçbir şey demeden çıkışa doğru ilerledim ve portmantodan montumla çantamı alıp çıktım.

Yüzümde güçlü durmamı sağlayan bir maske vardı ve benim o maskeyi indirmeme ramak kalmıştı. Güçlü durmaktan yorulmuş ve bıkmıştım. Sadece mutlu olmak istiyordum, fazlasında gözüm yoktu. Her şeye rağmen bir gün mutlu olacağımı hissediyordum, sanırım biraz zamana ihtiyacım vardı.

imprisoned captive eyes • jenkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin