on beşinci bölüm

1.1K 119 135
                                    

Küçük kız çiçekli elbisesini üzerine geçirip annesinin yanına gitti. Annesi gülümseyerek kızının saçını taradı ve beraber aldıkları tokayı kızının saçına taktı. Küçük kız hazır olduğunu anlayınca ayağa kalktı.

Annesinin karşısına dikildiğinde annesi nazikçe kızının omuzlarını tuttu. "Uzağa gitmeyin, buralarda oynayın. Tamam mı, güzel kızım?"

Jennie hızlı hızlı başını salladı ve dışarı çıktı. Annesi gülümseyerek bakmıştı Jennie'nin arkasından. Jennie ise yeni elbisesini ve yeni aldığı oyuncağı gösterecekti Jungkook'a.

Jungkook kumlarla oynamayı seviyordu. Kumlarla oynamak için bir kovası ve kepçesi bile vardı. Jennie büyük bir hayranlıkla bakmıştı Jungkook'a. Henüz yedi yaşındalardı. Bu zamana kadar hep peluş oyuncaklar, barbie bebekler ve benzeri oyuncaklarla oynayan birine göre çok farklıydı Jungkook'un oyuncağı. Jennie de dayanamayıp annesine bir tane kum kovası ve kepçesi aldırmıştı.

Jennie ve annesi tatil yapmak için Busan'dan bir ev almıştı. Jennie ilk kez Busan'a geliyordu. Babasının işleri yoğun olduğu için haftaya gelecekti. Babasını özlemişti fakat annesiyle kalmayı da seviyordu. Hem burada bir arkadaşı bile olmuştu. Tavşana benziyordu arkadaşı. Jennie, tavşana benzeyen bu çocuğun yanaklarını sıkarak sevmek istemişti ama bunu yapamazdı. Daha dün tanışmışlardı.

Dün, Jennie cesaretini toplayıp oyun oynayan çocuğun yanına gidememişti. Uzaktan izlemişti bir müddet. Siyah saçlı küçük çocuk, çok güzel kumdan kaleler yapıyordu. Onun gibi kumdan kaleler yapmak istemişti Jennie. Hayranlıkla parlayan gözlerini, güneşte altın gibi parlayan kumlardan alamıyordu. Cesaretini toplayıp derin bir nefes almış ve siyah saçlı çocuğun yanına gitmişti en sonunda.

Jennie çekimser bir şekilde, "Merhaba." deyip parmaklarıyla oynamış ve küçük çocuğun tepkisine bakmıştı.

Küçük çocuk etrafta birinin olmasını beklemediği için çok şaşkındı. Kafasını kaldırıp küçük kıza baktığında şaşkınlığı iki kat artmıştı. "Merhaba." demiş ve önüne dönmüştü Jungkook. Karşısındaki küçük kız peri kızı gibiydi Jungkook'a göre. Meleklerin kanatlarından kopmuş gibi ışıltılıydı gülüşü.

Jennie, altında şort olmasının rahatlığıyla kumlara oturmuş, dizlerinin üstüne gelen kumlara bakıp kıkırdamıştı. "Buraya tatil için geldik. Hiç arkadaşım yok. Arkadaş olalım mı?" deyip büyük bir beklentiyle küçük çocuğa bakmıştı Jennie.

Küçük çocuk heyecanla, "Adın ne?" diye sormuştu. Sonra bu kadar istekli göründüğü için kendine kızmış ve kumlarla oynamaya devam etmişti. "Arkadaşlık teklifini kabul ediyorum. Ben, Jungkook."

"Ben de Jennie!" deyip büyük bir heyecanla elini uzatmıştı. Jungkook ne yapacağını bilemeyip birkaç saniye öylece ona uzatılan ele bakmış ve sonra kendi elini uzatmıştı. Jennie kocaman gülümsemesini mümkünmüş gibi daha da büyüterek, "Tanıştığımıza memnun oldum, Jungkook." demişti.

"Ben de memnun oldum." diye karşılık vermişti Jungkook da. Utangaç bir çocuktu. Yanakları hemen kızarmıştı.

"Yemek vakti, Jungkook." diye bir ses gelmişti uzaktan. Sesin sahibini görememişti Jennie. Muhtemelen ilerideki evin içinden geliyordu. Jungkook'un annesi olabileceğini düşünmüştü. Jungkook da sesi duyar duymaz hemen ayağa kalkmıştı. Kum kovasını ve kepçesini alıp giderken arkasına bakmış ve Jennie'yle göz göze gelmişti. Tekrar önüne döndüğünde gülümsemesine engel olamamıştı Jungkook. Koşarak eve gittiğinde kalbi çok hızlı atıyordu.

Bugünse Jennie sandaletlerine dolan kumlara bakıp kıkırdayarak dün Jungkook'u gördüğü yere gitti. Jungkook kumdan kaleler yapıyor fakat arada etrafına da bakıyordu. Jennie gülümsedi. Jungkook'un kendisini aradığına emindi.

imprisoned captive eyes • jenkook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin