Bir Daha Asla

2.7K 232 492
                                    

Voldemort ayağa kalktı, Büyüceşûra'nın geri kalanı da onu izledi.

Sanki birisi duraklatılmış bir televizyon programının oynat tuşuna basmış gibiydi. Seyirciler, az önce tanık oldukları şey yüzünden heyecanlı seslerle birbirleriyle konuşarak Karanlık Lord'un peşinden ayağa kalktılar. Herkes birden çok canlanmıştı, oysa daha öncesinde gerginlike hareketsizdiler.

Karanlık Lord'a gelince, çoktan Harry'ye sırtını çevirmişti. Sanki Harry Potter'ı hemen unutmuş, Sağ Kalan Çocuk artık zamanına değmezmiş gibi kendini çabucak birkaç yaşlı Büyüceşûra büyücüsüyle sohbet etmeye koyvermişti.

Harry'yi getiren korumalardan biri cebine uzandı ve kehribar rengi sıvıyla dolu küçük bir şişe çıkardı. "Al, Potter," dedi, ona uzatarak. Harry hemen almayınca kaşlarını çattı. "İçtiğin Veritaserum için panzehir. Duruşman bitti. Artık gerçeklik serumu etkisinde olmana gerek yok... Tabii önümüzdeki on ila on iki saat boyunca sana soru soran kişilere itiraf dağıtmak istiyorsan, onu bilemem."

Bu ifade, beklenilen tepkiyi aldı. Harry hemen ayağa kalktı ve şişeyi kaptı. Tıpasını açıp içmek üzereyken duraksadı.

Harekete geçerken bile aptalca olduğunu biliyordu, ama kaldı ki bu tür farkındalıklar geçmişte onu hiç durdurmamıştı. Harry yan tarafa yürüdü, ve Slughorn arkasındaki kapıya doğru ilerlerken kaçmasına fırsat vermeden durdurdu. Harry, onun omzunu tutarak kendisine dönmeye ve yüzleşmeye zorladı.

Slughorn'un kasları gerildi ve büyüsü titredi, ama Harry onun kaçmasına müsaade etmedi. Bir eliyle adamın cübbesini diğeriyle cam şişeyi tuttu. Harry, eski profesörünün şişeye bakışını fark etti, Slughorn'un bunun Veriteserum panzehiri olduğunu bildiğinden emindi.

Birkaç insan ne yaptığını görmek için döndüler, onu işaret edip mırıldandılar, ama Harry onları görmezden geldi. Slughorn'la bakışmayı sürdürdü, ona derin bir nefretle baktı. "Sen aşağılık bir adamsın," Harry sessizce, sadece Slughorn'un onu duymasına yetecek şekilde mırıldandı.

"Ve beni tiksindiriyorsun."

Harry şişeyi ağzına götürdü ve tek yudumda içti. Yaparken gözlerini asla beti benzi atan ve büyüsü utançla solgunlaşan Slughorn'dan ayırmadı.

Harry ona cevap verme şansı tanımadı. Dönüp onu orada öylece bırakmadan önce şişeyi düşürdü ve camın Slughorn'un ayaklarının dibinde parçalanmasına izin verdi, seyirciler gözlerini dikmiş bakıyorlar ve fısıldaşıyorlardı.

Harry, tekrar durdurulmadan önce yalnızca birkaç adım atmayı başardı.

"Harry."

Percy.

Tanıdık kızıl saçlı Harry'yi hızlıca bir kucaklamaya çekti. Harry'nin Slughorn'a olan öfkesi hemen unutuldu, ve Percy'ye sarılırken göğsünde farklı bir duygu kabarcığı oluştu.

Harry öfkeyi bu duyguya tercih edeceğini düşündü.

"Özür dilerim," diye fısıldadı Percy kulağına hızlıca. Aurası suçlulukla doluydu. "Çok özür dilerim..."

Voldemort ilgilenmiyormuş numarası yapabilirdi, ama Harry onu gözlemledi. Siyah ve korkunç büyüsü aniden kızgınlıkla şişmeye başlamıştı.

Harry hayretler içindeydi. Karanlık Lord başka yöne bakıyordu, baş sallayıp gülümseyerek başka insanlarla konuşuyordu, yine de çok açıktı ki—en azından Harry'ye göre—Percy'nin ona sarıldığının farkındaydı... ve bu onu son derece kızdırmıştı.

No Glory (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin