BOL BOL YORUM İSTİYORUM ÇÜNKÜ BENİ MOTİVE EDİYOR
Voldemort selamlamasından sonra durakladı, muhtemelen dinleyenlerin durumun ciddiyetini kavramasına izin vermek içindi. Harry şu anda, her neredeyse Hermione'nin tepkisini gözünün önüne getirebiliyorken kanın yüzünden çekildiğini hissedebiliyordu.
"...Böyle açıklamaların gereksiz olduğuna emin olsam da, bu yayının sonunda yanlış varsayımlarda bulunulmasını istemem. Lordunuz ve hükümdarınız konuşuyor. Savaş sona erdi. Aydınlık denen taraf kaybetti ve ben kazandım. Direniş hem faydasız hem yasadışıdır, ve isyana devam etmek, suçlarınızın ciddiyetine göre cezalandırılacaktır. Bunu yetkisiz bir yayını dinlemenizin resmi affı olarak kabul edin."
Harry'nin gözleri zemine, Fred ve George'un Karanlık Lord'u dehşet dolu gözlerle seyrettikleri yere doğru kaydı. Yüreğine suçluluk doldu.
Voldemort devam etti, ve Harry'nin dikkati bir kez daha büyük bir coşkuyla parıldayan ışıl ışıl auraya geçti—soğukkanlılığıyla büyük bir tezat oluşturan bir canlılıktı. "Yeni bir çağa giriyoruz... Büyücü bütünlüğünü gerektiren bir çağa. Birlik olmalıyız. On bir ve on yedi yaşları arasında olan cadılar ve büyücüler Hogwarts'a katılmalı, zira eğitim ve öğretim geleceğin temeli için önemli bir dayanaktır. Muggle doğumlular resmi olarak Sihir Bakanlığı'na kaydedilmelidir. Muggle toplumuyla olan bağlarımızda çok daha otoriter olmalı ve oluşturdukları tehditleri ortadan kaldırma konusunda daha güçlü bir tavır almalıyız. Bizler üstünüz, ve bu dünyadaki haklı yerimizi talep etme konusunda titiz bir sürece başlama zamanıdır. Sihir demek, güç demektir."
Son sözlerinde belli bir kesinlik vardı, büyüsü ateşli bir duyguyla şişmişti. Harry ve Ron, Karanlık Lord mikrofonun biraz daha yakınına eğilirken çaresiz bir bakış paylaştılar. Sesi, tekrar konuştuğunda hafif fakat açık bir şekilde daha yumuşaktı.
"Şimdi, doğrudan sana konuşuyorum... Hermione Granger."
Voldemort, bunu söyledikten sonra parmaklarını düşünceli bir şekilde dudaklarına koyup uzunca bir süre sessiz kalmıştı. Herkesin büyüsü Harry'nin başını döndüren şekillerde tepki veriyordu— Voldemort ve Bellatrix'inki heyecanla dönüyordu, Ron, Fred ve George'unkiyse dehşetle titriyordu.
"An itibariyle, tek suçun kayıt yaptırmayı reddetmek—ve belki Sihir Bakanlığı'na komplo kurmak, fakat bu görülmeye devam ediyor." Başka bir kısa duraklama. "...Eğer kendini teslim edersen, bu suçlamalar düzgün ve barışçıl bir şekilde ele alınacaktır. Vakit, geçmişi unutma vaktidir. Kaçacak bir yerin yok. Öyle ya da böyle, sen de Sihir Bakanlığı'nın kuvvetinden kaçabileceğini düşünen ötekiler gibi adalete getirileceksin. Ancak, bunun gerçekleşme şeklinin yargılanmanda çok büyük bir fark yaratacağına seni temin edebilirim. Gönüllü teslim olmak senin yararına olacaktır."
Voldemort'un Hermione'nin kesin olarak sadece bir suç işlediğine dair beyanı imalarla doluydu; mevcut rejim söz konusu olduğunda, bu baştan aşağı bir yalandı. Hermione Granger kesinlikle uzun bir süre boyunca Bakanlık'a komplo kurmuştu— Bellatrix'in kolunu koparmasını, Yasak Orman'ın bir kısmını patlatmasını, Karanlık Lord'un tam önünde anka ateşiyle yok olmasını söylemeye gerek bile yok.
Elbette, Voldemort asla bir Muggle doğumlunun böyle şeyler yaptığını alenen kabul etmezdi.
Karanlık Lord'un bu ifadeyle Hermione'ye söylemek istediği şey, 'Yaptığın her şey için seni öldürmeyebilirim, ama bu sadece hemen teslim olursan mümkün.' dü.
Harry, Voldemort'un istediği en son şeyin Hermione Granger'ın gözünün önünde olmayıp direnişi sürdürmesi olduğunu biliyordu. Ondan ne kadar nefret ettiği veya onun gibi doğanlara karşı nasıl ayrımcı olduğu önemli değildi, Hermione Granger'ın bir tehdit olduğu yadsınamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Glory (Türkçe Çeviri)
FanfictionKaranlık Lord Yasak Orman'da Harry Potter'ın ne olduğunu keşfeder, ve açığa çıkanlar akıl almaz sonuçlara yol açar. Lord Voldemort kazandı... Distopya ise korkunç. Düşmüş bir kahramanın hikayesi, karanlık arzular, ve bir Karanlık Lord'un kaybettiğ...