İpek.
Harry yumuşak bir yüzeyde uyandı, pürüzsüz, kadifemsi bir kumaşla çevriliydi.
Elleri çarşaftan kayarak yüzüne doğru gitti, mahmur mahmur esnedi.Kendini... iyi hissetti.
Günlerdir olduğundan daha iyiydi—hiç değilse fiziksel olarak. Harry ellerinin arkasıyla gözlerini ovdu ve onları açtı. Tavana bakmadan önce etrafına kısaca göz gezdirdi.
Çığlık attı.
Canlanıp geçici yanıklarla ona işkence edebilecek zincirleri olan, dehşet dolu bir zindanda olduğu için değil. Kalbindeki öfke ve delip geçen kırmızı gözleriyle orada bekleyen tehditkâr bir Karanlık Lord olduğu için değil.
Hayır. Aslına bakılırsa, Harry, Malfoy Malikânesi'nin bir bölümü olması gerektiğini düşündüğü çok lüks bir odadaydı. Kesinlikle öyle görünüyordu. Duvarlar minimal, koyu yeşil bir duvar kağıdı ile kaplıydı; mobilyalar zengin bir maun rengindeydi. Hiç mütevazi olmayan zengin bir alandı.
Bağırmasına neden olan manzara Voldemort değildi... kendisiydi.
Uyuduğu dört direkli yatağın üst yüzeyi dev bir aynadan oluşuyordu. Harry kendisine bakıyordu, ve bu uyandığında hiç görmek istemeyeceği türden bir manzaraydı. Yüzü, çenesi ve boynu hâlâ kurumuş kanla kaplıydı. Saçları her zamankinden daha vahşiydi—öncekinden daha uzundu ve bir fırtınadan yeni çıkmış gibi görünüyordu.
Ama bu özellikler gözlerine kıyasla hiçbir şeydi.Kırmızı.
Canlı, yakut kırmızısı.
Harry çığlık attı, çünkü onları daha önce Karanlık Lord'un zihninden görmüş olmasına rağmen inkâr etmişti... görüşünü geri verdiğinde normale döneceklerini düşünmüştü.
Yanılmıştı.
Harry yataktan hızlıca doğrulduğunda kan beynine sıçrayıp, başını döndürdü. Odanın diğer tarafındaki kapı açıldığında ayağa kalkmak üzereydi.
Paniği bir anda yok oldu.
Kapı girişinde Narcissa Malfoy duruyordu. Büyüsü, tıpkı Harry'nin hayal ettiği gibi görsel olarak da güzeldi; hafifçe parlayan yoğun, canlı bir koyu maviydi. Yine de şu an solgundu, yüzündeki korku ve endişe büyüsüne de yansıyordu. Harry onu gördüğü an gülümsedi, ve içinden dev bir rahatlık dalgası geçti.
Narcissa koştu ve hızlıca onu bir kucaklamaya çekti.
"İyisin," dedi ikisi de aynı esnada. Harry omzuna doğru güldü, bir anlığına gözleriyle ilgili tüm düşüncelerini unutup gitti.
"Sana bir şey yapmadı mı? Veya Draco'ya? O—"
"Hayır," diye yanıtladı Narcissa onu tutmaya devam ederken. "Hayır, bana hiçbir şey söylemedi veya yapmadı, ben iyiyim—ama Draco?" duraksadı ve büyüsü endişeyle kabardı. "Niye bunu sordun, Draco bir şey mi yaptı—"
"Hayır," diye yalan söyledi Harry hemen. Narcissa'ya neden oğlu için endişelendiğini söyleyemedi. Draco'nun onunla ilgilenmesi gerektiği göze alındığında, Harry büyüsüyle neredeyse kendisini öldürdükten sonra Voldemort'un bunun acısını ondan çıkarabileceğinden korkmuştu. Durumun böyle olmadığını duyduğunda hem şaşırmış hem rahatlamıştı. "Draco hiçbir şey yapmadı, sadece senin yerine ona bir şeyler yapabileceğinden korkmuştum..."
Harry'nin daha fazlasını açıklamasına gerek yoktu. Voldemort'un daha önce oğlunu ailesini cezalandırmak için kullandığı biliniyordu. Narcissa'nın büyüsü aniden büyük ve güçlü bir kinle karardı. Bunun yoğunluğu Harry'nin nefesini keser gibi oldu. Bu kadından hiç böyle büyük bir nefret yayıldığını görmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Glory (Türkçe Çeviri)
FanficKaranlık Lord Yasak Orman'da Harry Potter'ın ne olduğunu keşfeder, ve açığa çıkanlar akıl almaz sonuçlara yol açar. Lord Voldemort kazandı... Distopya ise korkunç. Düşmüş bir kahramanın hikayesi, karanlık arzular, ve bir Karanlık Lord'un kaybettiğ...