Bu bölüm insandegilim_ ' e hitaf edilmiştir.
İyi Okurlar;O günden sonra Karan denilen adamı görmemiştim üzerimdeki yeni planı neydi bilmiyordum.
Arada Araf uğramıştı o da nasıl olduğuma bakmak için onun haricinde kimseyi görmemiştim biraz daha böyle devam ederse sonum tımarhane bitecekti tabi ondan önce Karan denilen adam beni öldürmezse . Deponun kapısı açıldı içeri sarşın güzel bir kadın girdi gözüm bir yerden ısırıyor gibiydi neden burda benim olduğum yerde olduğunu merak etmiyor değildim giydiği mini siyah göğüs dekolteli elbisesi ve kırmızı butileri ile oldukça cüretkardı omuzlarına aldığı kürk zengin havası vermiş ve ona çok yakışmıştı ve bu beni kıskandırmıştı 'sen bir esirsin aptal buradan nasıl kurtulacağını düşün' diyen iç sesime burun kırvırp kıyafetlerime baktım üzerimde Karan denilen adamın t-shirt ve eşofman altı vardı . Beni baştan aşağı süzerek masanın üstüne oturdu ve bacak bacak üstüne attı aşağılarcasına bana baktı 'demek Avre sensin' dedi soğuk bir şekilde 'evet' dedim düz bir tonda 'lafı uzatmayacağım burdan kurtulmak istiyor musun' dedi 'kimsin' dedim burdan kurtulmak tabii ki istiyordum ama bu kadının sorusu normalden daha farklı olan bir soruydu 'kim olduğum önemli değil. Evet mi hayır mı ' 'Evet' dedim düşünmeden ve ekledim 'istiyorum ' 'o halde ' dedi ve mahsenin kapısını açtı cebinden çıkardığı anhtar ile bileklerimdeki kelepçeyi çözdü 'bunu neden yapıyorsun' 'kendim için' dedi anlamaz bir şekilde ona baktım 'benden bu kadar gerisi sana kalmış' dedi 'kameralar yarım saat içinde devreye girecek o zamana kadar çıktın çıktın çıkamadın bir daha bu şansı yakalayamaya bilirsin ' dedi ve bodrumdan çıktı etrafta ulaşabileceğim bir pencere yoktu ama duvarın dibinde bodrum hava alsın diye ızgara vardı onu ordan çıkarırsam burdan kurtulabilirdim hızla mazgala yaklaştım ve parmaklarımın izin verdiği kadar ızgaraya geçirip çıkartmaya çalıştım biraz zorlansam da sonunda olmuştu dışarı çıktığımda derin bir nefes alarak koşmaya başladım etrafıma bakmıyor sadece burdan bir an önce uzaklaşmaya çalışıyordum ormanın derinliklerine geldiğimde yeterince uzaklaştığıma kanaat getirdim ve soluk almak için bir ağaca yaslandım kalbim deli gibi çarpıyor hızlı soluklar alıp veriyordum balon gibi şişen ciğerlerim oksijen ile buluştukça yanıyordu ama bütün bunların sonunda 'kurtulmuştum' ama ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyordum bildiğim tek şey ise arkadaşlarıma geri dönmezdim otomatik olarak üniversiteme de Allah'ım ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyorum ve beş parasızım bunları düşünmeyi bir kenara bırakıp ormandan ana yola çıkmalıyım yoksa bu gece kurtların sofrasında olabilirdim olduğum yerde durup dinlemeye başladım araba sesi var mı diye aşağılarda araba değil ama traktöre benzeyen bir ses duydum ve o yöne doğru koşmaya başladım bir süre sonra toprak yol çıktı karşıma sanırım bu bir köy yoluydu yola sapıp koşmaya başladım bir süre sonra tarlalarda çalışan insanlar gördüm demek bir köydü burası. Beni fark edenler şaşkın şaşkın bakıyor yanında biri varsa dürtüp benden yana bakmasını istiyordu tarlalar geride kalıp seyrek şekilde evler çıkmaya başladı önüme ve gittikçe sıklaşıyordu köy meydanına benzer bir yer gördüm sanırım orda bir kahve vardı daha hızılı koştum bana yardım ederler ümidi ile kahveye yaklaştığımda şaşkın bakışlar üzerimdeydi 'hayırdır kızım nerden gelir nereye gidersin böyle' dedi oturan amcalardan biri onlara başıma gelenleri anlatsam inanırlar mıydı ki inansalar bana yardım etmekten bile korkabilirlerdi
'şey ben. Yani biz , üniversitede okuyorum ben bir araştırma için bu köye geldim'
dedim adamlar üzerimdeki kıyafetlere baktılar salak Erva araştırma yapmaya bol bir kazak ile eşofman altı ile mi çıktın 'buraya acil olarak geldim bavulum arabamda ve arabam çamura saplandı bende yürümek zorunda kaldım' dedim İnşallah bana inanırlar
'ben bu köyün hem hocası hem de muhtarıyım kızım. Öncelikle hoş geldin geç otur şöyle yorulmuş görünüyorsun'
dedi gösterdiği tabureye oturdum
' hele Hasan çay getir misafirimize' dedi 'ne zamandır yoldasın kızım araban nerde biliyor musun gidip alalım bu akşam misafirimiz ol'
bu köyde kalmaktan başka çarem yoktu akşam olmak üzereydi ve hava soğuktu 'Arabam şey bilmiyorum burda her yer ağaç ve ben uzun süredir yürüyorum ne tarafta kaldı bir fikrim yok'
dedim inanmalarını ümid ederk
'haklısın kızım burda her yer aynı gibi gelir insana hele birde buranın yabancısı ise'
'neyse bu aşkam seni misafir edelim yarın bir kaç kişiyi alır çıkarız arabanı aramaya '
' hem sen ne araştıracaksın bu köy yerinde yavrum' gerçekten de çok yerinde bir soru. Hahh tabii yaa 'duyduğum kadarıyla burada 100 yıllık ağaçlar varmış. Bu ağaçların hangi türden olduğunu kök yapılarını tükettikleri su miktarını dayanıklılığı falan araştırıcam'
dedim ben bile yaşadıklarıma inanmasam bu köye bunlar için geldim sanırdım
'Ahh öyle mi. Ne güzel yavrum inşallah başarılı bir araştırma olur senin için ' dedi 'teşekkür ederim ııı..'
'ahh muhabbete daldık kendimi tanıtmayı unuttum benim adım Osman'
'ahh teşekür ederim Osman Bey'
'bey ne demek evladım amca diye bilirsin ' dedi
' çok teşekkür ederim Osman amca ' dedim
'baya yol yürümüşsün yavrum yorulmuşsundur seni eve götüreyim bizim hanım çok sevinecek pek sever misafir ağırlamayı' dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAN
Literatura Feminina'o kızı bana verin ' köyün meydanında durmuş köylülere sesleniyordum 'O kızı burda ve onu bana teslim etmezseniz bu köyü başınıza yıkarım. Avre yapacaklarımı en iyi sen biliyorsun eninde sonunda seni bulacağım kendi ayağınla gel ki insanlara yazık o...