3. Bölüm

753 44 2
                                    

“Böldüğüm için özür dilerim. Sadece dosyayı bırakmak istemiştim.” Jennifer,aceleci adımlarla dosyayı Alec’in masasına bıraktı ve dolan gözlerini gizlemek için aynı hızla dışarı çıktı. Oysa ki Alec, onun yüzüne hiçbir şey söylememişti. Onu güzel bulmuyor olabilirdi,bunun aksini söyleyecek yüzlerce kişi bulunabilirdi. Ama yine de kadın, onun ağzından güzel olduğunu duymayı tercih ederdi. Gözlerinden kurtulup yanağından süzülen bir damlayı kazağının koluyla sildikten sonra masasına oturdu ve diğer dosyalarla ilgilenmeye başladı. Okuduğu hiçbir şeyi anlamıyordu,daha demin ne okumuştu?

Alec’in de ondan bir farklı yoktu. Jennifer’ın orada olduğunu bilmiyordu. Eğer bilseydi, bu yalanların hiçbirini söylemez, onun üzgün ifadesini görmezdi. Her ne kadar belli etmesede gözleri dolmuştu ve bu Alec’in gözünden kaçmamıştı. Kadın, kaçarcasına odadan çıkarken tek yapabildiği arkasından bakmaktan. Umursamaz bir tavırla Charlie ve Sally’yi odasından gönderdikten sonra kadının özenle hazırladığı dosyaya baktı. Bu kadar iyi bir şey beklemiyordu. Her ayrıntıyı en iyi şekilde incelemiş ve yazmıştı. Hatta Alec’in fark etmediği birkaç noktayı bile yazmıştı. Bu kadın yanında olduğu için mutluydu. Ama yine de ona aşık olmaktan korkuyordu. Eğer.. Eğer böyle bir şey olursa ne yapacaktı? CIA buna nasıl izin verirdi? Aşık olmak yok! diye kendi kendine birkaç kez tekrarladı. Sadece bir günde bu kadına nasıl çarpılmıştı?

Ancak ikiside,çoktan birbirlerine aşık olmuşlardı. Bunu anladıkları zaman çok geç olabilirdi. Ya da bu aşk,birinin hayatına mal olabilirdi.

Jennifer izin istemeliydi. Evet,bunu yapmalıydı. Onun birkaç adım ötesinde olduğu düşüncesi ne kadar güzel olsada, ona dokunamamak canını acıtıyordu. Ayağa kalkıp kıyafetlerini düzelttiğinde kendinden emin adımlarla Alec’in kapısına ilerledi. Gittikçe kararsızlaşan ruh hali geri dönmesi gerektiğini söylüyordu. Bir anda kapıyı tıklatıp,içeri girdi. Aklından geçecek hiçbir düşünceye yer vermeyerek ona ilerledi ve önünde durdu.

“Bir şey mi oldu Bayan Coronel?” Alec tek kaşını kaldırmış ona bakıyordu. Tanrım,bu adam her haliyle çok yakışıklıydı!

“Kendimi biraz halsiz hissediyorum. Eğer bana birkaç tane daha dosya vermeyi planlamıyorsanız, izin isteyecektim?” Jennifer, ona izin vereceğinden o kadar ümitliydi ki.. Bu düşünceleri birkaç saniye sonra yok oldu.

“Neden gidiyorsun? Charlie’ye daha güzel görünmek için mi hazırlanacaksın? Ah,unutma ki CIA birim içi ilişkileri onaylamıyor. Aslında sana vermem gereken üç tane daha dosya var.” Dedikten sonra kadının eline dosyaları tutuşturmuş ve gitmesi için tehditkar bakışlar atıyordu. Jennifer bir şeyler söylemek için ağzını açsada Alec onu susturmuş ve yollamıştı.

“Şimdi çıkabilirsiniz sanırım. Onları yarına istiyorum Bayan Coronel.” Adı bastıra bastıra söylemesi hoşuna gitmemişti. Bu lanet olasıca adam neyin peşindeydi? Bu kadar dosyayı nasıl sabaha kadar halledecekti? Hemde Charlie bugün onu yemeğe götüreceğini söylemişti. Sabaha yetiştirmesinin imkanı yoktu. Jennifer, içinden birkaç kez daha lanet ettikten sonra çantasını aldı ve aşağıya indi. Kapıdan çıkarken hala Alec’e lanet ediyordu.

Alec ise sinirini anca bu şekilde çıkarıyordu. Odasındaki birkaç cam vazoyu kırarak. Jennifer’ın Charlie’yle yemeğe çıkma fikri bile ona acı çektirirken,onların sevgili olabileceği düşüncesi onda cinayet işleme isteği uyandırıyordu. Bu kadın neden ona attığı tutkulu bakışları fark etmiyordu? Belki de böylesi en iyisiydi. Jennifer,yanına geldiğinde yorgun görünüyordu. Ayrıca gözleride kızarmıştı,ağlamış olmalıydı. Acaba gerçekten yorgun muydu? Ona fazla dosya vermişti. Kadının bunları sabaha kadar bitirmesinin imkanı yoktu. Belki bütün gece uyumazsa yapabilirdi. Ya da bütün gece uyumayıp,dosyalarla ilgilenmektense Charlie’yle ilgilenirdi. Elinde tuttuğu bardak bir sürü parçaya ayrılınca parçalardan birkaçı eline girmişti. Lanet olsun! Diye mırıldanmaktan alamadı kendini adam. Elinin acısı değildi lanetlediği. Dosyalardan birinde, Jennifer’ın resmi vardı ve o dosyayı sinirle kadına vermişti. Jennifer gördüğünde ne sanacaktı? Onun sapkın bir sapık olduğunu mu? Yoksa ruh hastası olduğunu mu? Dosyayı almak için elini umursamadan hızlı hareketlerle aşağıya koşmaya başladı. Merdivenler ikişer üçer iniyor,o gitmeden onu yakalamaya çalışıyordu. Kapıya geldiğinde nefes nefese kalmıştı. Biraz etrafına bakındıktan sonra genç kadını bulmuştu. Tabi yanında duran Charlie’yi de..

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin