22. Bölüm

393 25 0
                                    

Jennifer'ın yanına gitmek için harekete geçen adamı Rose'un sesi durdurmuştu. Ama hala kadına bakıyordu.

"Şaşırdın mı sevgilim?" Rose'un yüzündeki sevimsiz gülümseme, adamı tiksindiriyordu.

"Neden?" Alec'in söylemek istediği o kadar çok şey vardı ki. Yine kadın elinde silahla ona bakarken bu pek işe yaramazdı. Onu kızdırmak istiyorsa yapabilirdi tabi ki.

"Benim olan her şeyi almaya geldim. Bu kadar kötü olmasa gerek." Rose, dudaklarını büzmüş, yerde yatan kadına bakıyordu. O kadar çok kan kaybediyordu ki, kar erimiş ve yerini kıpkırmızı akan kana bırakmıştı. Hala daha yayılmaya devam eden kan, Rose'u sevindiriyordu.

"Burada senin olan bir şey yok." Alec'in nefret dolu sözleri onu yıldırmamıştı. Adamı istiyordu ve alacaktı. Düşünceleri artık tek bir şeye odaklanmıştı; Alec. Onun dediklerini umursamıyordu bile. Tek bildiği onu elde edeceğiydi.

"Hikayemiz bitmeden önce sevgiliydik. Ve ben, tanrının yapamayacağı bir şeyi yapıp, seni baştan yaratacağım. Benim eski,mükemmel,yakışıklı sevgilim olacaksın." Rose bunları söylerken kendinden geçmiş ve adama doğru birkaç adım atmıştı. Kelimeleri çok hızlı söylemesine rağmen Alec anlamıştı.

"Bir şeylerin yanlış gittiğini anlamış olmalısın." Alec, onu sakinleştirmeyi deniyordu. Yumuşattığı sesi kadının ruhuna dokunmalıydı. Jennifer'dan bakışlarını alamasa da kadına bakmalıydı. Belki onu ikna ederse, kısa bir sürede Jennifer'ı bir hastaneye götürebilirdi. Onun cansız bedenini görmek, adama acı veriyordu. Hiç tahmin edemeyeceği bir acı. Rose'un öldüğünü sanmıştı. O zaman bile canı bu kadar yanmamıştı. Duygularının ölmüş olabileceğini düşünüyordu. Ama ölmemişti ve o duygular, Jennifer' kurtarması için adama yalvarıyordu.

"Tabi ki düşündüm!" Kadının parıldayan gözleri onu umutlandırmıştı. "Aşkımız çok güçlüydü. Bu, bende olumsuz bir şeyler uyandırıyordu. Sanki bitecekmiş gibi. Ama bak, yine yanındayım. Birlikteyiz. Birazdan benimle gelecek ve benim olanı,bedenini,bana vereceksin." Kadının cürretkar konuşması Alec'i korkutmuştu. Kadın, kesinlikle delirmişti. Bunun başka bir açıklaması yoktu.

"Günaha dokunuyorsun, Rose. Jennifer'ın hiçbir suçu yok!" Alec, sonunda ona bağırmıştı. Eğer biraz daha beklerlerse Jennifer kan kaybından ve soğuktan ölecekti. Eğer o ölürse, adam kendini asla affetmezdi.

"Bana ait olan bir şeyi almam neden günah olsun ki? Bunun nesi günah?" Rose, kaşlarını çatmış ona bakıyor ve bir cevap bekliyordu.

"Tanrı aşkına! Onu bir hastaneye götürmeliyiz!" Adam bağırdıktan sonra, Jennifer'ın yerde yatan bedenine doğru ilerledi.

"Eğer birkaç adım daha atarsan, onu bir kez daha vururum. Aşkımızın büyüklüğü seni bu hale getirdi! Ben biliyorum! Ama seni iyileştireceğim, sevgilim. Beni özlediğin için o kadına gittin. Bensizlik seni öldürüyordu. Ama bak! Buradayım. Ona gitmene gerek yok." Rose, bu sözlerinden sonra kahkaha atmaya başlamıştı. Hatta o kadar güldü ki, gözlerinden yaş geldi.

"Sen çıldırmışsın! Bu delilik!" Alec, ona aldırmayıp birkaç hızlı adımla Jennifer'ın yanına ilerledi. Eğildiğinde ona dokunmaya korkuyordu.

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin