Kilisenin kapısından içeri girdiğim an kapı kapanmıştı. Soğuktan hissizleşen parmaklarımla dakikalar boyunca kapıyı açmaya çalışmıştım. Ancak hiçbir işe yaramamıştı. Adeta karanlıkta hapsolmuştum. Ancak çok geçmeden, ayaklarımı saran gül yapraklarına benzeyen küçük dokunuşlar irkilmeme sebep olmuştu.
O an beni buraya çağıran kişinin geldiğini düşünmüş ve hızla arkamı dönmüştüm. Ancak gözlerimi açamıyordum. Adeta birbirlerine kenetlenmișlerdi.
"Gerçekten de geldin."
Sesini duyduğumda, daha çok titremeye başlamıștım. Bir şeyler yapmalıydım. Veya doğrudan istediğim şeyi söylemeliydim.
"Burada, bana verdiğin gülü getirdim."
Avuçlarım arasında sıktığım gülü ona doğru uzattığımda, kollarımı saran küçük dokunuşlar, daha çok ürpermeme sebep olmuştu. Ancak kaçmıyor ve karşısında durmaya devam ediyordum. Çünkü karşımdaki kişinin beni kurtaracağına inanıyordum.
"Demek anlaşma yapmayı kabul ediyorsun."
"Sana güveniyorum. Sen iyi birisin."
"Öyle miyim?"
Aklımı karıştırmaya çalışıyordu. Yine de ona güveniyordum. Diğerleri gibi normal bir hayat yaşamak istiyordum.
"İstersen ailenden de kurtarabilirim."
Bunu söylediğinde nefesim sıkışmaya başlamıştı. Her ne kadar konuşmuyor olsak da onlar benim ailemdi.
"Bu ikimizin anlaşması. O yüzden beni kötü şeylerden kurtarman yeterli."
"Cesaretin etkileyici."
Cesaretliydim, ancak yumruklarımı korkuyla sıkmaya devam ediyordum. Çok korkuyordum ancak kurtulmamın başka hiçbir yolu yok gibi geliyordu. Bana gönderdiği bu gül sayesinde huzurlu bir gün geçirmiştim. Ve sonsuza kadar da öyle olmak istiyordum.
"Söylediğim gibi, anlaşmalar karşılıklı olur."
"Beni bu durumdan kurtarman yeterli, artık korkunç şeyler görmek istemiyorum."
Gözlerimi açamamış olsam göz kapaklarımın arasından sızan gözyaşları kendini belli etmeye başlamıştı. Kurtulmak istiyordum. Sonsuza kadar kurtulmak.
"Seni kurtaracağım."
Hemen sonrasında, elimi tuttuğunu hissetmiştim. Ne yaptığını bilmiyordum ancak yukarı kaldırarak, yüzüne koymuştu. Normal bir insan gibi geliyordu, sesi de öyleydi. Kafamı karıştırıyordu, yine de beni kurtaracağına inanıyordum.
O gün bilincimi kaybetmiştim ve gerçekleşen hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Ancak söylenilenlere göre, günler sonra bulunmamam gereken bir tabutta ve üzerimde beyaz bir elbiseyle uyanmıştım. Bulunduğum tabutta ise siyah gül yaprakları doluymuș. Hala bunun sebebini anlayamasam da, bu durumun beni korkuttuğunu ve yıllar sonra, bugün bile takip edildiğimin farkındaydım.
Onun sayesinde bütün insan dışı varlıklar hayatımdan silinmişti. Yine de ters giden bir şeyler vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ROSE ㅍ LuQi
FanfictionYuqi, siyah gül yapraklarıyla dolu tabutun içine uzanmış ve gözlerini kapatmıştı. Tek dileği kurtulmaktı, ve öyle de olmuştu. Yaşadığı değişim, onu farklı bir yaşama sürüklemiști. ㅇㅇㅇ Smut yoktur. Korku hikayesi değildir. Bar ve içki gibi temalar me...