Telaşlı bir şekilde çıktığım eve Lucas'la birlikte geri dönmüştük ve bir şeyler atıştırarak çok vakit kaybetmeden yataklara çekilmiştik. Yataklara dediğim, Lucas başka bir odaya gitmişti. Ben ise Lucas'ın bu koca yatağında uyumaya çalışıyordum.
Daha doğrusu uyuyamıyordum.
Başımı koyduğum yastık ve üzerime örttüğüm yorgan sanki güller içinde bir bahçede yatıyormușum gibi hissettiriyordu. Yorgan tüm bedenimi örterken sadece parmaklarımı ve başımı dışarı çıkarmıştım ve sessiz bir şekilde tavanı izliyordum. Çok geçmeden yorganı tamamen yukarı çekerek başımı da içine almış ve gözlerimi kapatmıştım. Teni de böyle kokuyor olmalıydı.
Bu yatakta neler hayal ediyordum ben böyle...
Kalp atışlarım minik seviyelerle artarak zivreyi bulurken, nefesimi dışarı verdim ve dudaklarımı büzdüm. Belki de sabah uyuduğum için uykum gelmiyordu.
Ama bir dakika... Bu bir fırsat olabilirdi.
Hızla yorganı üzerimden atarak yataktan doğruldum ve bir süre Lucas'ın odasında göz gezdirdim. Onu tanımıyordum ancak bu an, onu tanımam için mükemmel bir fırsattı.
Çıplak ayaklarımı yatağın dışına doğru uzattığımda, soğuktan dolayı ürpermiștim. Yine de yataktan başarılı bir şekilde ayrılarak ayağa kalkmıştım. Telefonumun fenerini açarak etrafta gezdirirken, derin bir iç çektim.
İyi birine benziyordu ancak ilk izlenime çok da güvenmemek lazımdı.
Odanın duvarının bir köşesini kaplayan tahta dolaba doğru ilerlerken, serçe parmağımı çarptığım masanın ayağı ile inleyerek telefonu yere düşürmüş ve acıyla yere eğilmiştim. Hissettiğim keskin acıyla neredeyse gözlerim dolmuştu.
Yere oturarak telefonu tekrar elime aldım ve serçe parmağımı kontrol ettim. Neyse ki ciddi bir şey yoktu. Hemen sonrasında da ağır hareketlerle ayağa kalktım ve tekrar dolaba doğru ilerledim. Ancak bu sefer telefonun fenerini yere tutarak daha temkinli davranıyordum.
Dolabın kapağına uzanarak açmak istediğimde ise, kilitli olduğunu fark etmiştim. Her zaman kilitli miydi yoksa burada olduğum için mi kilitlemiști emin değildim. Merak içinde olduğum yerde beklerken, kitaplığına doğru ilerledim.
Açıkçası elbise dolabının kilitli olması beni şüphelendirmiști.
Kitaplığının önüne geldiğimde, parmaklarımı kitapların üzerinde gezdirdim. Çoğu bilimsel ve tarihi kitaplardı. Başka türden kitap yok denecek kadar azdı. Birkaç çocuk hikayesiyle karşılaştığımda, kaşlarımı çatmış ve onunla ne alakası olduğunu düşünmüştüm.
Şüpheyle geriye doğru çekildiğimde, elbise dolabının kilitli olması ve kitaplığında çocuk hikayelerinin olması farklı çıkarımlar yapmama sebep olmuştu.
Evli miydi yoksa?
Karısının kıyafetlerini saklamak için mi dolabı kilitlemiști? Amacı neydi ve eğer böyle bir durumu varsa neden onu her an yanımda buluyordum bilmiyordum. Sanırım o an beni en çok huzursuz eden şey evli olma ihtimaliydi.
"Yuqi?"
Hızla arkamı döndüğümde, telefonumu yine yere düşürmüş ve kapının önünde bana bakan gölge ile yutkunmuștum. Çok geçmeden ışıklar açılmıştı ve Lucas dikkatle bana bakmaya başlamıştı.
"Ne yapıyorsun?"
Tanrı aşkına neden yaptığım her işi elime yüzüme bulaștırıyordum ben?
"Ah şey, uyku tutmadı. Ben de bir şeyler okumak istedim."
Verdiğim cevaba inanmayacak kadar zekiydi. Ancak neden odaya girdiğini anlayamamıştım.
"Peki sen neden buradasın?"
Lucas'a merakla bakarken, yanıma yaklaşmış ve yerdeki telefonumu alarak bana uzatmıştı. Telefonumun hala sağlam olması bir mucizeydi.
"Çığlık sesi geldiği için endişelendim."
"Ha o mu... Önemsiz bir şeydi. Boşver."
Verdiğim cevaptan sonra, tebessüm etmiş ve masasının çekmecesini çekerek içinden anahtar çıkarmıştı.
"Ne yapıyorsun?"
Neden her hareketi beni korkutuyordu bilmiyordum. Halbuki bana karşı çok kibardı.
"Aslında pijamamı almayı unutmuşum. Seni rahatsız etmemek için almaktan vazgeçmiştim. Sanırım şimdi almamın bir sakıncası yok."
Bu cevap neden bana bu kadar masum gelmişti ki...
"Neden kilitliyorsun dolabını?"
"Kontrol etmiş gibi görünüyorsun."
Ve yine gülümsemiști.
"Hayır tabiki de! Ben öyle birisi değilim. Hem bana açıklama yapmasan da olur."
"Eski bir dolap olduğu için kapanmıyor. Bu yüzden kilitliyorum. Uzun zamandır buralarda değildim, bu eve yeni yerleştim sayılır."
Ve açıklamasından hemen sonra yanıma gelmiş ve kibar bir şekilde elimden tutarak beni dolabının önüne doğru çekmişti. Kilidini açtığı dolabın kapağını açtığındaysa, birer birer içine yerleştirdiği eşyalarını bana göstermişti.
"Bunları neden bana gösteriyorsun?"
"Bilmem, merak etmiş gibi görünüyorsun."
Kaşlarımı çatarak omuzuna vurdum ancak buna pişman olmuştum. O fazlasıyla ciddi, bazen da fazlasıyla kibar biriydi. Her şeyi ciddiye alacak bir yapısı vardı.
"Ah.. Her neyse."
Elimi arkama alarak tekrar yatağıma döndüm. Hemen sonrasında yorganı boğazıma kadar çekerek arkama yaslanmıștım.
"Uyuyacağım. Çıkar mısın?"
Pijamasını alarak tekrar dolabı kilitlediğinde, gözleri beni bulmuştu.
"Kitap okumayacak mıydın? İstersen bir şeyler önerebilirim."
Aslında mesela kitaplar değildi. Merak ettiğim başka bir şey daha vardı.
"Bir soru daha sormamın sakıncası var mı?"
"Sorabilirsin."
"Neden kiliseden çıktığında her an bayılacak gibiydin?"
Sorduğum soruyla, bir süre sessizleșmiști. Ancak çok geçmeden gözleri tekrar beni bulmuştu.
"Aslında önemli bir durum var, ve bunun için sana ihtiyacım var."
Elindeki pijamasını masaya bıraktıktan hemen sonra parmakları gömleğinin düğmelerinde gezmeye başladığında, ister istemez gözlerim irileșmiști. Bana yaklaşarak açtığı birkaç düğmeden sonra çığlık atmış ve başımı yorganın altına almıştım.
"Tamam merak etmiyorum uykum var iyi geceler!"
Oluşan sessizlikten birkaç saniye sonra, odanın ışıkları sönmüştü.
Harika, artık uyuyabilme ihtimalim varsa bile Lucas'ın o hareketinden sonra tamamen yok olmuştu.
Memories şarkısına aşık olduğumu biliyor muydunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ROSE ㅍ LuQi
FanfictionYuqi, siyah gül yapraklarıyla dolu tabutun içine uzanmış ve gözlerini kapatmıştı. Tek dileği kurtulmaktı, ve öyle de olmuştu. Yaşadığı değişim, onu farklı bir yaşama sürüklemiști. ㅇㅇㅇ Smut yoktur. Korku hikayesi değildir. Bar ve içki gibi temalar me...