ㅍ 1.9 ㅍ

100 20 72
                                    

-Yıllar önce Lucas-

Sessiz bir şekilde şeytanın hazırlığını izliyordum. Kalbimde tek bir duygu kırıntısı yoktu. Kilisedeki sandalyede oturduğum saniyelerde, içi boş hislerle doldurulmuş bir bedenden başka bir şey değildim.

Şeytanla ortak olmamın bedelini en ağır şekilde ödüyordum.

Şeytan, en sonunda hazırlığını tamamlayarak yanıma geldiğinde başımı kaldırmıştım. Nefret, mutluluk veya diğer duygular... Bedenimde veya kalbimde bu duygulardan hiçbir eser kalmamıştı.

"Hazır mısın?"

Şeytanla anlaşma yapmıştık. Bedenimi kullanarak bir başkasına zarar verme düşüncesi, iyi bir durum muydu bilmiyordum, belki de bunun farkında değildim. Ancak ona itaat eden günahkar bir melekten bir başkası değildim.

En sonunda şeytanın sorusunu cevaplamayarak, ağır hakaretlerle ayağa kalkmıștım ve şeytanın benim için hazırladığı tahta haca yaklaştım. Şeytan kollarımı ve bacaklarımı, tahta hacın kollarına kalın bir iple bağlarken, sessiz bir şekilde bekliyordum.

Ve çok geçmeden bilincimi kaybetmiştim.

Şeytanın bugüne kadar beni kullanarak emdiği ruhlar, sanki her gün kalbimde derin yaralar bırakıyordu. Ancak ben, içi duygulardan arındırılmış boş bir bedendim sadece.

Şeytan ise çaldığı insanların ruhları olmadan bir hiç olan bencil bir varlıktı.

Ancak birkaç saniyesine kadar hissettiğim yoğun duygular, bilincimin tekrar uyanmasına sebep olmuştu. Birden kendimi, karşısında durduğum genç bir kızın karşısında bulmuştum. Birkaç saniye önce aralarında geçen tüm konuşmalar birer birer hafızama kazınırken, şeytan beni arka plana atmayı başarıyor ve bedenimi yönlendiriyordu.

Bunu ona yapamazdım, şeytanı durdurmalıydım.

Şeytanın beni yönlendirmesiyle önümdeki kızın eline dokunmuştum, o an yıllar boyu duygusuz olan bütün bedenim, tüm gücüyle durmam gerektiğini gösteren belirtilerle beni yönlendirmeye çalışıyordu. Ancak şeytana karşı koyamıyordum.

Duyguları alınmış bir meleğin, bir insan sayesinde şeytana karșı çıkabilmesi, gerçekleșmesi mümkün olmayan bir durumdu. Ancak hissediyordum, kızın yumuşak elleri kalbimdeki son duygu kırıntılarını uyandırmayı başarıyordu. O çok gençti ve böyle giderse zarar görecekti. Buna izin veremezdim.

Ve en sonunda, şeytana ihanet ederek bedenimi kenara savurmayı bașarmıștım. O an şeytanın yarım kalan iși, karşısında duran kızı bilinçsiz bir hale sokmuş ve yere düşmesine sebep olmuştu.

"Bunu neden yaptın?"

Şeytanın öfkeli sesi kulaklarımda yankılanırken, bütün bedenim korkuyla titremeye başlamıştı. Şeytan hızla kiliseyi terk ettiğinde, bunun bir bedeli olacağını anlamıştım.

Bir süre sonra kendime gelmiş ve yerde yatan kıza bakmıştım. O fazla masumdu. Ona zarar vermek istemiyordum.

O çok güzeldi.

O benim duygulardan arındırılmış boş bedenimi uyandırabilen tek canlıydı. Kötü varlıklardan kurtulacağını sanarken, şeytana yem olacağının farkında bile değildi.

Ve nabzı atmıyordu, o ölmüştü.

Buna ben sebep olmuştum. Yerde yatan bedenini kucağıma alarak kilisenin arkasına doğru ilerledim. Bunu yapmak canımı yakacaktı, ancak onu bu kadar geç bulmuşken kaybetmek istemiyordum.

Onu tabuta yatırdığımda, gül yapraklarından oluşan kanatlarımdaki bütün yaprakları birer birer koparmıştım. Kopardığım her siyah yaprak, gözlerimden yaşlar dökülmesine sebep oluyordu. Ancak onun için değerdi, o benim kaderimdi. Gözlerim okul formasındaki isime iliștiğinde, yıllar sonra ilk defa gülümsemiștim.

Song Yuqi, bütün benliğimle kalbini ve bedenini gül kokusuyla donatacak, ve seni sonsuza kadar koruyacağım.

BLACK ROSE ㅍ LuQiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin