ㅍ 2.2 ㅍ

78 17 2
                                    

"Sana yardım edeceğim, sen istemesen de sana yardım edeceğim."

Lucas, o gün gerçekleşen her şeyi anlatmıştı. O an şeytanın ne kadar hırslı bir varlık olduğunu fark etmiştim. Sırf ruhumu elde edemediği için beni sürekli kiliseye çağırmaya devam etmişti. Üstelik Lucas'a ait gül yapraklarıyla yine bana oyun oynamış, ve davet notları göndermişti.

En kötüsü de beni kurtarmış rolleri yaparak, yıllardır ona minnettar olmamı sağlamıştı.

Kiliseye gittiğim zamanlarda da, şeytan planlarını üzerimde uygulamak için her seferinde hazırlık yapmıştı ancak Lucas buna engel olmuştu. Yine bir öncekinde olduğu gibi, Lucas beni şeytandan kurtarmak için hayatını riske atmıștı.

Beni kurtardığı o ilk gün, varlığından bile habersiz olduğum Lucas, hayata dönmemi sağlamış ve beni korumayı sürdürmüștü.

Ona minnettardım.

"Ne düşünüyorsun?"

Lucas güzel gözlerini üzerimde gezdirirken, dikkatim dağılmıştı ve ona dönmüştüm.

"Sana ne kadar minnettar olduğumu."

Lucas gülümsemiș ve ellerini saçlarımda gezdirmiști.

"Üzgünüm Yuqi, canının acımasından nefret ediyorum."

"Sorun değil, hem ben iyiyim. Bak iyileşti bile."

Avucumu göstererek gülümsemeyi sürdürmüștüm. Yara izinin neden bu kadar çabuk iyileştiğini bilmiyordum.

"Yaram çabuk kapandı ama seni iyileştirebilmek güzel."

Lucas verdiğim cevapla gülümsediğinde, başını omuzuma yaslanmıştı.

"Bu sana özel değil."

"Nasıl yani?"

"Melekler insanları işaretleyebilirler. O yüzden sen benim bu dünyadaki ilacımsın, ben de senin."

Parmaklarını dün gece kestiğim, ancak hızla iyileşen avucumda gezdirdi. Dün gece farkında olmadan, hem bedenen hem de ruhen birbirimizi iyileştirmiștik.

"Bunu bilmiyordum. Ama bu çok güzel."

Her ne kadar geçirdiğimiz bu anlar güzel olsa da, ileride bizi bekleyen tehlikelerin farkındaydım.

"Lucas, ben artık kaçmak istemiyorum."

"Kimden?"

"Kiliseye giderek onunla yüzleşmek istiyorum. Bu kabusun bitmeyeceğini sen de biliyorsun."

Lucas gergin ve bir o kadar da kızgın bir şekilde parmaklarını elimden çekmiş ve ayağa kalmıştı.

"Saçmalıyorsun Yuqi."

"Nereye gidersem gideyim beni buluyor Lucas. Hatta o gül yapraklarını bugün bile bana göndererek kiliseye gitmemi istiyor. Ona gitmem için seni kullanıyor ve ben bundan nefret ediyorum."

Lucas'ın bu duyduklarından sonra yüzü daha endişeli bir hal almıştı. Ancak başka çaremiz yoktu. O da bunun farkındaydı.

"Yine de bu tehlikeli Yuqi. Benimle yaşa, bir şeyler ayarlayabiliriz."

"Biz şu an bile tehlikedeyiz Lucas. Ben her anımı tedirginlik içinde yaşamak istemiyorum."

Şeytanın hırsı, bedenlerimizi çevrelemiști ve belki şimdi bile bize tuzaklar hazırlıyordu. Ondan daha fazla korkarak kaçmak istemiyordum.

"Gidelim Lucas, bizi, o iğrenç oyunlarına alet ettiği için onu yok etmek istiyorum."

Daha sonrasında ayağa kalkmış ve gergin bir şekilde ensesini kaşıyan Lucas'ı kendime çevirerek ellerini tutmuș ve gülümsemiștim. Suçlu hissetmesini istemiyordum.

Çünkü Lucas şeytana ihanet etmemişti, sadece doğru olanı seçmişti.

Finale son iki bölüm, ya da üç bölüm. Henüz yazmadım xd.

BLACK ROSE ㅍ LuQiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin