1.1

1.7K 139 54
                                    

Jimin sonunda telefonu jennie'nin elinden alınca tutuğum nefesi verip yerimde yayıldım.
"Jimin sana planımı anlataca-"
"Hayır şimdi olmaz!"
Diye bağırdı jimin, ne planı ?

"Ne oluyor be ?"
Dedi jennie
"Bence evinize gidin veya Taehyung'un evine gidin benim uykum var"
Dedi esneyerek
"Sende bir haller var"
Dedi jungkook

"Hiç kusura bakma jimin~shi bugün sende kalıyoruz"
Dedi jungkook, gözlerimi pörtlettim.
"Olmaz!"
Dedi jimin, cidden beni öldürün ya yoksa eve gidince abim öldürecek
"Umrumda bile değil ben bu gece burdayım"
Dedi jennie

"Ama-"
"Dolaptan senin t-shirtlerinden bir tanesini alayım bu üstümdekiyle rahat edemedim"
Diyince içimi bir korku kapladı.
"Sen dur! Sen doğum günü kızısın ben sana getiririm siz konuşmaya devam edin"
Dedi jimin

Dolabın kapağı açılınca jimin'e bakıp sessizce fısıldamaya başladım.
"Hemen eve gitmem gerek abim beni öldürecek"
"Şuan yapabileceğim hiçbirşey yok"
Sinirle güldüm.

"Jimin tanrı aşkına birşey yap benim çıkmam gerek burdan"
Dedim
"Jimin uzun kollu birşey ver hava soğuk"
Dedi jennie

"Tamam jen arıyorum"
Dedi jimin, birbirimize gereğinden yakındık. Elini arkama atınca şaşkınca ona baktım.
"Ne yapıyorsun ?"
Dedim, nefesim onun yüzüne değiyordu.

"Durursan altından bir t-shirt alacağım"
Dedi
"Yukarda asılı olanlardan al"
Dedim
"Chaeyoung görmüyor musun onlar gömlek ?!
Dedi sessizce

"Jimin hadi"
Dedi jin
"Tamam hyung siz konuşun"
Dedi
"Chaeyoung biraz kenara kayarsan alacağım onu"
Dedi

"Jimin nereye kayabilirim ? Yer yok"
Dedim
"Dur almak üzereyim"
Diyerek kalçamı tuttu.
"Fırsatçı pislik!"
Dedim eline vurarak

"Ben nerden bileyim onun senin götün olduğunu ?!"
Dedi, biraz ayağa kalkarak altımdaki
t-shirtü alıp jimin'e uzattım.

T-shirtü alarak dolabı kapattı ve gitti.
"Bence balkona çıkalım"
Dedi jimin, hepsi onaylayınca jimin'in odasındaki balkona çıktılar.

Jimin dolabın kapağını açıp elimi tuttu beni peşinden çekiştirmeye başladı.
"Jimin"
Arkadan gelen sesle jimin beni yan tarafa fırlattı. Sanki bir oyuncakmışım gibi!

Kolum acıyınca gözlerimi yumdum. Okulda jimin yüzünden olan kolumdaki yara kanamaya başlamıştı.
"Ne var jungkook ne ?!"
Dedi sinirle

"Sen gelmiyor musun ?"
Dedi
"Annem bekliyor birazdan gelirim"
Dedi, jungkook gidince elimden tutarak beni peşinden sürüklemeye başladı.

Sonunda evin arka kapısından çıkınca derin bir nefes alarak çantamla telefonumu aldım. Eve doğru koşmaya başladım.

•••••

"Nasıl böyle sorumsuz olursun ?! Ne kadar korktum haberin var mı ?"
Dedi abim bağırarak, gözümden akan yaşı silerek ellerimle oynamaya devam ettim.

"Rose babam ölmedi..."
Diyince ona baktım.
"...öldürüldü. Bir çok düşmanı olduğu için öldürüldü. Ş-şimdi bizi tekrar bulurlarsa v-ve sana birşey yaparlarsa-"

"Ne demek babam öldürüldü ? Bana neden kalp krizi dediniz ?!"
"Rose üzülme istedik-"
"Üzülme öyle mi ? Ben babamı kaybettim. Babam öldü öldü! Her iki türlü de üzülecektim yalan söylemenize ne gerek vardı ?!"
Dedim bağırarak

"Rose abim bir sakin ol öyle konuşalım"
Dedi
"Sizinle konuşacak hiçbirşeyim yok"
Diyerek merdivenleri çıkmaya başladım.

Odama girince kapıyı çarparak kilitledim. Kapının arkasına çöküp ağlamaya başladım. Biri kapımı tıkladı.

"Rose"
Dedi abim
"Tamam üzüldün ama yapabileceğimiz hiçbirşey yok, senin iyiliğin için sustuk sadece"
Dedi

Sessizce ağlamaya devam ederken abim kafasını kapıya dayadı.
"Özür dilerim prenses"
Diyerek gitti. Ağlamalarım iç çekmelere dönüşürken kendimi yatağa bıraktım.

Belki de iyiliğim için sakladılar ama benden bunu saklamaları canımı yaktı. Kenarda duran çevrenin içindeki fotoğrafa gülerek baktım. Hepimizin birlikte olduğu bir fotoğraftı. Kenardaki çerçeveyi aldım kalbimin üstüne bastırıp gözlerimi kapattım.

~PARK KOLEJİ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin