fourth queen - nova

2 1 0
                                    

NOVA - LUST

"Bu elbiseyi de denersen, bu yıl ki doğum gününü sen organize edebilirsin," diye mırıldandı annesi. Sarı kalın bukleli saçları ve yeşil gözleriyle annesine benziyordu Nova. Zaten tek ortak yanları bu dış görünüşten ibaretti. "Her sene aynı sözü veriyorsun," diye sessizce homurdandı. Tekrar geniş taburenin üzerine çıkarak kollarını havaya kaldırdı. Sabahtan beri, abartısız, otuz altı tane elbise çeşidi denemişti ve biraz daha denerse ya kolları kopacaktı ya da aklını kaybedecekti. Akşamki ablasının düğünü için hazırlık yapılıyordu ama ablasının tüllü ve abartılı gelinliği aylar öncesinde seçilip beğenildiğinden şu an tek odak noktası Nova'ydı.

Ablası memnun bir şekilde gelinliği giyilmiș, makyajı yapılmıştı ve her şeyi tamamıyla hazırdı ama Nova hâlâ hazır değildi, bu olmaması gereken bir şeydi. Ablası Bethany en sonunda sinirlenerek kollarını birbirine bağladı ve Nova'ya aşağıdan bakarak "Bu kadar orantısız bir vücudun olmasaydı şimdiye hazırdın," dedi. Gözlerini devirerek ellerini yelpaze yaparak kendini serinletmeye çalışıyordu, çok gergindi. Nova kollarını indirirek üzerindeki elbiseyi çıkartıp attı. Dikișini ayarlamaya çalışan kadın şaşkınca geri adım attı, ağzındaki ipliklerle annesine baktı Nova'nın.

"Nova!" diye seslendi annesi. Annesini sinir etmek aslında çok kolaydı. Özel olarak tuttukları Fransız öğretmeninin başından aşağı kaynar su döktüğünde, her sene babasının özenle düzenlediği partiye katılmayıp odasında grup seks yaptığında yakalandığında annesi hiç delirmediği kadar delirirdi. Onu öfkelendirmek çok hoşuna gidiyordu, ama ya babası? Felaketti. Babasından çok ağır psikolojik şiddet görüyordu ama bunu yine de yapmaya devam ederdi. Hatta bir keresinde tüm okulda yattığı oğlanların ve kızların bir listesini çıkartıp davet ettiği herkese dağıtmıştı. Yine babasının özenle hazırladığı partilerinden birinde olmuştu.

Nova olduğundan çok dürüst davranmayı ve kendi gibi olmayı seven biriydi ve bunu yansıtmayı çok severdi. Elit bir soydan gelebilirim ama bu benim kişiliğimi etkileyemez, derdi herkese. Herkesin bunu bilmesini isterdi. Herkes de bilirdi.

"Senin bu sikik düğünün için hazırlanmak istemiyorum," dedi iç çamaşırlarını da çıkartarak. Tamamen çıplak kaldığında dikiş yapan kadın utançla başını çevirip yüzünü kapattı ve annesi de utançla kızardı. "Ailemizin bir üyesi gibi davranmalısın küçük hanım! Bu ne hadsizlik, bu ne saygısızlık!" Hâlâ hanımefendi gibi davranmaya devam etmesine göz devirdi ve ellerini beline koyarak kapıya doğru adımladı. "Nereye! Böyle çıkamazsın!" Ama çıkmıştı.

Saray denilecek kadar geniş bir evleri vardı ama neye yarar diye düşünürdü hep Nova. Kimsen yoksa bu koskocaman boşlukta, yalnızsındır hep. Böyle başladı ve böyle de gider ama artık böyle de bitemezdi. İşler iyicene sarpa sararsa Susanna'yı tahtından etmesini bilirdi.

Umursamazca soğuk mermerlerden çıplak ayaklarıyla inerken etrafa masalar ve sandalyelerle donatan hizmetçileri gördü. Her şey olduğundan çok daha süslü püslüydü ve bu Nova'nın midesini bulandırdı. Sadece birkaç saat süren bir düğün için her şey çok abartılı ve saçmaydı. Hizmetçilerden birkaç kişi onu fark ettiğinde utanıp kızararak bakmamaya çalıştılar ve işlerini yapmaya devam ettiler. Nova masanın üzerine koyulmuş kurabiyelerden birini alıp ağına attı. "Neden utanıyorsunuz? Sizin memeniz yok mu?"

Kimseden cevap gelmedi.

Annesinin bağırıșları her yerde yankılanırken sevinçle ayağa kalktı Nova. Ellerini çırparak kapıya doğru koşturdu ve annesinin merdivenlerin üstünden onun öfkeli bakışlarını izledi. "Tanrım! Ne yapıyorsun?"

"Eğer bir adım daha atarsan dışarı çıkarım! Yaklaşma." Annesi durdu ve korkuyla ellerini salladı. "Tamam, tamam! Sakın çıkma, sakın!"

"Anne, anne," diye onun ikiletmesini taklit etti. "Yaklaşma sakın, yaklaşma," dedi.

Hiç güneş görmemiş vücudu kireç gibi bembeyazdı ve Nova bu renkten iyicene nefret etmeye başlamıştı.

Sonra hizmetçilerden biri arka kapıdan gelerek annesine seslendi. "Nova Hanımın bir misafiri var, efendim," dediğinde hemen gözleri ışıldamıștı. Onu saatlerdir bekliyordu ve nihayet gelebilmiști. Nova'nın göz bebeği.

"Katie, bebeğim!" Kapı açıldığı anda ona doğru koştu ve üzerine atladı. Annesi artık tamamiyle çıldırmış ve öfkesinden ateş saçarak aşağı iniyordu. Bütün hizmetçileri tek bir hareketiyle mutfağa yollarken sevgililerin önünde dikilip bir açıklama bekledi. Katie, Nova'dan ayrılıp eteğini kaldırarak reverans yaptığında bile öfkesinin geçmesine izin vermedi kadın. "Akşamki düğüne davetli değilim ama yine de katılabilir miyim efendim?" Tabii ki hemen reddedecek ve evinden kovacaktı kızı ama önce düşünmek için zaman tanıdı kendine. Sadece bir dakika. Bir dakika içinde planını yapmıştı. "Tabii ki. Nora da senin sayende artık üzerine bir şeyler geçirebilir," dediğinde Nova'ya bakıp alnını ovaladı. "Hasta olacak başımıza. Hemen yukarıya Nova," dediğinde sevinçle atlayarak Katie'nin elinden tutup yukarı çıkardı.

Son denediği elbisenin daraltma işlemi tamamlandığında etrafında döndü Nova, Katie'nin ağzını sulandırmak istiyordu çünkü düğünden sonra onunla planları vardı.

Saatler sonra nihayet vakit gelmişti. Gelinin son bir makyaj tazeleme işi vardı ama onu halleder halletmek aşağı inecekti. Bu sırada Nova da odasında Katie'yi öpüyordu. Katie öpücüklerin arasından "Yine biriyle yatmışsın," dedi. Nova ondan ayrılıp dudaklarını yaladı. "Aileme baş gösteriyorum. Lütfen, yargılama." Katie kaşlarını çatıp ondan tamamen ayrıldı ve yatağına oturdu. "Bir erkekle yatmışsın. Bu bir grup kızla yatmandan daha çok sinirlendiriyor beni, biliyorsun." Nova kafasını sallayıp yanına oturdu. "Biliyorum. Üzgünüm," dedi. Sonra kaşlarını çatıp ona döndü. "Sen nerden biliyorsun?"

Katie aniden ayağa kalkıp saçını başını düzeltti ve aynadan kendine baktı. "Aşağı inelim. Başlamıştır." Arkasına dönecekken kolundan yakaladı. "Katie. Nerden biliyorsun? Ve başka ne biliyorsun?" Kolunu kendine çekip bakışlarını kaçırdı öfkeyle. "Her haltı yiyorsun ve haberim olduğu için hesap mı soracaksın?"

"Zaten anlatacaktım, düğünden sonra. Senden bir şey saklamam."

"Hah," dedi sinirden. "Saklamadığın için herkesle sikișebilir misin yani? Bu hakkı kendine mi tanıdın!" Şaşkınca çilli yüzünde gezdirdi yeşil gözlerini Nova, bu baş gösterme yüzünden değildi aslında ve hiçbir zaman da olmamaștı ama bunu ona söyleyemezdi. Ona diğerlerinden daha çok önem veriyordu.

Ama ayda bir kez gördüğü sevgilisinin özlemini çekmek zor gelmişti.

"Annem mi anlattı?" dedi sulanmış gözlerini elinin tersiyle silerek, sinirlerini çok bozuyordu ve hayatına burnunu sokmaktan hiç geri adım atmıyordu. Canına tak etmişti. "Kimin anlattığı önemli değil! Önemli olan... Senin, her gittiğimde beni aldatman Nova. Beni hiç mi sevmiyorsun?" Ellerini kavrayıp avuçlarına hapsetti. "Seni çok seviyorum, Katie, hem de çok."

Ellerini kendine çekerek gözlerini histerikçe devirdi. "Sevseydin bunu yapmazdın." Ve loş ışığının altında yalnız bıraktı onu. Başı döndüğünde dizlerinin üzerine çöküp bir süre bekledi. Yumruklarını o kadar çok sıkıyordu ki tırnakları avuç içine battı. O yüzden onu davet etmişti, oysa Nova sanmıştı ki bir kez olsun ona karışmayacaktı, bir kez olsun kararlarına saygı duyacak ve bir kız arkadaşı olmasına izin verecekti. Demek ki hâlâ aynısıydı annesi.

Ama Nova, aynı kişi değildi artık.

Ayağa kalkarak odadan çıktı ve hıcımla merdivenlerden aşağı inerek eteklerinin ucundan tuttu. Topukluları canını yakmaya başlamıştı. Annesi kızını görünce prens gibi bir oğlanı kolundan tuttuğu gibi Nova'nın önüne getirdi. Nova yaşlı gözleriyle bir annesine bir de oğlana bakıyordu. Jilet gibi giyinmişti, tam annesinin ve babasının istediği gibi biriydi.

"Seni biriyle tanıştıracaktım, tatlım." Omzundan hafifçe tuttu. "Bu Kevin. Belki kaynaşır arkadaş olursunuz."

Ve Nova topuklularından birini çıkartıp duvarın köşesine fırlattı, diğerini de oğlanın kafasına attı. Annesinin şaşkınlıktan çıkaramadığı sesini duymadan kapıları araladı. Babasının ağzından ismini duymuştu ama durmadı. Bundan sonra, hayatı, tam da onun istediği gibi olacaktı.


queen of sinsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin