2

1.2K 52 177
                                    

İyi okumalar.

Gözlerimi açtığımda bir yatakta olduğumu fark etmiştim. Dün olanlar aklıma hücum ederken tekrar gelen ağlama isteğiyle dişlerimi sıktım. Yataktan doğrulduğumda odadaki diğer kişiyi de fark etmiştim. Sarışın bir kız vardı.

"Uyanmışsın." Mavi gözleriyle bana baktığında ona cevap vermeden tekrar yattım. Kim olduğunu bile bilmiyordum, onu ilk kez görmüştüm.

"Yukarıya çıkmalıyız." Elindeki telefonu cebine atıp koltuktan kalktığında bakışlarım telefonunu koyduğu cebinde takılı kalmıştı. Onu alabilirsem polisi arayabilirdim.

Yataktan kalktığımda beni kapıya yönlendirdi. Odadan çıktığımızda büyük bir koridorda olduğumuzu fark ettim. Merdivenlere ilerlediğinde peşinden çıkmaya başladım.

"Ben Lottie bu arada." Elini uzattığında onu umursamadan merdivenleri çıkmaya devam ettim. Aklım hala telefondaydı.

Salon gibi bir yere girdiğimizde sarı kafa ve saçlarını diken adam koltuklarda oturuyordu. Burası bar değildi, bir evdeydik, büyük bir evde.

Lottie denen kızın yönlendirmesiyle bir koltuğa oturduğumda sinirden dişlerimi sıkıyordum.

"Harry nerede kalmış?" Sarı kafa Lottie'ye sorduğunda duyduğum isimle yutkundum. Buraya mı geliyordu?

"Birazdan burada olur." Lottie cevap verdiğinde sarı kafa bana döndü. Bakışlarımı ondan çekip düz suratımla televizyondaki saçma filme odaklandım.

"Ben Niall." Konuştuğunda ona bakmamıştım bile.

"O da Liam." Televizyondaki şeye bakmaya devam ettim. Buradan çıkacağım için isimlerini bilmeme gerek yoktu. Bugün bitecekti bu iş. Dylan gelecekti ve beni alacaktı buradan.

Kapının zil sesiyle içime bir korku düşse de belli etmemeye çalıştım. Çıkacaktım buradan. O herif bana hiçbir şey yapmayacaktı ve ben de çıkacaktım buradan. Dylan polislerle eve geliyordur bile. Belki bu gelen Dylan'dır? Salonda duyduğum ayak sesleriyle başımı umutla o tarafa çevirdim. Düşük göz kapaklı adam yanındaki pislikle salona girmişti. Demek ki Dylan hala yoldaydı.

"Nasılsın bakalım?" Harry oturduğum koltuğa doğru eğildiğinde geriledim ve elimle onu kendimden uzaklaştırdım.

"Seni düzmek için sabırsızlanıyorum."

"Dylan gelip beni kurtaracak." Dedim kendi kendime. Söylediklerini dinlemeyecektim. Bana hiçbir şey yapamayacaktı. Hiçbiri, kimse bana bir şey yapamayacaktı.

"Hayallerin çok hoş, ama gerçek olmayacaklar."

"Neden senin gibi piçlerin hayalleri gerçek oluyor da benimkiler olmuyor?" Kendimi tutamadan nefretle yüzüne bakarak konuştuğumda kaşlarını çattı.

"Benimle doğru konuş."

"Konuşmayacağım! Adi şerefsizin tekisin! Sen ve aptal arkadaşların!" Yüzüme attığı tokatla başım sola döndü. Yanağımdaki acıyla ona duyduğum öfke birleştiğinde ağlamamak için dişlerimi sıkmak zorunda kalmıştım.

"Benimle nasıl konuşacağını öğreteceğim sana." Doğrulup salonun çıkışına ilerlediğinde Liam konuştu.

"Bize düşman olmanı gerektirecek bir şey yok." Söylediği şeyle ona öfke dolu bakışlarımı yolladım. İmkanım olsa şu an onu öldürebilirdim. Nasıl onlara düşman olmamamı bekliyordu?

"O zaman bırakın gideyim."

"Evet Liam, hadi bırakın gitsin." Sesin geldiği yere baktığımda Harry salonla birleşik mutfaktan konuşuyordu. Onu öldürmek, bıçaklamak, boğmak istiyordum.

Avoid [Styles]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin